CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş projelerini anlattı

BURSA ARENA / Haber Merkezi

CHP Ankara Belediye Başkan adaylığı resmen açıklandı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir konuşmayla açılan tanıtım proğramında bir konuşma yapan Mansur Yavaş;  
gerginlikten, çekişmeden, kavgadan yorulmuş Ankara’ya söz verdiğini belirterek "bizler kavgaya, çatışmaya husumete gelmiyoruz, tam tersine kardeşliğimizi pekiştirmeye, Ankara’mızı yaşanır kılmaya, huzurlu ve sağlıklı bir kent haline getirmeye çalışıyoruz. Çok istiyoruz ve yürekten inanıyoruz ki, 1 Nisan’da yeni bir sabaha uyandığımızda ülkemizin siyasi başkenti Ankara huzurun da başkenti olmaya çalışacaktır. Çünkü bizler nefret dilini kendimizden uzak tutacağız. Sevgi ekip, sevgi biçeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan 5,5 milyon Ankaralıyla birlikte bu şehri kardeşçe kucaklayıp ileriye taşıyacağız. İşte bundan dolayıdır ki, bizler 31 Mart akşamı seçimi kazandığımızda kendimizi asla zafer kazanmış olarak saymayacağız. Bu savaş değil ki, ne zaferi, kime karşı zafer? Demokrasilerde kaybeden olmaz. Biz bu seçimi Ankara halkının bize sadece 5 yıl için verdiği, görevlendirdiği hizmet etme yetkisi olarak göreceğiz. Oy veren vermeyen bütün Ankaralılara adil ve eşit hizmet etmeyi izzet, şeref ve kul hakkının gereği sayacağız. Kim olursa olsun karşımızdakini herhangi bir partinin taraftarı olarak değil, bütün kimliklerden bağımsız sadece ve sadece insan olarak göreceğiz. Kim olursa olsun taşıdığı hiçbir sıfat herhangi birini ya da bir grubu öncelikli yapmayacaktır. Göreve başladıktan itibaren belediyede liyakat ve ehliyeti en büyük kriter olarak göreceğiz. Partizanlık, akrabalık veya başka aidiyetlere asla prim vermeyeceğiz.." dedi.

Mansur Yavaş konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Sayın Genel Başkanımın ifade ettiği gibi belediye çalışanlarının hepsini mesai arkadaşımız olarak kabul edeceğiz. Alnının teriyle üreten, emek veren belediye personelimizin herhangi birini herhangi bir sebeple, kişisel nedenle işten çıkarmayacağız, kimsenin de ekmeğiyle oynamayacağız. Ekmekle oynamak bize yakışmaz. Geçen dönemde bunlar çok konuşuldu biz yine sözümüzü verdik, işçilere şimdiden mesajlar gidiyor sizleri gelince işten çıkaracaklar diye, yine söz vermiştik ama şöyle bir şey oldu 2014 yılındaki seçimden sonra sadece bana destek oldukları için bin kadar işçiyi ramazana bir gün kala işten çıkarttılar. Ben kimsenin ekmeğiyle oynamayacağım, bu Mansur Yavaş’ın sözü.
Hizmeti ihtiyaç ve aciliyet sırasına göre dağıtacağız. Bu kent yönetilirken betonlaşma uğruna insan gerçeğini ihmal ettiler, yok saydılar, beton severler kazandı ama insanımız kaybetti. Kendisi yüksek olan ama ruhu olmayan binalarımız oldu. Sosyal hayatımız, vasıflarımız, güzel özelliklerimiz büyük darbeler aldı. Maalesef şehrimiz insanlara göre değil, araçlara göre planlandı.
Değerli hemşerilerim, Ankara’da ve büyük kentlerin hemen tamamında insanların stres içinde yaşaması, hastalıkların artması, yaşanan şehir selleri, afetler, klimatik dengenin bozulmasını tesadüf mü sanıyorsunuz? Bilimsellikten uzak, şehircilikten anlamayan, sadece şehri betona boğan, araçlara boğan ve insanı yok sayan bir anlayışın sonucu elbette böyle felaketler olacaktı. Belediyecilikte artık hepimizin bir zihniyet devrimine ihtiyacı var. Şehirlerin havası, suyu, yeşili, taşı, toprağı, tarihi dokusu, tüm canlılara seçilen başkanın keyfince kullanacağı bir şekilde asla kendi mülkiyetine geçmez. Tüm bu değerler gelecek nesillerin bize emanetidir. Bunları korumayı, geliştirmeyi ve gelecek nesillere emaneti sağlam olarak teslim etmeyi bir görev olarak kabul edeceğiz. Bizler bilimle, ortak akılla çağdaş bir belediyecilik anlayışıyla kenti yönetmeye talibiz. Öncelikle belediyenin asli görevleri olan insanımıza temiz hava, musluktan içilebilir su, 24 saat ve konforlu bir ulaşım vaat ediyoruz. İnsanların güvenli bir şekilde kullanabileceği toplamda en az 32 kilometrelik bisiklet yolunu daha sonra artıracağız, öncelikle şehrimize kazandıracağız. Kamusal açık alanlarda internete ücretsiz ulaşım hakkını çok önemsiyoruz.

