TBMM Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, “16 Nisan’da vereceğimiz oyların bir hükümet veya siyasi parti tercihiyle ilgisi yoktur” dedi.
TBMM Başkanvekili ve CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP Zonguldak İl Başkanlığını ziyaret etti. 16 Nisan günü yapılacak olan halk oylaması öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Hamzaçebi, “16 Nisan’da herkes sandık başına gidecek. Halkoyuna sunulan anayasa değişikliği konusunda vatandaşlarımız görüşlerini, tercihlerini, evet veya hayır yönünde ifade etmek suretiyle oylarını kullanacaklardır. Demokrasilerde evet oyları ve hayır oyları hangi yönde olursa olsun bütün oylar saygıdeğerdir. Vatandaşımızın tercihine saygı göstermek herkesin görevidir. Siyasetçilere düşen görev değişikliğin kapsamında ne olduğunu açık ve samimi bir şekilde vatandaşla paylaşmaktır. Vatandaşımız daha rahat daha kolay karar verecektir. Ancak bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Anayasa değişikliğinin kapsamı vatandaşa açık bir şekilde anlatılmamaktadır. Bu bir genel seçim değildir. Milletvekili seçmiyoruz. Herkesin sempati duyduğu, üyesi olduğu ya da sandığa gittiği zaman oy verdiği bir siyasi partisi vardır. Belki bazı vatandaşlarımız hiçbir siyasi partiye sempati duymayıp oy vermeyebilirler. Ama sandığa giden vatandaşlarımızın genel seçimlerdeki tercihi ülkeyi hangi hükümetin yönetmesi gerektiği yönündeki tercihtir. 16 Nisan’da vereceğimiz oyların bir hükümet veya siyasi parti tercihiyle ilgisi yoktur. Benim önerim şudur, genel seçimlerde oy verdiğiniz siyasi partileri yine genel seçimlerde desteklemeye devam edelim. Ama bu seçim ondan farklı bir şeydir” dedi.
“Özgürlükler tehlikeye girer”
Hamzaçebi, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Tek adam yönetimi olursa ülkede özgürlükler tehlikeye girer. A veya B kişisinin cumhurbaşkanı olması fark etmez, ortada tek adam yönetimi varsa Türkiye anayasaya veda etmiş olur. Kağıt üzerinde bir anayasa olabilir ama bütün kuvvetleri tek bir kişi üzerinde topluyorsa göstermelik anayasa denir. Türkiye anayasasız bir döneme girmiş olur. Özgürlükler ortadan kalkar. Anayasa teklifine göre cumhurbaşkanı, yasa gücünde cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. İki sınırı var. Temel haklar ve özgürlükler, siyasi haklar ve ödevler. Bu iki konuda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz. Anayasada bir üçüncü grup özgürlük daha var. Ekonomik ve sosyal haklar ve özgürlükler. Çalışma özgürlüğü. Örneğin tek adam yönetimi olursa ülkeyi yöneten kişi ’ben asgari ücreti dondurdum’ kararı alabilir. ’Bütçenin durumu iyi değil, emekli maaşlarında artışı sınırlandırıyorum’ diyebilir. ’Bütün çalışanlarımızın, emekçilerimizin iş kanunundan doğan ihbar ve kıdem tazminatlarını sınırlandırıyorum, kaldırıyorum’ diyebilir. Hangi yetkiyi nasıl kullanacağını bilemezsiniz. Bugün kıdem tazminatının kaldırılmasına yönelik iş dünyası ile hükümet arasında çalışma var, tartışmalar var. İşçi sendikaları buna olağanüstü ölçüde karşı çıkıyor. Bir tek adam gelirse ’ben kıdem tazminatlarını yıllık bir aylık ücret üzerinden değil de 15 günlük üzerinden belirlensin yönünde karar aldım’ derse çalışanlar hiçbir şey yapamazlar. Bu yasa gücündedir. Bu teklif böyle bir tehlikeyi içinde barındırıyor. Çok örnek verebiliriz.”
“Türkiye, 1982 anayasasına mahkum değildir”