İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik dildir. Dil sayesinde insanoğlu toplum oluşturabilmekte, duygu ve düşüncelerini başkalarına aktarabilmektedir. Dil sayesinde ilim felsefe, teknik alanda bir gelişme kaydedebilmektedir. Çünkü dil toplumun ve bireyin hafızası olarak geçmişten geleceğe uzanan bir köprüdür.

Her toplumun kendine has bir dili bir kültürü vardır. Dil toplumun hayata bakış açısını, dünyayı algılayış biçimini, düşünce sistemini gösteren önemli bir göstergedir. Bir toplun içine doğan insan ancak o toplumun diliyle var olabilmektedir. Toplumlarda varlığını dil sayesinde oluşturup koruyabilmektedirler.

İnsanlar, bulundukları toplumda diğer insanlarla iletişimi bu dille sağlarlar, diğer toplumsal ilişkilerde de bu dil esası oluşturur. İnsanlar dilleriyle ancak karşılıklı iletişim kurabilirler, duygularını, düşüncelerini ifade ederler. Çünkü “dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan temel bir vasıta”dır. (M.Ergin: 1982).

İnsanların dili kurallarına uygun ve başarılı bir şekilde kullanılması bireyler arasında başarılı bir iletişim kurmamızı, birey olarak kendimizi geliştirmemizi, gelişmiş bir toplum olmamızı sağlar Dilin her alanda dilin rolü büyüktür. Ünlü düşünürlerden Konfüçyus’un dille ilgili olarak sorulan bir soruya verdiği cevap da dilin etki alanı konusunda oldukça dikkat çekicidir.

Konfüçyüs'e sorarlar:

“Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu ?.."

Konfüçyüs cevap verir:

“Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlardım.”

Dinleyenlerin hayret dolu bakışları karşısında, sözlerini şöyle sürdürür:

“Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceleri iyi anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir..”

"Kültürün ilk basamağı ana dilini iyi konuşmak ve iyi yazmaktır." diyen Peyami Safa da, bu sözleriyle dilin kültürle olan bağlantısını açık bir şekilde ortaya koymakta ve dili kültürü yaşatan unsur olarak değerlendirmektedir.

Duygu ve dileklerimizi yazılı ve sözlü olarak anlatmakta çektiğimiz sıkıntıların büyük bir kısmı, yazılı ve sözlü ifade ile dinleme becerilerindeki yetersizlikten kaynaklanmaktadır. Bu noktada dilin kurallarının iyi bir şekilde öğrenilmesi şarttır. Bu açıdan dilin kullanımındaki eksikliklerin giderilmesi ile ilgili çalışmalar da eğitimin temel konusunu oluşturmaktadır.

Dolayısıyla bir dilin en iyi, en doğru ve en güzel şekilde yazılıp telâffuz edilmesi; sözlü veya yazılı ifadenin;

1.  Doğruluk

2.  Açıklık

3. Tesirlilik özelliğini taşımasıyla doğru orantılıdır. Gerek sözlü, gerekse yazılı anlatımdaki hataların temelinde; dil eğitimindeki yetersizlik yanında; az okuma, genel kültür noksanlığı, dikkatsizlik ve dilin kurallarına uygun şekilde kullanılmaması gibi sebepler vardır. Yanlış ve kusurlu cümlelerin üzerinde dilin yapısına bağlı özelliklerin öğretilmesini sağlayacak iyi bir eğitimle birlikte bir kimsenin doğru, güzel ve açık bir anlatım yeteneği kazanması için dil ve edebiyatımızın usta isimlerini okuması da gerekir.

Dilimiz Türkçe

Türkçe gerek tarihî gerekse kullanıldığı coğrafyanın genişliği ile yaygın bir dil özelliği göstermektedir.

Türkçenin gücü yaygınlığındadır.12 milyon kmlik bir alanda konuşulan Türkçenin bugün 20’den fazla lehçesi bulunmaktadır.

Türkçe dünyada en fazla konuşulan 5 dilden biridir. Çince, Hintçe, İspanyolca, İngilizce, Türkçe.

Pek çok dilde Türkçe söz bulunmaktadır.

