-Alo, kaynanam az evvel ahretliğine gitti. Eşim de birazdan gider. Ben de bir saate çıkarım.

-Sen kiminle konuşuyorsun usul usul?

-Ay, ödümü kopardın. Ruh gibi ne dolaşıyorsun evin içinde? Fitnat'la konuşuyordum. Buluşup alışverişe gideceğiz.

-Bu aralar ne çok buluşur oldunuz Fitnat'la. Telefon trafiğiniz de hiç bitmiyor.

-Senin de gözüne mi battı? Tek arkadaşım var, onunla da mı görüşmeyeyim? Anan o yaşında ahretliğiyle fıldır fıldır geziyor, ona laf yok ama...

-Ona da bir hâller oldu ya, neyse...

Adam sinirli sinirli çantasını alıp evden çıktı. Kalsa, kavga büyüyecekti. Eşindeki değişiklik hiç hoşuna gitmiyordu. Gizli gizli telefonda konuşuyor, sık sık da arkadaşıyla dışarı çıkıyordu. Eve geç gelmeleri artmış, harcadığı para miktarı fazlalaşmıştı. Annesinin de eşinden eksik kalır yanı yoktu. O da fısır fısır telefon da konuşuyor, ahretliğiyle de gezmelere doymuyordu. Emekli maaşını eskiden oğluna teslim eden kadın, bir süredir oğlundan para istemekten çekinmiyordu.

-Yahu ne oldu bunlara?

Adam söylene söylene iş yerine gitti. Hâlini kimselere de anlatamıyordu. İnsanların ağzına laf vermek istemiyordu. Kimselere, 'karımda ve annemde bir hâller var' diyemiyordu. El ne demezdi?

-Yok bu böyle olmayacak, bugün bu işe el koyacağım!

İçinden düşünürken birden sesi dışa vurmuştu. İş yerindeki herkes, dönüp ona bakınca utandı.

-Kusura bakmayın arkadaşlar, bizim oğlanın okulunda problem var da...

Nasıl da hemen bu yalanı uydurmuştu. Kalktı yerinden. Yalanını da kullanıp izin istedi müdürden. Öyle ya, çocuğun okulunda problem vardı ve babası olarak okula gitmesi gerekiyordu. Müdürün de iki oğlu olduğu için ikiletmedi bu isteği. İzni koparan adam, acele acele çıktı dışarı. Kimseyle konuşmak, hâlini açık etmek istemiyordu. Hemen arabasına atladı. Evin yakınlarına bir yere park etti. Eşinin evden çıkmasını beklemeye başladı. Beş on dakika sonra kadın kapıda belirdi. Çok telaşlıydı. Hem telefonla konuşuyor hem de hızlı adımlarla yürüyordu.

-Nereye koşturuyorsa böyle?

Adam iyice meraklanmıştı. İçten içe kızıyordu da. Karısının, kendisinden habersiz bir şeyler yapıyor olması, onuruna dokunuyordu. Aslında kendine bile itiraf edemese de, aldatılmaktan korkuyordu.

-Ah beni aldatıyorsan...

Cümlesini tamamlayamadı adam. Böyle bir durumda ne yapardı, kendi de bilmiyordu. Eşini ve çocuğunu çok seven bir adamdı. Ailesini de hiç ihmal etmezdi. Gerçi annesi çok yaşlanıp da yanlarına taşınmak istediğinde ufak bir kriz yaşanmıştı ama atlatmışlardı ya da o atlattıklarını düşünmüştü. Annesi de nasıl huysuzdu. Annesi aklına gelince yine sinirlendi adam.

-Sen ne haltlar karıştırıyorsun acaba? Hangi birinizle uğraşayım. En akıllı uslunuz oğlum. Bugün kalktım ona da iftira attım. Hep sizin yüzünüzden!

Adam bir yandan arabanın içinde söyleniyor, bir yandan da karısını takip etmeye çalışıyordu. Kadın, sokağın başında bir taksi durdurdu.

-Hani Fitnat'la bulaşacaktı bu. Kadın iki sokak ötede. Taksiyle nereye gidiyor ki?

