Gün geçmiyor ki akran zorbalığı, cinayet, hırsızlık, tecavüz gibi ahlak ve hukuka aykırı olaylarının olmadığı an olsun. Hoşgörüsüz, sabırsız, öfke kontrolsüz, terbiyesiz, kaba, kavgacı bir topluma döndük.
Cesareti bileğinde sanan, yüreğine aktaramayan bir kısım mahlûklar her türlü şiddete devam ediyor!
Kadın cinayetleri, çocuk istismarları, hayvanlara yapılan çirkin davranışlar, doğanın katledilişi, engellilere yapılan zulüm, kısacası tüm canlılara yapılan acımasız tacizler.. Sosyolojik çürüme, ahlaki çöküş gitgide artıyor.
Bu gelişmeler hepimiz için son derecede kaygı verici!
Doğduğu andan itibaren sahip olduğu hakların evrensel kavramı ‘insan hakları’ iken; büyük çoğunluğun buna uymadığı günleri yaşıyoruz ne yazık ki.
Dünya kurulalı beri bu tür kötü olaylar varsa da, son yıllarda çok daha fazlalaştığına sosyal medyadan, görsel ve yazılı basından şahit oluyoruz.
Çocuklar herhangi bir kaygı, kuşku ve tereddüt duymadan güven içinde olmalılar, bu güveni önce ailesi ve toplumdaki tüm yetişkinlerin sağlamaları gerekir. Taciz, tecavüz ederek, canına kıyarak geleceğini elinden alarak değil.
Her duyduğum yeni olayda;
“Ben çocuğum; benim yaşım, bedenim, psikolojim çocuk. Bırakın çocukluğumu yaşayım, bu günümü de geleceğimi de mahvetmeyin. Yarınından umutlu mutlu çocuk olarak yaşayım, dokunmayın bana, dokunmayın hayatıma, dokunmayın geleceğime, çekin pis ellerinizi üzerimden dokunmayın bedenime!..” diyen çocuk haykırışları geliyor aklıma..
Engellilerle ilgili toplumsal davranışlarımız da aynı. Bu yönden sorumluluk duymanın ahlaki, vicdani ve hukuki görev olduğunu bizler biliyoruz da, her türlü tacizi onlara uygulayanlar da bilmeli, insanca davranmalı. Oysa o vicdanı olmayanlar, cahil, cani ruhlu tipler, onlara da insan gibi davranmıyorlar. Bunlara “Vicdani duygulardan nasibini almamış yaratıklara insan demeye bin şahit gerek” sözü çok da uyar sanıyorum.
Bu toplumsal çürümeye aile, eğitim, öğrenim ve ekonomik şartlar etken ise de, yapılan çirkinlikler için çok da bahaneye gerek yok. Zira insan olmayı başaramayan hiçbir kişi, vicdani davranışta da bulunamıyor. Bizler de "Allah ıslah etsin " demekten öte bir şey yapamıyoruz. Bunların ıslahında "sosyal devlet" olabilmek de önemli.. Ancak bunu da gereğince başaramıyoruz.
Zamanla erozyona uğrayan değerler yer değiştirdi. Aklın yolu bir dediğimiz birçok doğru, tam tersi tezlerle mutasyona uğradı. Toplum olarak onay gören o güzelim değerler bir bir çöküyor; kurallar keyfilikle yer değiştiriyor bazı mahlûklar sayesinde!
Akıllı insanlar az üredikleri için sayıları azalırken, aptallar kontrolsüz biçimde çoğalıyor! Ve bu aptallık enflasyonu yıllar sonra dağlar gibi sorun olacak anlamına geliyor. Suç oranı artıyor, adli olaylar bu arsız ve sapkın yaratıklar yüzünden çoğalıyor.
Başkalarını aşağılamak, her şeye hakkı olduğunu düşünmek, başkanlarının sınırlarına saygı göstermemek, kendin için istediğin özeni başkasına göstermemek “özgüven” değil egoistliktir.
Halbu ki herkes canlıların bütün haklarına saygılı olsa, yaşamak daha kaliteli, huzurlu ve keyifli olurdu.
Bu arada bir Kurban Bayramını daha karşılıyoruz. Şimdiden tüm Okurlarımın bayramını candan kutlarım.
Sağlıkla, saygı ve sevgiyle nice bayramlara..