Günlerin boşluğuna saplanan bıçak gibi
kendisini akıtırken
bir nehrin derinliğine
Yıllar geçer gider
Ömürler de biter.

Muhtemel ki uyuyorsun
Şu ömrün gecesinde
Penceren
Odan ve baş ucunda beni hatırlatmayan
Anıların
Muhtemelen o yalnız uyuduğun yatağın
Kokunun sindiği yastığın
kenarına dökülen saç tellerin
Belki dizlerine başını koyduğum balkon da sardığın tütün yaktığın yalnızlığın
Yaraya bastığın çay'ın
Belki son tabağı da elde yıkadığın
Hiç kimsenin kimseye kalmadığı şu dünya da
İkimizin sarıldığı o korku ve heyecan dolu an'lar
İkimizin de yağmurları, yalnızlıkları
İçimizde kalabalıkları

Birazdan uyanacaksın
Her geçen gün acımasız ve gaddar olan dünyanın sabahına
Günler diyorlar eskittiğin ömrüne
Ben o ömrüne ömrüm dediğim
Yokluğuna şiir yazdığım ve yazıldığım gözlerin
Büsbütün onca mazlumlara, mağdurlara tanık olacak,
Bir başlangıcı olmayan ikimiz,
İklimlerimiz,
Ve mevsimlerimiz.
Gün/aydın mı demeliyim
Bunca yokluğunun ertesilerine sevgilim.
Birlikte
Yürümüyoruz
Konuşmuyoruz
Susmuyoruz
Belki birlikte tütün ve çay
İki denizi birleştiriyoruz
Sonra senin beni gülüşün geliyor aklıma  
Sonra uzun uzun kapı önlerinde ayrılamadığımız o an'lar
Sonra ilk yürüdüğümüz kaldırımlar
Patika yollar
Sonra ikimizin ürkerek bir görenin olmayacağı kalabalıkta göründüğümüz aklıma geliyor
En çok senin o masum utangaçlağın
Ve en çok sevgilim sesin aklıma düşüyor
Bir kavga başlıyor sokaklarımda
Merhaba sana merhaba!

Sokaklar saklıyor birbirinin sırlarını
Acılarını
Ve biribirine sarılmış binaları
Sevgilim!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.