Planlar bozulabilir mi?

Hiçbir şey tesadüfi değil.

Plan tıkır tıkır işliyor!

Emekli amiraller, generaller, profesörler, gazeteciler, yazarlar. Ortadoğu politikalarımız hakkında komşu ülkelerle olan ilişkilerimiz hakkında lehte, aleyhte görüşler beyan ediyorlar.

Suriyeli sığınmacılar ekonomiye zarar veriyor mu?

Libya’daki iç savaşa müdahil olmamızın faydası ya da zararı ne? Irak’taki kaotik durum?

ABD ile Rusya ile ilişkilerimiz ne derece sağlıklı?

Oyun kurucular?

Masada yer almalar?

Askeri güç kullanma?

Diplomatik girişimler vs. Dinlediğiniz zaman mantıklı, tutarlı bir sürü cümlenin ağızlardan çıktığını görür ve bilgilendiğiniz zehabına kapılabilirsiniz.

Sözü uzatmaya gerek yok.

Her şey o kadar planlı, o kadar tutarlı seyrediyor ki; adım adım hedefe yaklaşılıyor ve büyük plan tıkır tıkır işliyor.

Dışardan bakıldığında sanki bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramıyor gibi bir fotoğraf görünüyor.

Hâlbuki aslında bir akıllı atmış o taşı ve “kırk deli” uğraşıyor.

Plan tıkır tıkır işliyor!

Hiçbir şey tesadüfi değil.

1993 yılıydı Türkmenistan Aşkabat hava alanında uçağın kalkış saatini beklerken Türk vatandaşına benzettiğim bir şahıs gördüm, selam verdim, yanına oturdum ‘hemşehrim nerelisin?’ dediğimde “Washington” dedi ‘sen Türk değil misin, çok berrak Türkçe konuşuyorsun‘ dediğimde ise;

“Ben Amarikalıyım, ülkemde Türkoloji Enstitüsünü bitirdim.” dedi ve devam etti “ABD’de Yahudilerin 500 yıl etkinliklerinde Turgut Özal’ın hemen yanında oturan bendim.” dedi ve devamında ise, “On beş gün Türkiye’de kalıyorum, bir haftasını Ankara’da bir haftasını İstanbul’da olmak üzere, sizin Türk Cumhuriyetleri dediğiniz devletlerin başkentlerinde birer hafta geçiriyorum” dedi.

Ben kendisine ‘siz yahudisiniz‘ dedim. Şaşırdı, “değilim” dedi. Ben tekrar ısrarla yahudi olduğunu söyleyince “Benim Annem Yahudi” dedi.

Bunun üzerine kendisine ‘iyi ya işte yahudilik anadan geçiyor‘ dedim. Daha itiraz etmedi.

Filistin kuşatması İsrail filan derken bana “Siz Erbakan gibi konuşuyorsunuz siz de Refah partilisiniz” dedi bunu üzerine ‘nereden çıkarıyorsunuz?’ dedim. “Necmeddin Erbakan’la aynı uçakta Ankara’dan İstanbul’a uçtuk, tesadüfen yan yana otuduk yolculuk boyunca bana siyonizmden ve siyonizmin dünyayı ne hale getirdiğinden bahsetti” dedi.

Karşılıklı sohbetimiz dört saat sürdü.

O tarihlerde Türk cumhuriyetlerinde hava alanlarında en az dört saat önceden bulunulması istenirdi.

ABD‘de Türkoloji, Kürdoloji, ve diğer milletlerin üzerlerinde çalışma yürütmek için Enstitüler ve Ting Teng kuruluşları vardır.

Ülkeler ile ilgili pek çok olası alternatif planlar buralarda üretilir ve hayata geçirilir.

Bu anımı neden anlattım;

biz etrafımızdaki manzaranın farkına varmaya çalışırken adam ABD‘den gelmiş ve devletleri dizayn ediyor.