Rumencede 3000

Arapçada     2000

Çincede         300

Rusçada      2500

Amavutçada 3000

Türkçenin tarihi devirlerine baktığımızda Türkçe köklü bir dildir.

Altay devri,

En eski Türkçe İlk Türkçe

Eski Türkçe (Türkçenin yazılı kaynaklarına ulaştığımız dönem, M.S. V. yy.dan itibaren)

Orta Türkçe

Yeni Türkçe

Modern Türkçe

Sümerce ile Türkçe arasında yapılan bir karşılaştırmada, Sümercede toplam 160 Türkçe kökenli söz olduğu tespit edilmiştir. Sag (sağlam, iyi anlamında), udi/udı (uyumak anlamında) vb. Bu çalışma da Türkçenin köklü bir dil olduğunun bir göstergesidir.

Türkçe gerek yapısı, gerek kelime hâzinesi, gerelc ifade gücü gerekse somut ifadelerle soyut kavramlara karşılık oluşturan yapısıyla zengin bir dildir. Hem eklerle hem de kelime birleştirme yoluyla yeni sözler türetebilme özelliği de dilimiz zengin bir aıidir. Bu özellikler onun anlatım gücünü artıran unsurlardır.

Türkçenin söz varlığını ve anlatım gücünü değerlendirdiğimizde:

Güncel Türkçe Sözlük, Deyimler Sözlüğü, çeşitli terim sözlükleri dikkate alındığında Türkçenin yazı dili ve sözlü geleneğindeki tüm söz varlığının 600 binin üzerinde söz içerdiği görülmektedir. Bu sayı da dilimizin zenginliğini gösteren bir diğer unsurdur.

Türkiye Türkçesinin temel kaynaklarından biri olan Türkçe Sözlük’te söz, terim, deyim, ve ek anlamdan oluşan 104.4081 söz varlığına sahiptir. 63.818 madde başı, 13.589 madde içi olmak üzere 77.407 söz bulunmaktadır. Sözlük’te 29.040 örnek cümle yer almaktadır.

Türkçenin aynı kavram alanında çeşitli sözcüklere, değişik anlatım imkânlarına sahip bir dil olduğu görülmektedir.

Öte yandan, bir dilin söz varlığının çok olması, bir anlamda onun anlatım gücünü gösterir Çünkü her kavramın ayrıntılarım verecek şekilde isimiendirilebilmesi söz varlığının çokluğu kavram alanın genişliği ile doğru orantılı bir durumdur. Dolayısıyla bir dilde kavramların en ince noktalarına kadar gösterilebilmesi o dilin zenginliğinin bir göstergesidir.

Türkçe bilim dili olma özelliği gösteren bir dildir. Uygur döneminden itibaren Türkçe terim dili olarak vardır. Ancak bu alanda da kullanılması gerekmektedir.

Türkçede kelimelerin eklerle üretilmesi Göz kökünden göz-lük, gözlük-çü, gözlükçü­lük, göz-le, gözle-m, gözlem-ci vb. Bu da dilimizde yeni yeni terimler üretebilme imkanı sağlamaktadır.

İki veya daha fazla ismin bir araya getirilerek gözlemevi, emretmek, kabuk değiştirme bakımevi, çıtkırıldım, vb. örneklerde olduğu gibi yeni isimlerin türetilmesi de Türkçenin anlatım gücünü göstermektedir.

Öküz altında buzağı aramak, bir taşla iki kuş vurmak, bıçak kemiğe dayanmak gibi deyimlerde görülen somutlaştırarak anlatma biçimi de dilimizin bir diğer güzelliğidir.

Dilimiz gerek soyut, gerekse somut varlıkları adlandırmada geniş bir kullanım alanına sahiptir. Ancak dilimizin yapı, ses, ve cümle düzeninin iyi biçimde bilinmesi ve hayatın her alanında kullanım alanı yaratılması dilimizin güzelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu da onun zenginleşip gelişmesine imkân verecektir. Aksi hâlde, dilimizin söz varlığının yabancı unsurlar tarafından istila edilmesi içten bile değildir.

Dilimize gereken önemi vermeli, Ona sahip çıkmalıyız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.