70’li yıllar.. Kanımın deli kaynadığı zamanlardı ama hem mutlu hem de gelecekten umutluyduk..
Bir siyasi konferansa katılmıştım.
Konuşmacı o zamanın modası olan “Masonluk” üzerine ağırlık vererek, 32. derece masonluk (İskoç Riti masonluk) ve Siyonizm’in dünyayı yönetmek ideallerinden bahsetmekteydi.
Pakistan devlet başkanı Zülfikar Ali Butto’yu idamdan kurtaramadığından, konuyu İran Şahı Rıza Pehlevi’ye getirmişti.
İran'da Türk nüfusunun büyük çapta olduğunu, Hava Kuvvetleri Komutanı’nın da Türk olduğunu; o komutanın, zamanın T.C. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a "İran'da ihtilâl yapacağını, Türkiye olarak tanıyıp tanımayacağını" sorduğunu anlatıyordu. Bizler de pürdikkat dinliyoruz... Bayar Onun bu sorusuna olumsuz cevap vermiş, hatta o komutanı Rıza Şah Pehlevi’ye söyleyip idamına sebep olmuştu.. Bu anlatılanları duyunca kanım donmuştu. Öyle etkilenmiştim ki yıllar boyu Masonluk ve Siyonizm’e karşı büyük bir nefret içerisinde oldum..
Gelelim yaşadığımız şu son günlere.
Günlerdir İran- İsrail ve ABD’nin adeta bir savaş oyunları oynadığını görüyoruz. Tv kanallarındaki yorumcular yine hep sahnedeler.. “Sıra Türkiye’de” diyenlerden tutun da, işi İran'da rejim değişikliğine kadar götürenler gevrek gevrek anlatıyorlar, kasıla kasıla ahkâm kesiyorlardı. Hepsi birden bir İran-İsrail-ABD uzmanı olmuşlardı mübarek.. Hatta bu yönlü yaklaşımlarını sosyal medyaya da yansıtıyorlar ve önüne gelen aynı meyanda yorumlar yapıyordu.
Eee.. Ne oldu?
Önceden haberli birkaç karşılıklı bombalama ve evli evine köylü köyüne.. Savaş oyunu şıp diye kesildi. O hamaset avcıları ve yorumcuları da oturdular kaldılar. Belki halen düşünüyorlardır, neden böyle oldu, o güzelim (!) savaş neden bitti diye..
Bombalamaların başından beri söylüyorum;
* Öncelikle İran’da rejim değişikliği bu aşamada kesinlikle olmaz. Suriye'deki gibi “Sen başkansın şurada otur, uslu çocuğu oyna” diyecekleri uygun birini bulamayacakları için olmaz.
* İkincisi, rejim değişikliği olsa, İran'da 45 milyon Türk var. Uyuyan Türk'ün “TURAN” sevdasını uyandırırlar. Bunu da göze alamazlar. Başta İran, İsrail ve ABD olmak üzere dünya çapındaki diğer bütün güçler bunun farkındalar.
* Üçüncüsü, Azerbaycan- Ermenistan arasında geçen Karabağ Savaşı’nda, her ne kadar İran Ermenistan’ı desteklemiş olsa da, yine de İran’daki Türk kandaşlarımızın, Gazze halkına benzer zararlar görmemeleri için, işin doğrusu tarafgir düşünüyorum ve bu noktada gönlüm İran'dan yanadır. Benim gibi düşünen milyonlarca insanın olduğunu da sanıyorum.
Her şerde de bir hayır vardır ve Türkiye, Türk’ün devlet geleneğine sadakatle yönetilmesi halinde olumsuz hiçbir şey olmaz.
Çünkü şu Avrasya bölgesindeki bir takım derin gelişmeleri, Batı’nın Çin’in önünü kesme politikalarını ve Türk Devletleri arasında hızla gelişen sosyal, kültürel ve ticari kucaklaşmaları düşünürsek; aslında gelecekte her şeyin Türkiye lehine olacağını görebileceğiz.
Biz yine de “Tanrı Türkü Korusun” ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” genetiğimizle, “Yurtta sulh cihanda sulh” düsturumuzu elden bırakmayalım.
Bu Millete bunlar yakışır ve bakmayın aksini söyleyenlere, aklıselim olan da bunlardır.