Durmadan büyüyor, durmadan göç alıyor, durmadan yeni evler yapılıyor. Öyle olunca da mevcut kaynaklar yetmiyor Bodrum’a.

Plan zengini bir kent olmasına rağmen, şöyle ciddi ve kalıcı bir planı yok Bodrum’un. Her gelen yönetim işe plan yapmakla başlamış, gel gör ki hiçbiri, kendi planlarına bile doğru dürüst uymamışlar. Şikayetler artınca Ankara da, masabaşında hazırladığı bir planla tam bir arapsaçına döndürmüş işi.

Neyse şimdi imar planını, su planını, enerji planını, yolları filan yeniden masaya yatırıyorlar, bu kere işi bilenlerden de yardım alıyorlar. Çok değerli mühendisler, mimarlar, dünya çapında bilgili insanlar, değerli ve deneyimli bürokratlar yaşıyor Bodrum’da. Böyle bir zenginliğe başka yerde kolay rastlanmaz. Bugünün akıllı yerel yönetimi, onları da sahaya indiriyor şimdi. Herkes elini taşın altına sokacak. Öyle laf sokmak, oturduğun yerden tenkit etmek kolay. Önemli olan tüm desteğimizi yaşadığımız kente vermek. Haydi sıvayın kolları, dökün ortaya tüm bilgilerinizi. Türkiye’nin en şık, en değerli, dokusunu ve karakterini en iyi koruyabilen şehri çıksın ortaya.

Mimarlar çalışmaya başladı bile. Mühendisler projeler hazırlıyor. Ülkemizin en saygın Üniversitesi olan ODTÜ’nün Bodrum’daki mezunları Derneği, kentin su problemini ve çözüm yollarını ortaya koyan mükemmel bir panel yaptı. Hepimiz dehşetle öğrendik durumu, eğer ciddi önlemler süratle alınmazsa, gelecekte susuz kalabiliriz. Yılda 135 milyon metreküp su tüketiyormuşuz. Bunun 35 milyonu barajlardan, 40 milyonu arıtmadan, 60 milyonu ise kuyulardan geliyor. Ayrıca boruların kötülüğü ve devamlı patlaması sonucu da mevcut suyun yüzde 49’unu kaybediyormuşuz. Yani yarısı boşa akıyor. Böylesine su fukarası bir yerde, heder ettiğimiz miktara bakın. Yazık gerçekten yazık.

İşin kötü tarafı, aşırı kullanım nedeniyle kuyu sularımız da tuzlanıyormuş. Yağışlardan gelen yağmur sularından da yararlanamıyoruz. Dereleri yol ve evlerle kapadığımız için Bodrum devamlı selle uğraşıyor, sele teslim oluyor. Konuşmacı profesörlerden biri, çok güzel bir şey söyledi. Böylesine eğimli bir kentte sele sebep oldukları için, yöneticilere ödül vermek lazım diye dalga geçti.

Dere yataklarına çöp, moloz, ev eşyası, koltuk takımı, çekyat, buzdolabı filan atılır mı, bizde atılıyor işte. Atılınca da, zaten işe yaramayan dereler iyice tıkanıyor ve su gidecek yer bulamıyor. Akıllı ülkeler yeraltına yağmursuyu depoları yapıyorlarmış. İlerde bizde de yapılır inşallah. Bu arada deniz suyunu arıtıp kullanmamamız da eleştirildi. Nedense devlet bundan kaçınıyormuş. Oysa dünya artık iyice deniz suyundan yararlanıyor ve artık arıtılan su daha ucuza mal oluyormuş. Panelde bir profesörümüz anlattı, deniz suyunun tatlı suya çevrilmesinin metreküp maliyeti ortalama beş liraymış. Bugün çoğu belediyenin sattığı suyun fiyatına eş değerde sayılır.

Öyleyse bölgeye ve çevreye yeni barajlar yapmak yerine, ihtiyacı denizden karşılama imkanını aramalıyız. Ayrıca arıtma tesisleri karada değil, denizde sal üzerinde oluyormuş ki, bu da arazi kaybını engelliyormuş. Biliyor musunuz Bodrum’da 500’e yakın sarnıç varmış. Bunların en yoğun olduğu bölge Yalıçiftlik tarafıymış. Sarnıçlar da onarılıp devreye sokulursa, akmasa da damlayacak ve işe yarayacak bir su mevcudumuz olurmuş. ODTÜ’nün eski Rektörü Prof. Süha Sevük ve mezunlar derneğine çok teşekkürler ederiz. Sayelerinde çok kıymetli bilgiler edindik. Ayrıca Bitez’deki mevcut arıtma tesisinin iyi çalışmadığı ve pis suyu dağlara bastığını da, çevreci bir dinleyiciden öğrendik.

Panelde DSİ yetkilileri de konuştu. Bodrum içine 3 adet sel kapanı yapılacağını, ilerdeki 30 yılı da düşünerek kentin çevresine 3 adet baraj yapımının planlandığını filan söylediler ki, ölme eşeğim ölme… İnşallah maliyet hesabını iyi yaparlar ve belki de deniz suyunu tatlı suya çevirmenin daha ucuza mal olabileceğini fark ederler de, böylece Bodrum’un gelecekte susuz kalmasını önlerler. Bunun dışında DSİ’ye düşen bir önemli görev daha var. Geyik Barajından Bodrum’a gelen suyun önü, Yatağan’daki kömür yataklarıyla kesiliyor. Bunu da süratle gündeme almak lazım. Ayrıca Karaova ve Çamköy’de de kömür yatakları açılacakmış. Aman dikkat, tarıma ve turizme zarar verebiliriz.

Plansızlık çok kötü bir şey. Türkiye’nin doğru dürüst planı yok ki, Bodrum’un olsun diyebilirsiniz. Ama kazın ayağı öyle değil işte. Türkiye'de de, Bodrum'da da, ülkenin her yerinde de artık plansız hareket etmemek, aklımıza eseni hesapsız, kitapsız yapmamak gerek. Devlet Planlama Teşkilatı'nın işlevi sıfırlandıktan sonra, iki yakamız bir türlü biraraya gelmiyor. Onun için plansız tek bir iş, proje dahi yapmamalı ve herşeyi ince eleyip sık dokumalıyız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.