Hep konuşulur, biraz önce Sayın Genel Başkanım da ifade etti. Sosyal yardımlara elbette devam edeceğiz, ama bizler sağ elle verileni sol elden gizlemeyi emreden bir kültürden geliyoruz. Yardımları yaparken asla kameralarla gitmeyeceğiz, hiçbir ihtiyaç sahibini rencide ettirmeyeceğiz. Ayrıca bu yardımlar devam ederken daha önce belediye başkanlığı yaptığımız dönemde insanların birçoğunu meslek sahibi yapmıştık. Tarlada çalışan kadınları işkadını yapmıştık, her birisi birer bacasız fabrika sahibi olmuştu. Dolayısıyla yardım yaparken biz bu yardım yaptığımız ailelerin çocuklarının hem sağlığı, hem eğitimiyle de ilgilenip onların okuyup meslek sahibi olmalarını da sağlayacağız. Örneğin bizim yöneteceğimiz Ankara’da trafik ışıklarında bekleyip yardım isteyen kimseyi göremeyeceksiniz. Çünkü bileceksiniz ki Ankara belediyesi ihtiyacı olan herkesin bütün insani ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

Çarpık kentleşmeye ve ranta dayalı imar uygulamalarına asla izin vermeyeceğiz.Geçenlerde yine çok konuşuldu, kapitalizmin nasıl betonlaştırdığını gösterdi. Ben de o gün televizyon programından dönüyorum, Zeytinburnu üzerinden gelirken gördüm o denizin kenarına öyle binalar yapılmış ki, zannedersiniz ki İstanbul surlarının kötü bir taklidini denizin kenarına yapmışlar ve İstanbullunun nefes almasını engelliyor. Tabi kim yaptıysa bunları, yönetim hiçbir zaman mesul olmuyor nedense. Dolayısıyla yatay mimariyi özendirip sağlıklı şehirler meydana getirmeyi planlıyoruz. Çevreci ve yeşil enerjiyi her alanda kullanacak ve teşvik edeceğiz. Gerek evlerde ruhsat verirken, kendi barajlarımızın üzerinde ve hatta köyleri kalkındırma projesinde köylerimizin birçoğuna bu güneş enerjisini monte edip köyde yaşamalarını sağlayacağız. Yeşil kuşakla çevrilmiş Ankara’nın içerisine böyle peyzaj betonuyla, büfelerle kuşatılmamış doğal park ve yaşam alanlarıyla kente nefes aldıracağız. Biz Ankara’mızı betona değil yeşile boğacağız. Bir yandan kentin ekonomik kalkınması ve işsizliğin ortadan kalkması, azalması için gerekli bütün hamleleri yaparken diğer yandan turizmde çeşitliliği artırmayı hedefliyoruz. Sağlık yatırımlarını desteklerken Akıllı Ankara projesiyle de insanımızın hayatını kolaylaştırmayı, kadınlara, emeklilere, emeklilikte yaşa takılanlara, gençlere, çocuklara, öğrencilere, engellilere, yaşlılara, esnaf, işsiz ve yetimlerimize huzurlu ve mutlu yaşayabilecekleri bir Ankara vaat ediyoruz.
Engelli vatandaşlarımızın rahatça seyahat edebileceği bir toplu taşıma ve özgür yaşayabileceği bir şehir planlaması tasarlayacağız. Sokak havanlarının özgürce dolaşacağı ve hayvan severlerin ulaşabileceği barınaklar kuracağız.

