Sevgili Okurlar,

Sizlere bugün Güney Koreli Öğrencim Yeim Song’u tanıtmak istiyorum. O, henüz dokuz yaşında ve yaklaşık üç yıldır Türkiye’de yaşıyor. Yani artık bizlerden biri.. Tüm vatandaşları ve ailesi gibi bizleri çok seviyor. Okulumuzdaki tüm öğrencilerimizin Yeim’e gösterdikleri sevgi ise kelimelerle anlatılır gibi değil.

Yeim, fırsat buldukça pıtırcıklarımıza Kore’ce öğretiyor. Onun Türkçe’yi hemen hemen aksansız konuşması ise inanın biz İngilizce Öğretmenlerini şaşkına çeviriyor. Babası ve annesi Türkiye’de mühendisler. Ve Onlar da Yeim gibi sevgi dolu insanlar; ne zaman okula gelseler, Onlarla bizim aramızda anlatılmaz güzellikte sohbetler başlıyor. Yeim kadar olmasa da, beyefendi ve hanımefendi de Türkçe’ye hakimler...

Geçen gün sınıfta Türkiye ile Güney Kore arasındaki sarsılmaz dostluğun temelini teşkil eden Kore Savaşı’ndan bahsetmiş ve Türklerle Korelilerin kardeş olduklarını söylemiştim. Ardından cancanlarıma bu konu hakkında bilgileri olup olmadığını sormuştum. Aldığım cevaplar beni hem şaşırtmış, hem de dünyanın en mutlu insanı yapmıştı. Zira Pıtırcıklarım o tarihi savaş hakkında Yeim sınıflarına geldikten hemen sonra, hummalı araştırmalar yapmışlar ve bu konuda bilgi sahibi olmuşlardı. O gün sınıfımda hemen hemen her güzelliğim bir şeyler söylemişti. Bu arada gözüm Yeim’e takılmıştı. Ağlıyor,ancak gözyaşlarını da göstermemeye çalışıyordu. Korelilerin bu kadar çok sevilmesinden dolayı mutluluk göz yaşları dökmekteydi fakat gene de O bir çocuktu ve bunu göstermemeye çalışıyordu.

Sevgii Okurlar, o an yaşananları şimdi sizlere yazarken bile ellerim titriyor: Yeim’in gözyaşlarını gören balbalların hepsi yavaşça sıralarından kalkarak Yeim’in yanına gitmişler; O’na sevgiyle sarılmışlar ve uzun süre öylece kalmışlardı.. Ardından kendini toplayan Yeim’de, Türkiye’de yaşamaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirtmişti. Yeim o an hiçkimsenin resmini tam olarak yapamadığı saf sevginin resmini çizmiş ve O’nu çocuk kalbiyle gönlünce boyamıştı…

Sevgili Okurlar, biliyorsunuz ki son dönemde sinema salonlarını kasıp kavuran ve hala da kavurmaya devam eden, Türkiye-Güney Kore dostluğunu vurgulayan bir film var: ’’Ayla’’.. Bu film, kelimenin tam anlamıyla bir baş yapıt. Her Türk Askeri gibi kahraman bir Türk Astsubayı’yla, savaşta donmak üzereyken bulduğu küçük Güney Kore’li kız arasındaki baba-kız sevgisi inanılmaz güzellikte anlatılmış. Aradan çok yıllar geçmiş ve baba-kız tekrar kavuşmuşlar ve bu sahneler seyirciyi alıp götürmüştü…

Bu filmin benim için ayrı bir güzel yanı var. İkinci kez seyrettiğimde yanımda Yeim, artık dostum olan babası ve annesi de vardı. Bu başyapıtı izlerken zaman zaman gözlerim Yeim ve babasına kayıyordu; Onların hangi duygularla bu filmi izlediklerini merak ediyordum. Hepsinin gözlerinde minnet vardı, ışıltılı bir sevgi vardı.. Ve özellikle ikinci bölümdeki duygu yüklü anlarda, bu çok değerli insanların gözlerinden boşalan yaşlara tanık olmak beni hiç şaşırtmamıştı.. Zira böyle bir şeyi bekliyordum.. Ve hele hele filmin son sahnesinde, Türk Astsubay ile Güney Koreli kızının hasret dolu sarılışları ve hıçkırıklar içerisinde defalarca söylenen "Babam’’ sözcüğünün gücü ise ifade edilir gibi değildi…

Yeim Song’un, kızım Gülce’den hiçbir farkı yok…

Beyefendi ve Hanımefendi’de artık dostlarım,

Beni ve ailemi Güney Kore’ye davet ediyorlar;

Gideceğiz…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.