İsrafta dörtnala gidiyoruz. Ekonomimiz zorda ama, para musluğunu bir türlü kısmıyoruz. Gözle görülen, dişe dokunan bir tasarrufa hala şahit değiliz.

Milyonlarca işsizimiz var. Önünü göremeyen işletmeler, haklı olarak küçülüyorlar, işçi çıkarıyorlar. Milletin alım gücü iyice zayıfladı. Bunu enflasyon düşüyormuş gibi gösteriyorlar. Gerçeği görebilmek için, bizi yönetenlerin halkın içinde, normal vatandaş gibi yaşamaları lazım. Sırça köşklerden çıkmayanlar, gerçekleri pembe gözlükle seyredenler, hakikatlerden uzak yaşıyorlar. Öyle olunca kendi zengin hayatlarını, herkesin yaşadığını sanıyorlar.

Millet görüyor olanları, şiddetle karşı çıkıyor şatafata, vergileriyle sürdürülen lüks yaşama ve gösterişe illet oluyor. Ama sorumlular işin ciddiyetinin farkında değiller hala. Lüks araçlarla, gereksiz ve çok uzun kortejlerle, güvenlik ordularıyla, kırmızı-mavi ışıklarıyla, canavar düdükleriyle caddelerden geçip duruyorlar. Üstelik de trafiği keserek, halkı öfkelendirerek, günlük yaşamı engelleyerek…

Şunu anlayamıyorum; bu kadar korkuyorsa idareciler, kendilerine güvenemiyorlarsa, halkın içinde rahat yürüyemiyorlarsa, neden böyle yüksek makamlara talip oluyorlar ki?.. Halkın içinde yaşamayan, halktan kopuk yöneticiler, halkın sıkıntılarına nasıl çare bulacaklar?

Görmedikleri, yaşamadıkları sıkıntıları nasıl, ne şekilde çözecekler? Evet psikopat sayısının çok arttığı günümüzde devleti yönetenleri koruyalım ama, öyle güvenlik ordusuyla filan değil, birkaç deneyimli uzmanla daha başarılı sonuç alırız. Bizim idarecilerimizin öyle polis çemberlerinin arasındaki fotoğrafları, halkı çileden çıkarıyor. Yürekli, cesur idareci görmek istiyor insanımız. Öyle televizyon ekranlarından fırlayacakmış gibi yapılan konuşmalara, her Salı atılan nutuklara, kendisini TBMM’deki seyirci yandaşlarıına alkışlatan liderlere kızıyor çoğunluk.

Devletin tasarrufa gitmesini beklerken, hala yeni memurlarla dolduruyoruz kadroları. İşsizliği böyle önlemeye çalışan bir anlayış hakim ortalığa. Mevcut sarayları büyütüyoruz, yeni saraylar yapıyoruz hala. Milletin parasıyla binlerce kişiye verdiğimiz davetlerle öğünüyoruz. Koca koca, lüks ve muhteşem devlet dairelerine sahibiz. 100 kişinin yapacağı işi 1000 kişiye yaptırıyoruz. Dünya internet sistemiyle personel tasarrufuna giderken, biz hala personel balonunu şişiriyoruz.

Milletin israftan böylesine şikayetçi olduğu bir hassas dönemde ben beklerdim ki, bizi yönetenler derhal etkili tedbirler alsınlar. Gereksiz makam otomobili saltanatını sonlandırsınlar. Gösterişli ve kiralık devlet dairelerini elden çıkarsınlar. Mevcutları normalleştirsinler, tasarrufa ilişkin hergün peşpeşe genelgeler yayınlasınlar ve yapılan tasarruf çalışmalarını da millete anlatsınlar. Ayrıca milletin belediyeler aracılığıyla vakıflara akıtılan paralarını da dinci kuruluşlara ve okçuluk federasyonuyla benzerlerine filan vermesinler.

Tasarrufu hedefleyen çalışmalara henüz tanık olamadık. Aksine devlet bütçesine iyice yapışan bu kara deliği daha da büyütüyoruz. Ufukta tasarruf görünmediği gibi, bütçe açığı habire artıyor. Kulağımıza gelenlere üzülmemek mümkün değil. Beştepe’deki ve Okluk’taki saraylarda inşaatlar sürüyormuş. Hele Okluk’ta at çiftliği eksikti sanki, onu da tamamlamışlar. Başkanın kızı binecekmiş, atları bile getirmişler köye. Böylesine hassas bir dönemde, milletle dalga geçer gibi bu ve benzeri işlerle uğraşmak, tasarrufu düşünmesi gerekenlere büyük zararlar verir. Merak ediyorum, bunları Başkan’a bir hatırlatan "Şimdi sırası değil, yanlış yapıyoruz" diye uyaran bir görevli yok mu etrafında?..

Tasarrufa müthiş ihtiyacı olan bu devlette, masrafların kısılması düşünülecekse eğer, buna saraylardan, devlet dairelerinden, gereksiz personel ordusundan, çok lüks araçlardan, gösterişli davetlerden başlamak gerek. Ayrıca TBMM’deki israfı da iyice kısmak, özel şöförlerden, çifter sekreterlerden, gereksiz danışmanlardan da kurtulmak lazım. Bakan, müsteşar, genel müdürler hariç, diğer resmi araç kullanan personelin altından da, bu araçların mutlaka alınması şart. Bunu becerebilirlerse eğer, inanılmaz bir yakıt, yedek parça, bakım ve personel tasarrufu sağlanır. Devlet kendisine ait binalarda işini rahatça görebilir. O nedenle kiralık tüm lüks binaların sözleşmeleri de sona erdirilmelidir.

Bu koruma ordusuna da bir çare bulmalıyız. Başkanlık, TBMM Başkanı, ana muhalefet lideri, bakanlar, Emniyet Genel Müdürü ve İl müdürleri hariç, tümünün korumasını derhal kaldırmalıyız. Eğer korkan, hayatından endişe eden, başkasına güvenmeden yaşayamayan varsa, onlar da maaşlarını ödeyerek bir veya-iki koruma memurunu Emniyetten alabilirler. Durun daha bitmedi, eski-yeni devlet büyüklerinin eşlerine, çocuklarına koruma personeli ve koruma aracı verilmesini de sonlandırmalıyız. Adam 20 sene önce bakanlık, müsteşarlık yapmış, hala onu koruyoruz ve araç veriyoruz. Bu yanlışı mutlaka düzeltmeliyiz. Artık el (devlet) kesesinden hovardalığa son vermeliyiz.

İhalelere filan sıra gelmedi. Ayağımızı yorganımıza denk getirene kadar, yeni ve gereksiz yatırımları durdurmalıyız. Bu konu da çok önemli ama, ona da başka bir yazıda yer veririz artık.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.