İşsizlik aldı başını gidiyor!

O kadar çok var ki; içler acısı bir durum.

Koşuşturup duruyorlar, başlarını sokacak iş için insanlar…

Kazanması lazım; lazım ki, ev kirasını ödesin, eşinin, çocuklarının karnını doyurabilsin. Gerçek sorunlardan biri turizm sektöründe yaşanıyor.

Güzel bir iş buldum umuduyla başlıyorlar, ama sonuç; hüzün!

Çünkü bu sektörde en fazla 4 veya 5 ay çalıştırılıp, daha sonra da, kapı dışarıya ediliyor insanlar…

Sosyal Güvenlik Kurumu primleri hemen iptal ediliyor. Bunun sonucunda; işsiz kalan kişinin ne kendisi ne de ailesi sağlık kurumlarından yararlanamıyor…

Olmaz böyle bir şey!

“Al-at” ile turizm yapılmaz.

Daha sonra da günah çıkarmaya kalkıyorlar; iş veriyoruz da beğenmiyorlar diye!

Yahu Beyler; görünen köy klavuz istemez. O gençler, eğer turizmci ise alanında çalışmak ister pek tabi ki!

Araştırmalarımda gördüm ki; otellerin bir çoğu profesyonel kişiler tarafından yönetilmiyor! Akraba, dayı, yeğen gibi kişilere emanet ediliyor. O zaman bilmeyen bir kişinin yanında, bu işi en iyi şekilde bilenler nasıl çalışabilir?

İnsanları 3-4 ay çalıştırıp, daha sonra kapının önüne koyarsan! O çalıştırdığınız otel, motel veya tatil köyü olsun; iflas etmeye mahkumdur…

Türkiye’de turizm sektöründe yaklaşık 4 milyon çalışan insan var. Var ama; turizm eğitimi almamış, inşaat, tekstil gibi başka sektörlerden gelen, otellerinin başına eğitimsiz kişileri geçiren, parası gidecek diye işi profesyonellere bırakmaktan kaçınan ve kendilerini bu konularda geliştirmemekte ısrar eden şirketler çoğunlukta!

Otellerde 300 işçinin yönetilmesi, iş organizasyonunu doğru liderlik vasıflarıyla yönetebilmek basit bir iş değildir.

İş yeri demokrasisi önemlidir. Alt departmanlarda olan huzursuzluklar günü gününe yönetime yansımalı ve çözümler üretilmelidir!

Ama nerede?

Eğitimli çalışanlar turizm sektöründen belli bir zaman sonra kaçıyorlar…

Turizm sektörüne sezon sorunu eklendiğinde dört ay çalışıp, altı ay işsiz veya sekiz ay çalışıp, dört ay işsiz kalan nitelikli her eleman kendine başka iş alanları yaratmaya çalışıp, turizm sektörüne geri dönmüyor. Böylece sektörde yazın otellerde, kışın tarlasında çalışmak zorunda kalan, kendini mesleki ya da yabancı dil anlamında yetiştirebilecek ortam bulamayan işçilerle günü kurtarma yoluna gidiliyor.

İşsizlik sigortasının alınabilmesi için çok yol katledilmesi gerekmekte. Öncelikle 600 günü dolduracaksınız. 600 günün içerisinde 200 gün prim ödenmiş olacak, son işyerinizde 120 gün çalışmış olacaksınız. Turizm çalışanları 200 gün prim ödeyemiyorlar!

Antalya’da otellerde çalışanlar 3,5 ayda bir iş değiştiriyor. Aynı otelde bir sezon boyunca dahi çalışamayabiliyorlar. İş akdini askıya almak durumunda iş akdi feshedilmemiş ve çalışmayan insanlar işsizlik sigortasından faydalanamıyor!

ACİL ÇÖZÜM GEREKİYOR!

Çözüm olarak turizm çalışanlarının işsizlik sigortasından faydalanabilecekleri bir sistem geliştirilmeli, turizm 12 aya çıkarılmalı, büyük milyarlık tesisler 12 ay gelir elde etmeli, turizm çeşitlendirilmesi yapılmalı, iyi otel, iyi fiyat, kaliteli hizmet, memnun personel, memnun misafir hedeflenmeli. Sezon bitti diyerek; çalışan kapı önüne konulmamalıdır. Aynen, Yunanistan, İtalya ve İspanya’da olduğu gibi sezon dışında da sigorta primleri yatırılmalı ve maaşları ödenmelidir.

Bu arada her şey dahil sistem kalitesinin sorgulanması gereken bir sistemdir.

Her şey Dahil Sistem ile getirilen turistle turizm olmaz. İşletmeler, günü kurtarmaktan ziyade zarara geçmektedir. Bu misafire alkol alabileceğini ve açık büfe yemek yiyeceğini de öneriyorsunuz! Yine bir örnek vermem gerekirse, İspanya, Yunanistan ve İtalya’da her şey dahil sistemi kesinlikle uygulanmadığı gibi, sabah kahvaltılarında bile ekstra ödemeler yapılmaktadır.

Lafın kısası: Hiçbir ülkenin sahip olmadığı tarihe, doğaya ve kültüre sahibiz. Bunların değeri bilinmelidir. Turizmin sürdürülebilmesi için çözümler bellidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.