Merhum Necmeddin Erbakan, “Siyonistler sizi kendilerine hizmet ettirirler, siz, kim benmi siyonizme hizmet edeceğim, diye diye birde bakarsınız ki siyonizme asker olmuşsunuz” diye uyarırdı.

Yapılan iş eylem sonuç olarak kimin işine yarıyor ona bakmak lazımdır.

Akıl kimin aklıdır?!

Akıl siyonist aklıdır, plana iyi bakın ve geldiğimiz sonucu iyi görün.

İran‘da ekonomik ve sosyal sıkıntılar tavan yapmış, ama askerleri her yerde.

Sözüm ona yayılmacı politika üretiyor. “Ayranı yok içmeye Tahtırevan ile gider.….a” kabilinden.

Ne zaman daha büyük bir felaket çukuruna düşeceği belli değil. Huzura ve refaha ereceği bir gelecek görünüyor mu?

Irak‘ta durum içler acısı paramparça.

Libya kanlı bir iç savaşın içinde.

Suriye ise, paramparça dahi olamıyor(!) nerede ise Suriye’de insan kalmayıncaya kadar kaos devam edecek.

Türkiye’nin ne dostu belli ne düşmanı belli.

Bu şartlar altında Suriye, Libya, Irak sıcak çatışmaların içinde.

Provokatör hainleri dışında tutarsak, ölenler kim?

Öldürenler kim?

Kim, kiminle çatışıyor!

Ekonomiyi yönetenler bir başka bahara umut vadediyor.

Ekonomik şartlar ortada.

Bölgeden Şehid cenazeleri geliyor

Askeri konvoylarımız yollarda.

Yemen‘de savaş bir yana insanlar çocuklar açlıktan bitap düşmüş kırılıyor.

Tunus ve Sudan‘da durum iç açıcı değil!

Bütün bu kanlı kaos hali “üst aklın mahsulüdür”

Neticede kim kazanıyor, ona bakın; her şeyin nasıl da ince ince planlandığını anlarsınız.

Peki kim kazanıyor?

Türkiye'nin Suriye ile kanlı bir savaşa girmesi için akıl almaz şekilde provokasyonları müttefikler, mutabakat anlaşmasını yaptığımız Rusya, İran ve ABD tarafında organize ediliyor.

Türkiye adeta mecbur bırakılıyor. Bölgemizin getirildiği başka bir felaket ve acıdır,

Başka bir açıdan bakıldığında Suriye‘nin boşaltılmasından, İran‘ın zayıflatılmasından ve ekonomisinin patlama noktasına gelmesinden kim kazançlı çıkar?

Bütün bu kaosun katliamların, şehirlerin ve tarihin yok edilmesinde tek çıkar sahibi var oda İSRAİL

İsrail‘in büyük kazanımı, bugünden yarına, yarından sonra da Mezopotamya‘da yaşayan kadim halkların ve Afrika‘daki Mısır başta olmak üzere halkı müslüman ülkelerin sadece yanlış politikaları ve yöneticilerin aymazlığından veya tesadüfen elde edilmemiştir.

Daha ötesi vardır.

“Akılsızlık varsa akıllıca, plansızlık varsa planlıca yapılıyor ”

Hedef BÜYÜK İSRAİL’in kurulmasıdır.

Büyük İsrail hedefinden Türkiye’yi soyutlamak mümkün değildir.?

Yıllarca İran, Irak çatıştırıldı binlerce insan hayatını kaybetti. Şimdi İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de akıl almaz şekilde kan döküyor. Dökülen kan müslüman kanı değil midir?

Ayrıca Suudi Arabistan, Yemen‘e saldırıyor. Müslüman kanı döküyor. Ne için? kimin için?

Müslümanlar kendi milletlerini kendi dindaşlarını katletsin evlerini başlarına yıksın, çocukları yetim ve öksüz bıraksınlar ki ülkelerinde bırakın medeniyet inşasını ilim, bilim ve teknoloji yarışını ekmeğe muhtaç ve birbirlerine yüz yıl unutmayacakları kin ve nefret tohumları eksinler, eksinler ki SİYOMİZMİN KÖLESİ olsunlar.

