Her bir bireye ne fazla ne eksik, fakat doğru miktarda gıda ve egzersiz sunabil seydik, sağlığın en emin yolunu bulmuş olurduk” ...Hipokrat / MÖ 460 – MÖ 370

“Uzun süre hareket etmemek kadar hiçbir şey bedeninize zarar vermez”... Aristo /  Eski Yunan Filozofu

“Hareket eksikliği her insanda iyi kondisyonu yok eder. Hareket ve metodolojik fiziksel egzersiz ise onu korur ve sürdürülebilmesini sağlar”... Eflatun / Eski Yunan Filozofu

İnsan vücudu bilinen fiziksel ve kimyasal yasalara göre hareket eder. Sağlıklı kilo verebilmemiz için mutlak surette harcanan enerjinin, alınan enerjiden fazla olması gereklidir. Bu nedenle hiçbir zayıflama diyetinin, spor yapmaksızın başarılı ve kalıcı olması mümkün değildir. Ayrıca hasta bir bedenin, sağlıklı bir bedene kıyasla fiziksel olarak hareket etmeye daha çok ihtiyacı vardır.

Günlük kullandığımız yiyecek ve içecekler ile aldığımız kalorilerin ne kadarının yakıt olarak kullanılacağı, ne kadarının da yağ hücresine dönüştürüleceği, kas ve yağ hücrelerinde bulunan mitokondri sayısı ile doğrudan ilgilidir. Eğer mitokondri sayısı az, aldığımız kalori fazla ise yiyip içtiklerimiz yakılmaz ve yağa çevrilip depolanır, yani kilomuz artar.

Hücrelerimizde enerji üretim santrali gibi çalışarak, vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi sağlayan, bu nedenle de metabolizmamızın hızlı ya da yavaş çalışmasında birinci derecede etkili olan organellere “mitokondriler” denir. Mitokondriler; sadece metabolizmamızı hızlandırarak kilo vermemize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı ve uzun bir ömür geçirmemizde de son derece etkilidir.

Bu organeller en yoğun şekilde kas hücrelerinde bulunur ve sayıları çeşitli faktörlere göre değişir. Mitokondri sayısı 100 olan hücreler olduğu gibi 2000 olan hücreler de vardır. Kas hücrelerindeki mitokondri sayısı yağ hücrelerindeki mitokondri sayısının neredeyse 20 katı kadardır. Yani 1 kg kas dokusunun yaktığı enerji miktarı, 1 kg yağ dokusunun yaktığı enerjinin neredeyse 20 katı kadardır. Bu nedenle vücudumuzda ne kadar çok kas dokumuz varsa, metabolizmamız da o kadar hızlı, yani enerji tüketimimiz de o kadar fazla demektir.

“Mitokondri sayısını artırmakta, azaltmakta kendi elimizdedir” 

Fiziksel aktivite artırılarak kas dokusu kullanıldıkça; hem kas dokuları daha fazla enerji tüketirler, hem de kaslar da hücre sayısı artar. Kas hücreleri çoğaldıkça da vücudumuzda ki mitokondri sayısı artar.

Ancak yediğimiz, içtiğimiz şeker ve şekerli ürünler ise tam aksi etki yapar. Beslenmemizde her çeşit şekerli ürünler ve rafine edilmiş karbonhidratlı yiyecekler ne kadar fazlalaşırsa hücrelerimizdeki mitokondri sayısı da o kadar azalır.

Düzenli egzersiz yapmanın sadece kalori yakmak veya zayıflamak üzerinde etkili olduğu zannedilmemelidir. Hastalıklardan korunmak, birçok rahatsızlıktan kurtulmak, solunum sisteminin ve dolaşım sisteminin daha sağlıklı olması, vücudumuzdaki kas kütlesinin çoğaltılması, gençlik hormonlarının daha yoğun olarak salgılanması gibi değişik hayati konular içinde son derece önemlidir.

Ayrıca kilo vermenin önündeki en büyük engellerden biri olan insülin direncinin kırılabilmesi için de fiziksel aktivite mutlaka gereklidir. Bu nedenlerle fiziksel aktivitenin günlük yaşantımızın bir parçası haline getirilmesi, genel sağlığımız üzerinde bilinenden çok daha fazla etkilidir.

Ancak fazla kilolardan kurtulup zayıflamaya ya da vücudumuzu toksinlerden temizlemeye karar verdiğimizde; “başlangıçta yapılması gereken spor” ağırlık kaldırma, yüksek tempolu ve uzun mesafe koşusu, futbol, voleybol, basketbol veya tenis gibi ağır ve yorucu egzersizler olmamalıdır.

Çünkü başlangıçta yapılacak ağır sporlar, çabuk yorulmamıza ve kısa sürede hevesimizin kırılmasına neden olacaktır. Ayrıca ağır egzersizlere bağlı olarak normalin üzerindeki metabolik faaliyetler sonucu yan ürünler olarak kas dokularında daha fazla laktik asit ve hücrelerimizde daha fazla karbondioksit üretimi olacağından, vücudumuzdaki asit ve toksin miktarları da çoğalacaktır.

Bu nedenlerle vücudumuzdaki toksin miktarı azaltılıncaya kadar, başlangıçta yapmamız gereken spor, Asya stili hafif ancak uzun süreli egzersizler, yoga veya vücudu fazla zorlamayan hafif tempolu uzun yürüyüşler ve hafif tempolu kısa koşular şeklinde olmalıdır.

Ancak zaman içerisinde giderek artan bir tempoda, sistematik olarak fiziksel hareketlerin ve süresinin artırılması daha faydalı olacaktır. Ayrıca günlük hayatımızda; asansör ve yürüyen merdivenler yerine “yürünen merdivenleri” kullanmak alışkanlık haline getirilmelidir.

Yapılan bilimsel araştırmalar insülin direncinin ilk etapta hareketsizliğe bağlı olarak bacak kaslarında başladığını, daha sonra ise karaciğer ve diğer organlarda gelişmeye başladığını göstermiştir. Bu nedenle yapacağımız günlük fiziksel aktivitelerde özellikle bacak adelelerini çalıştırarak, insülin direncinin önlenebileceği gibi gelişmiş olan insülin direncinin de geriye döndürebileceği mümkün görülmektedir.

Özellikle aktivite süresi uzadıkça ve zaman içerisinde ağırlaştıkça, ihtiyaç olan enerji miktarı ve buna bağlı olarak mitokondri sayısı artacaktır. Bu nedenle oruçlu iken ya da aç karnına yapılan fiziksel aktiviteler daha fazla yağ yakımına, kilo vermeye ve kas hücrelerinin çoğalmasına neden olacaktır.

Ayrıca açık havada özellikle bol oksijenli ve negatif iyonlu ortamlarda (mümkün olursa çıplak ayakla) yapılacak aktivitelerin vücudumuzun toksinlerden temizlenmesi ve genel sağlığımız için daha da faydalı olduğu, yemeklerden sonra yapılan hafif yürüyüşlerin de metabolizmanın daha hızlı çalışmasında ve daha fazla enerji harcanmasında etkili olduğu bilinmelidir.

Hareket kabiliyetimizi azaltan, spor yapmamızı kısıtlayan, halsizlik, kireçlenme, toksinler, iltihap ve ödem gibi her türlü engelden kurtulmak için ise antioksidan meyvelerden, sebzelerden ve sularından, bitkisel karışımlardan, bitkisel yağlar ve bitkisel çaylardan yararlanabilirsiniz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.