Taksi önde, adam arkada yarım saatlik bir yol yaptılar. Kadın, ara sokağın birinde taksiden indi. Adam da hemen arabayı park edip kadının peşine takıldı. Beş on dakika yürüdükten sonra, kadın bir apartmana girince adamın yüreği hopladı. Burası neresiydi ve karısı kimin evine gelmişti? Hemen eşinin arkasından apartmana girdi. Aşağıda bekleyip kaçıncı kata çıktığını anlamaya çalıştı. Üç kat çıkmıştı kadın. Bir zile bastı. Kapı açıldı. Kadın hiç konuşmadan içeri girdi.

-Yakaladım seni!

Adam hışımla çıktı merdivenleri. Zile bastı. Kapıyı yaşlı bir kadın açtı. Kapının girişi ayakkabı doluydu. Yaşlı kadın, hiç soru sormadan adamı da içeri aldı.

-Erkekler bu tarafta.

Yaşlı kadın, köşedeki bir odayı gösterdi. Adam neler olup bittiğini anlamıyordu. Yaşlı kadının gösterdiği odaya geçti. Tam o sırada içeriden kavga sesleri gelmeye başladı. Adam kulak verince sesleri tanıdığını fark etti. Odadan fırladı. Birkaç kadın, iki kadını ayırmaya çalışıyordu. Dikkatli bakınca bunlardan birinin eşi, bir diğerinin de annesi olduğunu anladı. Tam bir hamle yapacaktı ki, kapı çaldı. Yaşlı kadın kapıyı açtı.

-Kimse kıpırdamasın!

Kapıda beş altı polis memuru duruyordu. Odalardan bir sürü kadın, bir sürü erkek panik halinde salona çıktılar.

-Sakin olun! Herkes aşağıya inip ekip araçlarına binsin!

Bir bağırış çağırış, bir hengâme içinde herkes aşağıya indi. Polis araçlarına binmeye başladılar. Adam, o kargaşada ne karısına ne de annesine seslenebilmişti. Diğer erkeklerle beraber bir araca bindirildi. Şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor, olanı biteni anlamaya çalışıyordu.

-Evladım, bu mübarek hocanın evini niye bastınız ki?

-Hoca mı?

Adamın ağzından şaşkınlıkla çıktı bu soru. Karısını da, annesini de bir hocanın evinde bulmuştu.

Karakolun bahçesinde araçtan indi herkes. Adam, hemen eşinin ve annesinin yanına koştu. Birbirleriyle kavga etmekle meşgul olan kadınlar, onu karşılarında görünce donup kaldılar. Kadın kekeleyerek:

-Sen ne arıyorsun burada?

-Seni takip ettim. Asıl siz ne arıyorsunuz burada?

-Annen bana büyü yaptırmaya gelmiş hocaya! Onu suçüstü yakaladım.

-Sen misafir oturmasına mı geldin gelin? Hocaya söylerken duydum "kayınvalidemi evde istemiyorum" diyordun!

-Sen de beni oğlundan ayırmak istiyormuşsun!

Adam, daha fazlasını duymak bile istemedi. İçeri girdi. İfadesini verip imzaladı. Dışarı çıkarken karısı ve annesi hâlâ karakolda bekliyorlardı.

-Bizi almayacak mısın?

Kadın ürkerek sordu sorusunu. Eşinin çok kızgın olduğu belliydi.

-Oğlum, anneni de merak etmiyorsun?

Adam, ikisine de öfkeyle baktı.

-Sizi hocanız kurtarsın artık. Ha, buradan kurtarır mı bilemem de, evde sizi benden kurtarmaya kimsenin gücü yetmeyecek!

Adamı ilk defa bu kadar öfkeli gören iki kadın için, o gün bir milat olmuştu. Bir daha birbirleriyle hiç tartışmadılar. Hatta, adamın yapacaklarından o kadar korktular ki, iş birliği bile yaptılar. Anlaşılan, keramet hocada değil, sinirli kocadaydı...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.