Hiçbir şey tesadüfi değildir.

Türkiye hem ekonomisini, hem savaş sanayiini, hem kalkınmasını yıldırım hızı ile beş on yılda yapılabilecek işleri belki bir yıla, belki daha erkene alarak gerçekleştirme mecburiyeti vardır. Başka Türkiye yok!

DIŞ POLİTİKA PARADİGMAMIZI gözden geçirmeli, YENİDEN VE ACİLEN POLİTAKALAR OLUŞTURMALIYIZ!

Ne eski dostlar dost, ne yeni dostlar dost, ne eski müttefikler müttefik, ne yeni müttefikler müttefik!

Dünyanın başını döndürecek beklenmeyen kararlar alınmalıdır. Oyunları ellerinde kalmalı, akılları şaşmalıdır!

Türk devlet aklı, Türk devlet diplomasisi bu derinliğe ve enginliğe sahiptir.

“Biz demiştik” Bir kenara bırakılmalı ve şimdi; “madem öyle, o halde şimdi böyle diyoruz, böyle yapıyoruz!” demeliyiz.

İsrail’in planlarının işletilmesini durduracak, bölgemizde akan kanı durduracak, oyunları bozacak bölgemizdeki hain yöneticilerin ihanetine son verecek güç ve idrak ancak TÜRKİYE'den çıkacaktır.

Türkiye üretilmiş politikaların peşinden gidemez,

Dış Politikada adeta satranç tahtası hiç olmadığı kadar açıktır.

İç politikanın sığ tartışmalarını bir kenara bırakmalıyız.

Savaş, Suriye ile oluyor ya da olacak görünebilir, müslüman kanı akıtabilecekleri kadar akıtmak isteyeceklerdir.

Buna son vermenin yollarını bulmalıyız.

Türk Ordusu müslüman kanı Dökmez/Dökemez!

Müslüman Türk tarihinde Şehirleri yıkmak yoktur! Bilakis önce gönüller sonra şehirlerde FÜTUHAT vardır.

Başka tedbirler almalıdır.

Türk Ordusu dünya mazlumlarının tek umududur.

Hamaset doğru sonuç vermez!

Onarılamaz sonuçlar doğar mazallah!

Kesinlikle unutmamalıyız; hedef Türkiye’dir, Türk milletidir. 

Siyonizmin/İsrail’in Arz ı Mev’ud hedefinin önünde mutlak güç Türkiye’dir.

Türkiye buna hazır olmalıdır.

Türkiye‘nin karşısına ABD olarak mı, Rusya olarak mı ya da NATO olarak mı çıkacaklar?

Ama nihayetinde çıkmak isteyeceklerdir.

“Hazır ol cenge ister isen sulh-ü salâh” demiş atalarımız.

Suriye halkının, Yemen halkının, Irak halkının Libya halkının, Mısır halkının velhasıl mazlumların siyonist ve siyonist işbirlikçilerinin ellerinden kurtarılması Türkiye eliyle olcaktır.

Bu abartılı bir değerlendirme değildir.

Mecburiyettir, mazlumların umudu Türkiye'dir.

Türkiye oyuna getirilen değil, oyun bozan, oyun kuran olmalıdır.

Sorumluluklarımız büyüktür, onun için Milli şuur, milli birlik ve beraberliği sağlamalıyız.

Kısır çekişmelerle kaybedecek bir saniyemiz yoktur.

Kim ki ülkemizin enerjisini, gücünü kısır çekişme, siyasi ve şahsi menfaatlerine feda eder bilsin ki belki bugün değil ama çok kısa bir zaman sonra tarih affetmeyecektir.

Bu sorumluluk ve muhataplık seksen üç milyon vatandaş olarak hepimizindir.

Gün birlik, beraberlik günüdür.

Gün “Her şey vatan içindir” deyip ülkesi uğruna şehadet şerbeti içen imanı ve idraki sahiplenme günüdür.

Vatan sağolsun,

Millet sağolsun.

Vesselam.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.