Dünyaya tekrar gelirsem yine gazeteci olmak isterim...
50 yıllık meslek yaşamım içinde çok ama çok tecrübeler kazandım. Dostumu, düşmanımı yakinen tanıdım!
İyi gün dostları her meslekte olduğu gibi; pek tabii ki bizde de mevcut.
Mesleğe 1968 yılında başladım. Gazete bürolarının bulunduğu o güzelim Rüzgarlı Sokağı, alt katında matbaa olduğu için her zaman mürekkep kokan büromu; şimdiler de arıyorum…

Omuz omza verip haberden habere koşturduğum o değerli arkadaşlarımı, çok ama çok özlüyorum...
Artık o sevgi, o saygı bitmiş. Ağabey, abla anlayışı yerini tam anlamıyla saygısızlığa terk etmiş!
Buna rağmen mesleğimi çok ama çok seviyorum.
Yazımın başında söylediğim gibi:
Dünyaya tekrar gelirsem yine gazeteci olmak isterim.
---
Bu yarım asır içinde, Ulus, Günlük Olay, Günaydın, Sabah, Hürriyet, Milliyet gibi büyük gazetelerde muhabirlik yaptım. Hazırladığım seri röportaj, haber ve fotoğraflarımla gazetecilik başarı ödülleri aldım. Daha sonra Kanal 6 TV bünyesinde, Interpress Dergi Grubu Ankara Temsilciliği yaptım. Olay Var, Tele Politik, Alem, Top Secret adlı TV programlarını hazırladım. Haber Müdürlüğü görevlerinde bulundum. Eurovision Şarkı Yarışmaları, Cannes Film Festivalleri, Altın Spot Organizasyonları, Paris-Dakar Rallisi; denizcilerin yaşamlarının konu edildiği İstanbul-Güney Amerika ve İstanbul-Hamburg Deniz Seyahatleri röportaj dizileri yaptım. Endülüs Belgeseli, Ali Adnan Başvekil Belgeseli, Ahıska Türkleri Belgeseli, Kod Adı: Kaos TV dizisi gibi beğeni kazanan yapıtlara; basın danışmanı, fotoğraf editörü ve görsel yönetmen olarak imza attım.

"Kapıdan Kovsalar'da", "100 Güldüren", "Arka Bahçede Neler Oldu: Adnan Menderes", "Bedava Pirzola". "Üç Adam 25 Cellat- Yassıada Cehennemi", “Atın Şu Gazeteciyi Dışarı”, "4.3.9 Aşkın Şifresi" isimli eserlerim bulunuyor. Katilimi Gözlerim Buldu isimli polisiye romanım ise çok yakında raflarda yerini alacak.
---

'Geçmişteki o sevgi, o saygı bitmiş ve yerini saygısızlığa terk etmiş' demekte ısrar ediyorum. Kıskançlık, makam düşkünlüğü almış başını gidiyor. Arkanı döndüğün an koltuğunun altından gitmiş olduğunu görebilirsin! Lafın kısası, 'dost' olarak bildiğiniz kişileri bizim meslekte iyi ayırmak gerekir. Çünkü öyle zaman olur ki, en büyük darbeyi size; yine dost bildikleriniz vurur.

Bizim meslekte işsiz kalmak da çok zordur. Kapınızı kimse çalmaz, bir telefon açıp hatırınızı soran bile olmaz. Meslek yaşamım içinde ben bunların hepsini yaşadım!
Her gün gazetenin manşetlerini senin haber ve fotoğrafların kurtarıyorsa, yaptığın programlar ile yer yerinden oynuyorsa, ödüller yağıyorsa, yöneticilerin ve meslektaşların seni kutlar:
“En büyük sensin. Senin gibi üç-dört kişi olsa bu gazete, bu televizyon bir numara olur.” diye pohpohlarlar!

Eğer böyle iltifatlar alıyorsanız, siz siz olun çok fazla havalara girmeyin.

Çünkü sonunda yine üzülen siz olursunuz!
---
Haber müdürü karşısında oturan muhabire seslendi:
"Bir hafta önce senden bir haber istemiştim getirmedin, ne oldu?"
"İki gün sonra hazır müdürüm."
Aradan on dakika geçti ya da geçmedi, haber müdürü aynı muhabire ikinci bir ikazda bulundu: "Oğlum iki saatir bir haberi yazamadın. Ne kadar tembelsin sen."
"Müdürüm elektrikler kesik, bilgisayarı kullanamıyorum."
Haber müdürü bir şey söylemedi.
Muhabir daha sonra sigarasını yaktı ve ayaklarını masanın üzerine uzattı. Telefonu çevirip aradığı kişi ile muhabbete başladı...
Haber müdürü aldığı bir istihbarat üzerine muhabire tekrar seslendi...

Bunun üzerine muhabir isteksiz bir şekilde telefonu kapayıp, sallana sallana şefin yanına geldi:
"Yine ne var?"
"Üniversitenin önünde olaylar başlamış, hemen oraya git."
Muhabir dudağını büktü, kaşlarını çattı ve:
"Müdürüm hala elektrikler kesik!"
---
Bizim dönemimizde bilgisayar yoktu! Elektrik kesilse bile daktilomuza kağıdı takar, mum ışığında bile haberimizi yazardık. İstihbarat şefimiz bir görev verdi mi uçarcasına giderdik...
Gazetecilik zevkli olduğu kadar yorucu ve yıpratıcı bir meslektir. Aynı gün bir trafik kazası veya cinayet gibi üzücü bir olayı haber yaparken, akşam şen şakrak bir eğlence haberinin içerisinde kendinizi bulabilirsiniz...
Ben diyorum ki, mesleğinize saygı duyun ve sevin. Eğer havası olsun diyerek seçtiyseniz; hemen bırakın gidin! Gidin ki, gerçekten sevenlere, bu işe kendisini adamışlara kapılar açılsın.
İşte bizim meslek böyledir!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.