Çevre ilçelerde ve köylerde büyükşehir uygulaması nedeniyle ortaya çıkan sorunları ortadan kaldırmayı, köylerin kalkındırılmasını ve köye dönüş projesini hayata geçirmeyi planlıyoruz. Tarımı destekleyeceğiz, üretici ve alıcıyı buluşturacağız, Ankara belediyesinin uzun yıllardır süren yurtdışından fidan ve ağaç getirme uygulamasına derhal son vereceğiz. Yine Ankara dışından bitki getirme uygulamasına da son verip; belediyenin kullanacağı tüm ürünleri, bitkileri Ankara dışından getirmek yerine Ankara’nın çevresindeki köylerden, kasabalardan temin edeceğiz. Bizler Avrupalı köylüyü değil, Ankara’nın köylüsünü zengin etmeye çalışacağız.

Bu anlamda Atatürk’ün bize emanet ettiği Ankara’mızın dünya başkentleri arasında layık olduğu değere kavuşması için çalışacağız. Ankara’nın en önemli marka değerlerinden olan yüz yılı devirmiş koca çınar Ankaragücü’müzün şampiyonlar liginde mücadele etmesi için ve ayrıca Gençlerbirliği’nin de yeniden Süper Lige dönerek büyük zaferlere imza atması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağız. Sevgili Ankaragüçlüler, üç, dört yıldır büyük zaferlere imza attınız, bunu kendiniz başardınız. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman benim görevim sadece size destek olmak. Belediye Başkanı Belediye Başkanlığını yapacak, kulübü de sizler yöneteceksiniz. Ne anlar Belediye Başkanı kulübü yönetmekten? Şahsen lisanslı bir amatör sporcu olarak sporun tüm çeşitlerinin destekleneceği bir yapının kurulmasını sağlayacağız.
Sonuç itibariyle hayat kalitesinde dünyanın zirvesinde olan bir Ankara planlıyoruz. Ve buradan söz veriyoruz… Evet stadyumdan bahsediyorlar, ben rakiplerimin projesiyle pek ilgilenmiyorum ama görüyorsunuz televizyondan ilk vaadi 55 bin kişilik stat yapmak. Ankara bugün Türkiye’nin her yerinde amatör kümeye düşmüş, birçok ilde dahi nerede 5 yıldızlı otel varken 30 yıldır ben yönettiğim için yapamadım herhalde Ankara’nın doğru dürüst bir stadı yok. Ankaragücü ve Gençlerbirliği dışarılarda maç yapmak zorunda kalıyor. Ankara’da 25 yıldır milli maç yok. Ben Ankara’yı marka kent yapacağım dediğim zaman zaten marka diyorlar. Böyle marka mı olur? Bir tane stadı yok, Ankara’ya yurtdışına sefer olarak 11 bin sefer yapılıyor Ankara’dan, İstanbul’dan 281 sefer yapılıyor. Daha yeni yeni bazı seferler başladı. Ankara’nın içini boşalttılar, kararttılar. İnşallah Atatürk’ün bize emanet ettiği o Başkenti hep birlikte mutlaka tekrar yeni baştan inşa edeceğiz.
Ve buradan söz veriyoruz belediyedeki göreve başladığımızda ilk icraatımız, makam araçlarının sayısını azaltmak ve şahsımınki de dahil olmak üzere belediyeye ait bütün makam araçlarının o çakar ışıklarını sökmek olacaktır ilk yapacağımız iş. Bizler Ankara halkıyla bütünleşeceğiz, bir olacağız, ayrılıklı davranmayacağız. Hiçbir özel işimize asla belediyenin araçlarıyla gitmeyeceğiz.
Saygıdeğer misafirler, bugün burada bir araya geldiğimiz bazı misafir ve gazetecilerle yaptığımız konuşmalarda hemen hepsi projelerimizi merakla beklediklerini dile getirdiler. Öncelikle şu mutluluğumuzu sizinle paylaşmak istiyorum. Seçim olmadan bir projemiz hayata geçmiş durumda. Geçen hafta televizyona çıktığımda içme suyunda ASKİ’nin bütçesini gösterip, Ankara Belediyesinin Ankara’da yaşayan hemşerilerimizden sudan 1 milyar kar ettiğini, ciro filan değil, 1 milyar liraya yakın kar ettiğini bahsetmiştim ve önemli ölçüde indirim yapacağımdan bahsetmiştim. Daha ses kulaklardan kaybolmadan, bir hafta geçmeden Ankara Büyükşehir Belediyesi toplanarak yüzde 30’luk indirim ve fiyatın sabitlenmesi, bizim daha işbaşına gelmeden gerçekleştirdiğimiz bir proje haline geldi. Kendilerine teşekkür ediyorum. Ama söyleyeceğim odur ki, keşke bu indirimi daha önce dile getirdiğimizde de yapsalardı. Ankara halkının cebinden yüzde 30 eksilmemiş olurdu. Bu parayla anneler çocuklarına neler alırdı. Bu fahiş fiyatlar yüzünden o güzel çocuklar nelerden nelerden mahrum kaldılar. Ne Ankara Belediyesi şirkettir, ne de Ankara’da yaşayanlar müşteridir.Buradan ikaz ediyorum, sadece bununla kalmamalı başka projelerimiz de var. O gün televizyonda hepsini anlatamadık ama belediye olarak sübvanse yapmak kaydıyla öğrencilere de önemli ölçüde indirim bekliyoruz. Bunu da Ankara Büyükşehir’in şu andaki yöneticilerine duyuruyorum. Acilen bunu da gündeme getiriniz. Yoksa 31 Mart’tan sonra zaten biz yapacağız.

