İçinde bulunduğumuz Mart ayı kıştan çıkışın, bahara geçişin yaşandığı aydır. Latince kökenli olan Mart sözü, yılın üçüncü ayının adıdır. Alıntı bir söz olmasına rağmen Mart sözü, Türkçede deyim ve atasözlerinde kullanılmaktadır.
           
Mart ayının yirmi birinci günü “yeni günün, yani baharın” başlangıcıdır. Doğanın uyandığı bugün, eski Türk takvimine göre aynı zamanda yeni yılın da başlangıcıdır. 
On iki hayvanlı Türk takvimi olarak adlandırılan takvim 21 Mart ile başlamaktadır.
Türklerin on iki çeşit hayvan adını yıllara vererek çocuklarının yaşlarını, savaş tarihlerini ve diğer olayları bu şekilde tarihlendirdiğini  belirten Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lûgat-it-Türk’te bu takvimin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor..;
Türk kağanlarından biri, eski dönemlerdeki bir savaş hakkında bilgi edinmek istemiş. Çevresindekiler bu savaşın tarihi konusunda çelişkiye düşünce kağan kurultay toplamış, halkına danışmış. “Biz bu tarihte yanılıyorsak, bizden sonrakiler de yanılacaklar. Yanılmamaları için göğün on iki burcuna ve on iki ay sayısına göre bir düzenleme yapalım; her yıla bir ad verelim. Böylece bu yılları sayarak zamanı belirleyelim.."
Halk kağanın bu düşüncesini benimsemiş. Yıllara verilecek adları da şöyle belirlerler: sıçgan, ud (öküz), bars (pars), tavışgan (tavşan), nek (timsah), yılan, yund (at), koy (koyun), biçin (maymun), takagu (tavuk), ıt, (it, köpek), tonguz (domuz), adları birbirini izleyen yıllara verilir. Domuz yılından sonra başa dönülerek yeniden sıçan yılına geçilir.
  
Türk Dünyasında Yen Gün, Yengi Kün, Yeni Kün, Ergenekon, Ulıstın Ulığ Küni, Baba Marta, Çağan, Navnz gibi değişik adlarla anılan Nevruz, ilkbaharda tabiatın yeniden doğuşu ve canlanması, gece ile gündüzün eşit olması, 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ne göre güneşin Koç burcuna girmesi, yeni yılın başlamasıyla bolluk ve bereket geleceğine inanılması gibi doğaya dayalı geleneklerin oluşturduğu bir temelde ele alınmakta ve insanları sevgide ve coşkuda birliğe, yeniden doğmaya, yaşamaya, varolmaya çağıran mesajları içermektedir.
      
Türklerin çok eski tarihlerden beri kutladığı ve günümüze kadar varlığını devam ettirebilmiş ortak değerlerinden biri olan Nevruz, Orta Asya ve Ön Asya’dan Anadolu’ya Kafkasya’ya, Kıbrıs ve Balkanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada yüzyıllardan beri bilinmekte ve kutlanmaktadır.
 
Kazak Türkçesinde ifade edildiği şekliyle "Ulusun Ulu Günü" olan 21 Mart Nevruz Bayramı Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan Türk Cumhuriyetlerinin millî bayramıdır.
           
Nevruz sözü, kardeş Türk Lehçelerinde şöyledir; Azerbaycan Türkçesinde Novruz, Başkurt Türkçesinde Nauruz, Kazak Türkçesinde Navruz, Kırgız Türkçesinde Nooruz, Özbek Türkçesinde Navroz, Tatar Türkçesinde Navroz, Türkmen Türkçesinde Novruz, Uygur Türkçesinde Nooruz.
           
Türkçede Nevruz sözü ile kurulu atasözlerinin çoğu, sağlık veya uğur ile ilgili halk inanışlarını yansıtmaktadır.  Nevruz’da ateş veya su üzerinden atlayanın hasta olmayacağını, sağlıklı olacağını ifade eden sözler, "Nevruzda od üstünden atlayan hastalık nedir bilmez, Nevruzda su üstünden atlayan yıl boyu sağlıklı olur"  biçimlerindedir.
           
Türk dünyasında kutsal sayılan Nevruz günü girişilecek işlerin hayırla sonuçlanacağına inanılmaktadır. Örneğin;  "Nevruzda yapılan beşik hayırlı olur. Nevruz günü düğün yapanın kızı olur.."
           
Nevruz günü doğan çocuğun bahtının açık olacağına inanılmakta ve bu inanç  "Nevruzda doğan çocuğun bahtı güzel olur" sözüyle açıklanmaktadır.
           
Baharın gelişini müjdeleyen Nevruz, dostluğun, sevginin, barışın bayramıdır.
Nevruz Bayramınız kutlu olsun.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.