Suriyeliler hakkında olumsuz yazı yazanlara cezai yaptırım içeren bir yasa çıkacağına ilişkin internette bir haber dolaşıyor. Böyle bir yasa çıkarsa buna şaşırmam, çünkü olmaz veya olamaz dediğimiz her şey bu ülkede oldu. Burası Türkiye, kimisi için fırsatlar, kimisi için sürprizler ülkesi.  Bende bu yasa çıkmadan bari içimdekileri dökeyim dedim.

Öncelikle bir karşılaştırma yapabilmeniz için Almanya’daki Türkleri örnek alalım. Türkiye'den Almanya'ya göç, 1961 yılı Ekim ayında Ankara ile varılan İşçi Alımı Anlaşması sonucunda başlamıştı. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin (BAMF) verilerine göre 2104 yılı itibariyle 1 milyon 527 bin 118 Türk’ün kaydı var. Alman vatandaşlığına geçmeyen veya çifte vatandaş olanlar bu sayıya dâhil değil.  Bunlar da dâhil edildiğinde Almanya'da yaşayan 2 milyon 900 bin Türkiye kökenli var. Yani Türk nüfusunun yaklaşık yarısı Alman pasaportuna sahip. Buradan da anlaşılıyor ki, Almanya’ya göçün başladığından günümüze toplam 56 yılda, Almanya’da doğanlar da dâhil olmak üzere, Almanya’daki Türk nüfusu 3 milyona bile ulaşamamış ve ancak yarısına Alman vatandaşlığı verilmiş.

Alman ekonomisi ile Türk ekonomisini karşılaştırmak gibi komik bir işe ise asla girişmeyeceğim. Basit soru şu: 56 yılda oluşan 2.9 milyon Türk mü Alman ekonomisine daha büyük yük oluşturur, yoksa birkaç sene içinde Türkiye’ye gelen 3 milyon Suriye mi ?

Kaldı ki Alman ekonomisinin gücü ortadadır. Maalesef yöneticilerimiz, resmi işsizlik rakamları yaklaşık gençlerde % 25, genelde ise %12’ye ulaşmışken, hala göçmen Suriyelilerin Türk ekonomisine yük olmadığını iddia ediyorlar. 

Resmi rakamlarla 3 milyon olan Suriyeli mülteci sayısının, kaçaklarla birlikte 5 milyona ulaştığı ifade ediliyor. Yani büyük bir il oluşturabilecek kadar büyük bir nüfus sayısına sahip mülteci Türkiye’ye gelmiştir. Üstelik Suriyeli mülteciler genellikle işgücü itibariyle kalifiye olmayan ve Türk ekonomisine bu yönden de katkı sağlayamayacak bir kesimden geliyor.  Sağlanan karşılıksız insani ve diğer ekonomik yardımlarla ekonomiye maliyetleri Türkiye için çok yüksek. Aslında bu maliyet gelişmiş dediğimiz ülkeler için bile çok yüksek.

Suriyeli mültecilerin eğitimsizliği başka bir alanda da kendini gösteriyor: nüfus artış hızı. Zaten Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan bu konuda, Suriyeli mültecilerin maşallahı var. Türkiye gibi kendileri için güvenli ve verimli topraklarda kısa sürede ciddi bir nüfusa ulaşacakları da anlaşılıyor.

Konun daha iyi anlaşılması için basit bir karşılaştırma yapılırsa; 
TÜİK verilerine göre 2015 yılında Ankara'da dünyaya gelen bebek sayısı, 76.944'tür. Bu sayı, Türkiye'de doğan Suriye'li bebek sayısına, hemen hemen denktir.
Ama Ankara'nın nüfusu, 5.270.575'dir.
Yani istatistik verilerin mevcut olduğu tarihteki, Suriyeli mülteci sayısının iki katı kadardır.
Bu hesap, savaş halindeki Suriye'nin sığınmacı durumuna düşmüş halkının üreme hızının Ankaralıların iki katı olduğunu göstermektedir.

Konunun bir de başka yönü var;
Resmi rakamlara göre 3, gayri resmî rakamlara göre 5 milyon Suriyelinin ülkemize göç etmiş olması, Suriye’de büyük bir boşluğa neden olmuştur. Bu göç sonucu boşalan topraklar ABD kontrol ve desteğindeki PYD/YPG tarafından doldurulmuştur. Türkiye’nin milli menfaatlerine aykırı ve ilerde ciddi güvenlik sorunlarına neden olabilecek bir durum ortaya çıkmıştır.

AB başlangıçta vereceği desteği vermediği gibi, Türkiye’yi yöneten yöneticiler de   “Suriyelilerle ilgili mesele oy değil insanlıkla ilgili” diyerek mültecilere üstüne üstlük vatandaşlık imkânı da vermişlerdir.

Suriyeli mülteciler, kalifiye olmadıkları, hızlı nüfus artışına sahip oldukları için göç eden nüfus büyüklüğü de dikkate alındığında, zaten sıkıntılar yaşayan Türkiye ekonomisine büyük bir yük olmuşlar ve olmaya devam edeceklerdir. Stratejik açıdan ise boşalttıkları toprakların başka unsurlar tarafından doldurulduğunu ve Türkiye’nin milli menfaatlerine aykırı bir durumun ortaya çıktığını yöneticilerin görmemesi imkânsızdır. 
    

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.