Saklanmışız el kadar bir kağıt ya da bez parçasının arkasına, ayıplarımızı gizlediğimizi sanıyoruz.
Uzun burnumuzu saklıyoruz kimimiz.
Hassas gençlerden bazısı yüzündeki siyah noktaları gizliyor
Çenemizin genişliğini kusur olarak görenleri rahatlatıyor bir nebze.
Bıyıklarının veya sakalının seyrekliğini sorun yapanları ferahlatıyor.
Dudaklarının inceliğinden dolayı aynalara küsen kıza bir teselli veriyor.
Diş yapısındaki bozukluğu ya da sararmış rengini göstermiyor.
Konuşurken tükürük saçanları engelliyor, hırstan dudağını dilini dişleyenleri saklıyor.
Yani yaklaşık iki yıldır maskeyle olan dostluğumuzu anlatmaya çalışıyorum.
Görülen kusurların yanında bir de görülmeyen ayıplarımızı saklasa ya…
Hırsızlığımızı mesela, arsızlığımızı, iftiracılığımızı ya da kıskançlığımızı, riyakarlığımızı, yalancılığımızı.
İçimizde besleyip, dışımızda yüzümüze akseden ve normal insanların utandığı bütün kötü hislerimizi ardına saklıyoruz, zannediyoruz.
Halbuki, yetkili bir zatın dediğine göre maskeyle geçireceğimiz son yazımız olacakmış.
Doğru, yalan bilemem ancak bildiğim tek gerçek el kadar bez değil 5 metre patıska bezine sarıldığımızda bile hiçbir ayıp örtülmeyecek.
O ayıplar vücudumuzun her zerresine yapışıp bizi taa gideceğimiz yere kadar takip edecek. Hesap vereceğiz, hesap alacağız sıfırlanana kadar.
Buna inanmak için dindar ya da imanlı olmaya gerek yok, şekli ve fıtri olarak insan olmak yeter.
Ya bir de bize yapılan beddualar ne olacak, üstümüze aldığımız AH lar ne olacak, hakkına tecavüz ettiğimiz mazlumların çektiği acılar ne olacak.
Kolay mı bir anda kurtulmak, karşılıklı helalleşmek.
Hayır, hiç de kolay değil. En ücra yerdeki mağdurun hakkı ortaya çıkana kadar ilahi işkencede veya sorguda olacaksın.Hüküm verildiği andan itibaren de cezanı emrolunduğu şekille çekmeye başlayacaksın. Öyle yağma yok, öyle basit değil.
O zaman yüzünü kapatacak masken dahi olmayacak. Yani, şu nefret ettiğimiz maskeleri bile arayacağız demek yanlış olmaz.
03.06.2021