Zaman ne çabuk geçiyor. Sekizinci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı kaybedeli tam 27 yıl olmuş. Kaybettik ama hiç unutmadık.

Her yıl kendi parasıyla yaptırdığı Marmaris Çamlı köy Camiinde mevlit okuturduk. Günümüze kadar hiç aksatmadan yaptık bu anlamlı görevi. Ama şu hepimizi eve tıkayan Korona virüsü var ya, elimizi kolumuzu bağlayınca bu yıl yerlerimizden ettik dualarımızı.

Her 17 Nisan’da hüzün ve keder kaplar gönlümü. Ülkemizin yönetimine 10 yıldan fazla damgasını vuran, çok önemli reformları ustaca gerçekleştiren, Türkiye’yi dünyadaki gelişmelere taşıyan ve hayallerdeki yeniliklerle tanıştıran merhum Özal’ı 17 Nisan 1993’te kaybettik. 10 yıl geceli gündüzlü birlikte çalıştık. Ömrünü ve sağlığını devletine ve milletine adadığının yakın tanığıyım.

Rahmetli Özal çok yönlü, çok birikimli, çok tecrübeli ve çok çalışkan bir insandı. Hem devlette hem de özel sektörde çalıştığı için konuları iyi bilirdi. Masanın iki tarafında da görev yapmanın avantajını iyi kullandı ve Türkiye’nin sıkıntılarını pratik formüllerle çabuk çözdü. Bunları yaparken fincancı katırlarını ürkütmedi değil. Ama O, cesaretle üzerine yürüdü eksik ve aksaklıkların. Bu yüzden hayli eleştirildi, hayli hırpalandı ama, muhaliflerine saygısızlık yapmadı, tüm görüş ve fikirleri saygıyla karşıladı.

Demokrasiye aşıktı, ifade ve basın özgürlüğüne çok saygılıydı. Herkes fikir ve düşüncelerinde hürdü. Bunları eyleme dönüştürmeyenlere, yasaları ihlal etmeden seslendirenlere, hatta seslerini yükseltenlere çok hoşgörülüydü. Aleyhinde yazan gazetecileri, aleyhinde çizen karikatüristleri bizzat arar, onlarla sohbet eder, yemeğe çıkardı. Hatta aleyhte karikatürlerini çizen rahmetli Bedri Koraman’ı, Oğuz Aral’ı, Tekin Aral’ı arar, kendilerini kutlar ve karikatürlerin orijinalini imzalayıp kendisine göndermelerini rica ederdi. Çalışma odasının bir duvarını bu karikatürler süslerdi.

Türkiye’de ekonomik ve sosyal dönüşümün mimarıydı Özal. Orta direğe önem vermiş, özen göstermiş ve ekonomik politikalarını bu direği güçlendirmeye odaklamıştı. Yıllarca çözülemeyen kaçakçılığı, karaborsayı, döviz darlığını bir çırpıda hallederek Türkiye’nin rahat bir nefes almasını sağladı. Ülke ekonomisini liberalleştirmeyi hedefleyen 24 Ocak kararlarını da, hayata geçirmeyi o başardı. Engelleyici sınırları hep o kaldırdı.

GAP’ın mimarı rahmetli Demirel’di. Ama Özal,1989’da hazırlattığı master planını devreye sokarak GAP’ı, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını da içine alan bir bölgesel kalkınma planına dönüştürdü. Yıllar sonra Güneydoğu’ya gidip GAP bölgesindeki müthiş kalkınmayı ve çorak topraklardaki tarımı ve milyonlarca yemyeşil fıstık ağaçlarını görünce, her ikisine de dualar ettim. Bizler yapılan iyi işleri, memlekete yapılan değerli hizmetleri çabuk unutan bir yapıya sahibiz. İyiliği değil, hataları ve yanlışları çabuk hatırlarız. Oysa bu ülkeye kim bir çivi çaktıysa, hepsini şükranla ve minnetle anmalıyız.

