Evet sevgili dostlar Türkiye yakın siyasi tarihine baktığımızda iki grubun birbiri ile çatışmasını görürüz hep! Bu iki grup kendi arasında önemli çatışmalar da bulunmuştur. Devlet ise zaman zaman bu iki grubun çatışmasından dolayı kendince denge oluşturmaktadır. Ama bu iki grup arasında Milli ve Gayri Milli olarak büyük farklar vardır.

Bu iki grup ise; Gladyocular ve Avrasyacılardır.

Türkiye’nin Nato’ya girişinden itibaren Gladyo ülkemizde iyice gelişip büyüyerek askeri, siyasi ve adli kurumlar başta olmak üzere teşkilatlanarak güçlenmiştir. Özellikle yakın siyasi tarihimizde yaşanan tüm darbeler de ve darbe girişimlerinde mutlaka bir Gladyo parmağı vardır. Gladyo, Türkiye’de yetiştirdiği pek çok önemli isim ile Psikolojik Savaş yöntemini kullanarak kitleleri gerektiğinde manipüle etmektedir. Devlet içine öyle bir yerleşmiştir ki pek çok önemli kişi aslında Türk Devletine değil, bizzat Gladyo’ya hizmet etmektedir. Hatta bazıları tabii olarak babadan oğula bu yapının bir üyesidir. Mesela yargı içinde çok önemli adamları vardır. İstedikleri zaman düğmeye basarak büyük operasyonlar başlatabiliyorlardı. Tıpkı (Sözde) Ergenekon operasyonlarında olduğu gibi. Ya da basın içindeki adamlarıyla kitleleri veya yönetimi etki altına alıp psikolojik savaş çerçevesinde manipüle ederek istedikleri bazı uygulamaları gündemde tutarak yaptırabiliyordu. Pek çok defa istediğini kahraman, istediğini de hain yapabiliyordu. Veya askeri bürokraside ve Ordu içindeki adamları vasıtasıyla hükümetlere gözdağı verdirip, bazen darbe tehdidi ile bazen de başka tehditler ile istediklerini elde etme yoluna gidiyorlardı. İstedikleri sürece göre de STK’lar veya bazı kanaat önderlerini de sahaya sürebiliyorlardı. Ama bunların tek bir amacı vardı o da: Türkiye’yi istedikleri gibi ABD ve İsrail güdümüne sokmaktı. Bunun için geçmişte olan pek çok olayı örnek gösterebiliriz. Bu gayri milli olan Gladyo içinde de hayretler uyandıracak isimlerde mevcuttur. Milli gibi görünüp aslında Gladyocu olan önemli isimler vardır. Bunların pek çoğu deşifre oldu. Özellikle yerli Gladyo olan Fetö'nün içindeki yapılanma kısmen de olsa tek tek deşifre oldu lakin hala deşifre olmayan önemli isimler var. Özellikle Basının içinde Gladyo’ya kökten bağlı olan ve hala maalesef itibarlı konumda olan kişiler var. Bunlar çaktırmadan da olsa psikolojik savaş taktiğini bu milletin üzerinde hala aktif olarak uygulamaktadır. Maalesef ki siyasi kanadı da güçlü olan Gladyocu oluşumlar da var. Özellikle de kurumlar içindeki Gladyocular yüzünden Türkiye çok kan kaybetti. Bunların artıkları temizlenmelidir.

Gladyo’nun Türkiye’de kullandığı en büyük camia maalesef ki dini camia ile beyaz Türk camiasıdır. Türkiye’de pek çok yapay cemaat aslında Gladyo’nun kontrolündedir. ABD’nin Yeşil Kuşak Projesi kapsamında Vatikan’ın da yardımlarıyla Ortadoğu ve Türkiye’de sonradan oluşturulan pek çok yapay cemaat onların kontrolündedir. Biz bunu 28 Şubat ve 15 Temmuz’da fazlasıyla tecrübe ettik! İnşallah gelecek dönemde de tecrübe etmek zorunda kalmayız. Yeninden paralel bir devlet yapılanması ile karşı karşıya kalmayız.