Dönelim proje meselesine. Projenin kelime anlamı tasarıdır. Ancak nedense proje demek adet olmuş. Tasarı içi boş bir kelime değildir. Maliyeti hesaplanmış, kurum ve kuruluşların yönetim organları tarafından onaylanmış, kısa ve uzun vadeye bağlanarak gerçekleştirilmesi kabul edilmiş bilimsel bir tasarıdır. Maalesef Ankara’da tasarı kelimesinin anlamına uymayan, ne için yapıldığı bilinmeyen, planı, programı olmayan, estetiğe aykırı, milyarlarca paraya mal olmuş ama adeta ölü doğmuş onlarca proje var. Bu projeleri yürüyen dinozor projesi, semazen projesi, dev golf sahası projesi, uçan efeler, Hıdırlık tepesine uçak otel ve diğerleri gibi tek tek saymanın gereği yok. Tabi ki biz yapılan iyi şeyleri yıkmaya gelmediğimiz gibi hatalı bulduğumuz projeleri bile ıslah edip halkımıza kazandırmayı ve zararı azaltmayı hedefliyoruz. Ancak biz aynı hatalara düşüp kamu kaynaklarını gerçekçi olmayan projelerle israf etmeyeceğiz.

Değerli hemşerilerim, artık bu müsrifliğe bir dur demenin zamanı geldi. Ankaralıların aldığı pahalı hizmetler karşılığı ödedikleri bu paraları har vurup harman savuramayız. Tüm harcamalarımızın hesabını vereceğiz Sayın Genel Başkanım. Örneğin belediyenin asli görevi olan ve halktan topladığı vergilerle yaptığı hizmetleri devasa reklam panolarında duyurmasını israf olarak görüyoruz. Buraya harcanan paraların da fakir fukaraya yakıştığını düşünüyoruz. Örneğin nüfusa gittiniz, nüfus müdürüne benim şu kimliğimi değiştirir misiniz dediniz, değiştirdi. Şöyle bir şey yapar mısınız, değerli nüfus müdürümüz Ahmet Bey’e bana güzel bir nüfus cüzdanı verdiği için teşekkür ediyorum. Veya nüfus müdürü ben size güzel bir nüfus cüzdanı verdim diye böyle bir reklam yapabilir mi? Nasıl bunlar ne kadar abes şeyse Ankara’da da asfaltınızı biz yaptık, asfaltınız hayırlı olsun, bilmem ne tesisi hayırlı olsun ve yolların kenarlarında gerçekten trilyonlarca lira harcanarak yapılan reklamlar. Ankara Belediyesinin reklam yapmasına ne gerek var onun başka rakibi yok ki. İnsanlar geliyor zaten mecburen hizmetini sizden alıyor.
Maalesef en büyük kutuplaşma Ankara’mızda. En zenginler ve en fakirler bir arada yaşıyor. Bu şehir birbirini görmeyen, birbirini tanımayan, ortak kentlilik bilinci ortadan kaldırılmış bir kent haline geldi. Oysa Türkiye’nin kalbi burası, Atatürk’ün mirası.
Biz proje yarıştırmayacağız, bizim planlı, programlı, maliyeti hesaplanmış, sürdürülebilir onlarca projemiz var. Gerçek proje halkın öncelikle ihtiyacı olan ve kentin kazancı olan projelerdir, uçuk, çılgın projeler değildir. Tüyü bitmemiş yetimi bunların sayesinde çoktan unuttuk ama o bizi unutmuyor. Tüyü bitmedik yetime karşı onun hakkını çarçur eden, projeleri ben yaptım oldu diyerek vergisini ödeyen namuslu vatandaşın sırtına zorla sarma dönemi bitti, bitmek zorunda.

