Bu ülkede birçok insan “65 yaşını devirip elinde bir poşet dolusu yutulacak kimyasal hapla yaş haddinden emekli olduğunda”, artık yaşayacak çok zamanın kalmadığı moduna girerek, yapacak çok şeyinin kalmadığını ama giderken de hiçbir şey götüremeyeceğini düşünmeye başlar…
Halbuki ömrünün pek çoğunu çalışıp tasarruf etmeye çalışarak geçirmiş ve yapmayı hayal ettiği pek çok şeyi hep yarına ertelemiştir. Emeklilik yaşına gelip kafasına dank ettiğinde ise iş işten çoktan geçmiş hayal ettiği hiçbir şeyi yapacak hali kalmamıştır.
Bu nedenle “70 yaşını devirmiş bir şair-araştırmacı-yazar-yaş haddinden (kanunen) emekli olarak” diyorum ki:
*Yaşınız kaç olursa olsun, bu hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu hastalanmadan önce fark edin…
*Her gün gülümsemek için (küçük bile olsa) nedenler bulun çünkü gülümsemek hem sadaka hem de ruhun ilacıdır…
*Olumlu düşünüp stres yönetimini öğrenip, sindirim sistemimize dikkat ederek, sağlıklı bir bağırsak florasına sahip olursak, yeteri kadar fiziksel aktivite yaparak, toksinlerden uzak kalmamız halinde sağlıklı ve uzun bir hayatımızın olabileceğini aklınızdan çıkarmayın…
*Tonlarca altın değerinde bir servete sahip olsak bile, yediklerimizin, içtiklerimizin veya yaşam alanlarımızın çok sınırlı olduğunu unutmadan, “yığma hırsına kapılarak” ömrümüzün en verimli yıllarını başkalarının yiyeceği paraları kazanmak için tüketmeyelim. Yeri geldiğinde harcamamız gereken parayı elimiz titremeden harcayarak hayatın tadını çıkarmayı bilelim…
*Ömrünüz boyunca meşru ölçüler ve gücünüz nispetinde sizi mutlu edecek hiçbir şeyi ertelemeden yapmaya çalışın. Çünkü geçen zamanın hiçbir şekilde telafisi yok ve imtihan dünyasında ki hayatı bir defa yaşıyoruz…
*Hayatın beşikten mezara kadar çalışmak olmadığını, yeri geldiğinde meşru ölçüler içerisinde ve gücümüz nispetinde Allah’ın verdiği her türlü nimetten yararlanmamız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın…
*Çocuklarımızın geleceğini düşünmenin inancımız ve insanlığımızın gereği olduğunu bilelim. Ancak çok fazla tedirgin olup çok fazla fedakarlık yapmamızın da gereksiz olduğunu unutmayalım…
*En büyük hayal kırıklığının en yakınlarımızdan geleceğini hesaba katarak, çocuklarımızdan çok fazla şey beklememenin daha akıllıca olduğunu bilelim…
*Değiştirmeye gücünüzün yetmediği hiçbir şeyi kafanıza takarak boş yere stres yapıp sağlığınıza zarar vermeyin. Olduğu gibi kabul ederek yaşamayı öğrenin…
*Beynimizin düşünce ve stres kimyasalları salgıladığını unutmadan, şartlar ne olursa olsun mümkün olduğu kadar pozitif düşünmeyi alışkanlık haline getirerek daha iyimser, daha umutlu, daha neşeli, daha mutlu olmaya çalışalım…
*Unutmayın, beynimiz bizi hayatta tutmak için en kötüsünü düşünmeye meyillidir ama biz hayatımızı güzelleştirmek için en iyisini en olumlusunu düşünmeye mecburuz.
Benden söylemesi, tercih sizin ama kaç yaşında ölürsek ölelim “Azrail AS’ı altımıza pisleyerek yahut tertemiz, aklımız başımızda konuşa konuşa veya ayakta saygı duruşunda karşılamak bizim elimizde…”
Yeni haftanın sağlık bilincimizin gelişmesi için bir fırsat olması dileğiyle…