İşte bu tehlikeli gayri milli yapının hedefinde ise bağımsız ve devletçi kanadın en önemli oluşumu olan ve "Avrasyacı" diye nitelendirilen "Vatansever" yapı vardır. Bazıları bana bu konuda müthiş bir muhalefet olabilir ama ben bu bağımsız ve milli kanadı iyi bildiğim ve sahada da bizzat tatbik ettiğim için yazıyorum. Bu bağımsız ve devletçi kanada "Avrasyacı" dendi. Gladyo dosyalarını tutarken bu kişilere "Avrasyacılar" diye fişleme yaparak klasör tuttu… Bu kanadın en güçlü yapısı ise 2200 yıllık devlet aklının da bazı kısımlarının içinde bulunmasıdır. Özellikle baktığımız zaman Fetö yani yerli Gladyo’nun da hedefinde en çok bu Avrasyacı dediğimiz kişiler vardı. Araya bazen az miktarda kendi adamlarını da soksalar da hedef hep bu devletçi kişiler olmuştur.

Özellikle Türkiye’nin milli ve bağımsız yapısı doğrultusunda politika üretmesi ve yeninden bölgesel güç olma yolunda projeler yapan Avrasyacı kanat, pek çok defa yara almasına rağmen hedeflerinden şaşmamış ve içeride de Gladyoculara karşı mücadeleden geri durmamıştır. Türkistan coğrafyası başta olmak üzere, Kafkaslar, Yakın Doğu ve Uzak Doğu ve de Balkanlar üzerinde Türk Devletinin güçlü olabilmesi için politikalar ve önemli yapılanmalar ile meşgul olmuşlardır. Pek çok defa Atlantik ötesi ve Derin İngiltere’nin talimatıyla Gladyo tarafından bu politikalar sekteye uğratılmış ise de, kararlı ve azimli çalışmalar neticesinde özellikle bugünler de ve gelecek vizyon açısından Türkiye’nin Avrasya hedefleri güçlendirilerek daha da belirgin hale getirilmiştir.

Bağımsız ve devletçi kişilerin özverili çalışması ile gayri milli oluşumlara karşı devlet içindeki mücadele devam edecektir. Bana öyle geliyor ki yakın zamanda özellikle Sonbahar’da Türkiye’de büyük operasyonların düğmesine basılacaktır. Pek çok kişi ve oluşuma karşı büyük operasyonlar kapıdadır. Türkiye’nin gelecek vizyonu çerçevesinde kurumlar artık Gladyo’nun istediği gibi içe kapanık "Serv Sendromu" şeklinde savunmada değil, daha çok taarruza yönelik icraat yapabilen bağımsızlık yolunda adımlar atabilecek şekilde dizayn edilecektir. Zaten geçtiğimiz günlerde de Dış İşleri Bakanı sn. Mevlüt Çavuşoğlu’nun da bizzat açıkladığı gibi yeni dönemde Türkiye’nin rotası bağlamında ‘’Yeniden Asya’’ söylemi çok ama çok önemlidir. Bu Gladyo’ya karşı en büyük meydan okumalardan biridir. Atlantik eksenli politikanın en büyük mimarı yıllardır Gladyo idi… Türkiye artık Atlantik ötesine veya Tel-Aviv bağlantılı bir politikaya değil, kendi çizdiği doğrultudaki Yeniden Asya yeni Avrasya eksenli bir politika çerçevesinde bağımsız devletçi bir politikaya göre hareket edecektir. Yeni dönemin şifreleri de anlayanlar için burada gizlidir. Aslında verilecek örnek söylenecek söz çok ama bu tablodan da anlaşılacağı gibi "Kim Daha Milli?.."

Her ne olursa olsun, Türkiye'nin geçmişten beri gelen tarihi ve manevi bir misyonu var. Bu misyon er ya da geç muhakkak tecelli edecektir. Dolayısı ile yedi düvelin de hedefinde olan, Gladyocuların kıskacında olan bu ülke, her ne olursa olsun misyonunu tamamlayacaktır. Geçmişteki her Türk Devleti'nin aslında gizli ve büyük bir misyonu vardı. Türkiye de bu 2200 yıllık kadim devlet mirasını devam ettirecek Türk Devletlerinden biridir...

Ve son söz: "Türkiye 2200 yıllık kadim devlet geleneği ve tecrübesi ile bölgede yeniden hak ettiği güce ulaşacaktır.’’

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.