Buradan taahhüt ediyorum, seçimi kazanınca rakiplerin akılcı projeleri varsa bunları da en az kendi projelerimiz kadar özenli bir şekilde hayata geçirmek için çalışacağız. 31 Mart’ta bir seçim olacak, seçim kazandığımızda belediye meclisinin farklı partili üyelerden oluştuğunu göreceğiz. Biz niye kavga edelim, elbette tartışacağız ama uzlaşıp mutlaka doğru yolu bulacağız. Bizim derdimiz makam derdi değil, bizim derdimiz Atatürk’ün bize bıraktığı yüzbinlerce şehidimizin kanıyla kazandığımız bu güzel ülkemizin başkentini dünya standartlarında bir kent yapmaktır. Bizler devlet geleneğini, devlet terbiyesini bilen insanlarız. Büyükşehir Belediyesini siyasete ayar veren bir mekanizma olarak değil, yasaların öngördüğü bir biçimde devletin tüm unsurlarıyla uyumlu bir hizmet aracı olarak kullanacağız.
Belediye devletin bir hizmet birimidir. Bu çerçevede devletimizin en tepesinden en alt birimi olan muhtarlıklara kadar Ankara’ya ve hemşerilerimize hizmet yolunda uyum içinde saygın bir ilişki sürdürmeye gayret edeceğiz. Ankara’nın tertibe ve düzene ihtiyacı var. Coğrafi olarak İzmir ve İstanbul’da yaşanan trafiğin zorluğu anlaşılır da Ankara’nın sıkışıklığını anlamak mümkün değildir. Bunun tek nedeni plansızlık ve yanlış tercihlerdir. Ulaşım planı insanlara göre değil araçlara göre düzenlenmiştir. Oysa belki garip gelecek ama özellikle birkaç defa kontrol ettik, Ankara’da yerleşim şu andaki bütün konutların yapıldığı yerleşim Ankara’nın toplam arazisinin yüzde 3’üne sıkışmış halde. Evet, sadece yüzde 3’üne… Bu kadar geniş bir arazisi varken, özellikle büyükşehir olduktan sonra, inşallah bundan sonra kentin 50 yılını bu ölçüleri dikkate alarak planlayacağız. Ankara’nın trafik sorunu da, yerleşim sorunu da dolayısıyla bu 25 yıllık nizamsızlık ve plansızlığın bir sonucudur. Pursaklar’da üşüyen bir yetimin de, Haymana’da dükkanını siftahsız kapatan esnafın da derdinin nedeni işte bu nizamsızlık yani plansızlıktır. Osmanlıda Belediye Başkanına “Şehremini” derlerdi. Yani şehrin emin olunan kişisi. Bizimkiler şehrin efendisi olarak anlıyorlar bunu maalesef. Yedi yaşındaki çocuk da bizden emin olacak, yetmiş yaşındaki dedesi de, bu bilinçle göreve talibiz.

Eskilerin güzel bir anlayışı daha vardı, deyişi vardı. İzan derlerdi. İzan anlayıştır. Bu gökdelenler var ya, işte bunlar izansızlıktır. Bu debdebe, bu lüks, bu şaşa izansızlıktır, çarpık kentleşme izansızlıktır. Ankara’nın kenarında insanlar yokluk içinde yaşıyor, bir yanda görgüsüzce bir zenginlik, bir yanda insafsızca bir yoksulluk varsa o kentte izan kalmamıştır. İzan olmayınca, anlayış olmayınca tok açın halinden anlamaz hale gelmiştir. İşte belediyemizin görevi bu sosyal adaletsizliği, ilçeler ve semtler arasındaki eşitsizliği en aza indirmektir. İlim irfan deriz, peygamberimiz “İlim Çin’de de olsa gidin öğreniniz” der. İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir. Ama ilim kentini bilmektir, şehrini bilmektir. İrfan ise bu bilgiyi alıp ortak akla hizmet etmeyi gerektirir. Oysa yine biraz önce Sayın Genel Başkanımız değindi Ankara’da insanların çoluk çocuk hep birlikte gezebileceği, sokakta yürüyebileceği üç tane sokak bile sayamaz hale geldik. Burası Başkent, eğer sokakta çocuklarımızla el ele rahat bir şekilde yürüyemiyorsak bu nasıl bir kenttir.

