Kalabalıklar içinde yalnızlığın çığlığını yudumluyor musunuz hiç. Asık çehreler, taklitçi çokluklar, arkası kesilmeyen ölüm, gasp, trafik, hapis, çete, şehit ve emperyalist dörtçekerli siyonlar, hormonlu dindarlıklarımız… Peki, bu hodgam kalabalıklarda ömrün nasıl ışık hızında dibe vurduğunun farkında mısınız?

Ben unutuyorum bazen kendimi ve savruluyorum adeta bir lodosa kapılan teneke parçası gibi gürültü çıkara çıkara.. Farkında bile değilim muhteşem senfoni ve ihtişamlı orkestranın verdiği nağmeden. Mısralarla haykırıp hüzünleniyorum dörtlüklere yaslanarak şiirlerimin eşsiz çırpınışlarıyla.

Dökülüyorum yaprak yaprak düşündükçe gerçek musikiyi, kavruluyorum.. Ne bir taş olabiliyorum sokak çocuklarının sığınacağı yuvanın temeline; ne de bir damla yaş olabiliyorum merhametin kucağına.. Dökülüyorum, kelimelerle kavruluyorum.

Sar beni sıkıca sar sadık
dostum
Çileli davamın dermanı hüzün
Dövündüm yıllarca yaş döktüm sustum
İhlâssız duâmın gümanı
hüzün

Çürüdüm kavruldum sessiz derinden
Ciğerim söküldü sanki yerinden
Sonsuzluk bestesi eser serinden
Ben garip avamın amanı
hüzün

Ağıza sığmayan namertler mi yâr
Sabrım
gözyaşlarım mukaddes kahır
Sultanlık o günde o gün var bahar
Hüzün çöllerinin imanı
hüzün

O günü beklerim hesaplarım var
Yumruğu sıkmışım mizâna kadar
Soluk soluğayım ben hep sonbahar
Sahipsiz kervanın harmanı
hüzün

Şakağıma husumet kaçıyor tezatlar parıltısında. Nereye ve ne zamana dek bu kaypaklılklarda yürümek? İki yüzlü bir koşturmaca ki hedef sahte, dava sahte, secde egzotik… Ya siz, siz neler düşünüyordunuz sâhi? Yokum, tuzum kuru diyorsanız eyvAllah.

Sessiz yığınların, kuru kalabalıkların arsızlığını, kalemşorların müşküllü zekâlarını ve Anadolu kokan mert yüreklerin sahipsizliğini, yalnızlığını fark ettiniz mi hiç?..

Yalnızlık taht kurmuş ufkum kapkara
Ümitsiz değilim ama yalnızım
Dertlerim depreşti yazdım dağlara
Poyrazla katmışım kuma yalnızım

Kayboldu hamiyet yetim değerler
Kadir kıymet ne ki kasvet yayarlar
Makama rütbeye boyun eğerler
Çıldırıp çıkmışım dama yalnızım

Kalabalık yığın yığın ıssızım
Dostluklar mevt olmuş lalım sessizim
Namus ar sokakta her renkten izim
Çokluklar ekmişim ama yalnızım

Ruhu alev almış toplum çok rahat
Ben suçlu ben güçlü benim kabahat
Ecel kervanımda sayıyor saat
Seyredip bakmışım deme yalnızım

Dilin secdeleri gösteriş tüter
Namaz tokuşturur namazsız yatar
Hücreler isyanda yeter be yeter
Ağıtlar yakmışım kime yalnızım

_________________________


İstemem

Yelken açtım yalnızlığa kederden
Hüzünlüyüm başka soru istemem
Sevinç tasa belki yazı kaderden
Gül kokmayan pembe moru istemem

İzzet nerde kelimeler pek arsız
Müntesipler ıstırapsız duyarsız
Saat bozuk yelkovanlar ayarsız
Dudak büken şaşı körü istemem

Gözyaşlarım tek sermayem tâatim
Mecnun gibi vâhta geçti sıhhatim
Sarsılıyor bir nefeslik hayatim
Şâirlikmiş alın geri istemem

İstemen ben fakat lâkin amalı
Sokağım ben yırtık sırtı yamalı
Câmi önü kovalıyor hamalı
Sağır vicdan dilsiz sürü istemem

Dost bağına pür edeple girilir
Tevazuuyla rızasına erilir
Riyâ haset gösterişler sorulur
Kulluk yeter başka yeri istemem

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.