Rahmetli Özal’ın yaptıkları saymakla bitmez. Hayali bile mümkün olmayan reformlara imzasını attı. Serbest pazar ekonomisi kurallarına geçilmesi, sermaye piyasasının oluşturulması, modern bankacılığa geçiş, enerji ve telekomünikasyonda büyük atılımlar, altyapı yatırımlarının hızlanması, ihracatın artması, döviz darboğazının aşılması, renkli televizyon filan hep onun döneminde oldu. Türkiye dış ilişkilerde en parlak dönemi onun zamanında yaşadı.

Sıcak dostane ilişkiler kurmakta çok mahirdi. Büyük bir vizyoner, demokrat, özgürlükçü ve inançlı bir devlet adamıydı. Kim ne derse desin Atatürk’çüydü, ilke ve inkilaplarına inanan ve saygılı bir insandı. Anıtkabir’e inançla gider, Ata’mızın huzurunda katıksız bir saygıyla eğilirdi.

Doğrudur, başkanlık sistemini ilk dillendiren rahmetli Özal olmuştur. Ama onun kastettiği ya da uygun gördüğü sistem, Amerika benzeri ya da Fransa’nın yarı başkanlık modeli idi. Yani güçlü bir Parlamento, güçlü bir kuvvetler ayrılığı ve güçlü ve tam bir yargı bağımsızlığı şartıyla. Bugünleri görse ve yaşasaydı Özal, inanıyorum ki Başkanlık sistemini ağzına bile almazdı.

Rahmetli Özal’ın seveni de vardı, kızanı da vardı. Ama O herkesi seven bir yüreğe sahipti. Herkese sevgiyle sarılır, halkın arasında korumasız dolaşmaya bayılır, lojman ve resmi araba saltanatını, devletteki israfı hoş karşılamazdı. Millet ona Tonton adını boşuna yakıştırmamıştı.

Çok cesur bir insandı. Hiç unutmam Filadelfiya’da, aleyhinde gösteri ve taşkınlık yapan Ermenilerin arasına tüm engelleme gayretlerimize rağmen girmiş, onlarla tokalaşmış, liderlerini ellerinden tutarak yemeğe götürmüştü. Yemekteki sohbeti ve sonra sarılıp öpüşerek ayrılmalarını unutamıyorum.

Rahmetli Özal’ın Başbakanlıkta basın, Cumhurbaşkanlığı döneminde ise Çevre ve Turizm başdanışmanlığını yaptım. Basın, çevre ve turizm konularındaki proje ve düşüncelerimle yıllarca gazetelerde yazdığım sorunların çözümünü Onun sayesinde hayata geçirebildim. Örneğin Çevre Bakanlığı Kuruluşu, Türkiye’nin doğal güzelliklerine sahip çıkması için Özel Çevre Koruma Kurulunun devreye girmesi, Çevre izcilerinin kurulması, ülkenin otel ve tatil köyleriyle donanıp turizmde çağ atlaması, hep onun sayesinde oldu. Bu arada dünyanın cep herkülü adını taktığı ve zirvedeki olimpiyat şampiyonu Naim Süleymanoğlu’nu Türkiye’ye kaçırmamız, hep onun projesiydi. Operasyonu biz yaptık ama plan mühendis Özal’a aitti.

Hiç yanlışı olmadı mı rahmetlinin, hatalı bir karar ve uygulamaya imza atmadı mı hiç? Bunu kendisi bile kabul etmezdi. Ona göre hatasız kul olmazdı çünkü. Ama bilin ki, yaptığı yanlış ve kusur varsa eğer, bilerek yapmadığına eminim. Devlete ve millete zararlı bir şey yapacağını bilse, ona inansa, böyle bir şeyi merhum Özal’a kimse yaptıramazdı.

Onun hakkında yazılacak ve söylenecek çok şey olabilir. Tarih artılarının ve eksilerinin mukayesesini yapar, şaşmaz notunu düşer. Ama biz Onu Türkiye’nin yararına yaptığı iyi işler ve hizmetlerle anıyoruz. Onu büyük bir özlem ve hasretle arıyoruz. Cennet mekanında ruhu şad olsun.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.