Değerli hemşerilerim, ben buraya çok gösterişli videolar, bina resimleri de koyabilirdim. Mesele bunlarla göz boyamak değil. Zaten 25 yıldır bunları yeterince görüyorsunuz, artık yeter. Bu şehir bir 5 yıl daha bu zihniyeti kaldıramaz. Mesela sadece şu anda devam eden inşaatların, binaların tamamlanıp oturulmaya başlandığında dahi bu şehrin trafiği dünyanın en kötüsü olacak. Ankara imarı yapılırken 2025 yılında en fazla 8 milyon nüfus öngörülmüş ancak şu andaki hazırlanan imar planı, ranta dayalı imar planı tam 25 milyona hitap edecek şekilde. Tek bir amacı var bunun, imar rantı. Hatırlarsanız geçen seçim çok tartıştık imar rantlarının belediyeye gelip gelemeyeceğine dair. Bunları inşallah televizyonlardan anlatacağım. Nasıl benimle tartıştılar? “Evet, 20 milyarlık rant birilerinin cebine gitti ama biz zaten bunu asla belediyeye aktaramazdık” dediler. Benimle televizyonlarda canlı yayında iddialaştılar. Ama daha sonra, 2014 seçimlerinden sonra iki, üç tane uygulamada belediyeye o rantı nasıl aldıklarını ben biliyorum. Demek ki oluyormuş. İşte bundan sonra Ankara’daki imar rantları mutlaka vatandaşın lehine, kamunun lehine mutlaka belediyeye aktarılacaktır.
Burası bir üniversite kentidir. İç Anadolu çanağının tüm kentlerinden Yozgat’tan, Kırşehir’den, Çankırı’dan, Çorum’dan, Kırıkkale’den gelen güzel kardeşlerimin artık sadece burada yaşayan kentli değil, başkentli olmasının zamanı geldi.

İşte benim en büyük projelerim bunlar. Belediyecilikte izan, nizam ve irfan olarak adlandırılan plan, kural ve bilgi dönemi başlıyor. Tam olarak sorunları gören, dertlere derman olan bir belediyecilik dönemi. Ölçülebilen, denetlenebilen şeffaf ve sürdürülebilir projeler. Ankara’ya asıl vaadimiz de, sözümüz de budur.
Değerli arkadaşlar, Ankara’yı tarafsız bir şekilde yöneteceğimize söz veriyoruz. Ankara’ya çevre ilçelerinden başlayarak önce en yoksulu, en muhtacı gözeteceğimize söz veriyoruz. Belediyeyi çağdaş bir belediyecilik anlayışıyla katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yönetmeye söz veriyoruz.

Sayın Genel Başkanım, bizler şehri yönetirken hesap vermeye talip oluyoruz. Allah’ın izni ve halkımızın takdiriyle ve güzel Ankaralı kardeşlerimize hizmetkar olmak için gece gündüz çalışacağımıza söz veriyoruz. Ankara’yı inovasyon, endüstri 4.0, tasarım, turizm, spor ve sanat merkezi haline getireceğimize söz veriyoruz. Attığımız her adımda esnafımızın bereketini, halkımızın huzurunu artıracak disiplin içinde olacağımıza söz veriyoruz.
Benim en büyük projem Ankara’nın güzel günler görmesidir. Ankaralının mutlu yaşamasıdır, beraberce yaşamasıdır.
Benim adaylığım konusunda ortak irade gösteren Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, Sayın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Hanımefendiye ve bu büyük ittifakın, Ankara mutabakatının kurulmasında emeği geçen herkese de ayrıca çok çok sevgi ve saygılarımı sunuyorum. İnşallah bu güvene layık olmaya çalışacağım.
Bu yolda, bu anlamlı yürüyüşümüze eşlik ettiğiniz için hepinize çok teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Allah’a emanet olun, Allah’ım mahcup etmesin. Çok saygılar..."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.