NATO’nun Norveç’te 8 – 17 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlediği, sahada asker bulundurmadan bilgisayar üzerinden gerçekleştirilen ‘Trident Javelin’ adlı tatbikatta, ‘düşman kamp’ta yer alan kişiler arasında Atatürk’ün fotoğrafının ve Tayyip Erdoğan’ın isminin yer alması büyük tepki gördü. Bu skandal nedeniyle Türkiye, tatbikattaki 41 askerini geri çekti. Olayla ilgili NATO’dan en üst düzeyde resmi özür geldi. Başlatılan soruşturmada, olayın bir medya teknisyeni ile Norveç ordusunda görevli bir sivil personelden kaynaklandığı belirlendi ve bu kişiler görevden uzaklaştırıldı. Türkiye, iktidarıyla-muhalefetiyle, sivil toplumuyla tek vücut olarak tepkisini dile getirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesele şahıs meselesi, parti meselesi değildir, Hedef Türkiye'dir, Türk milletidir. Biz her şeye hazırlıklıyız” dedi.  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, ‘Atatürk ile Erdoğan’a yönelik hakaret ve aşağılama içeren eylemleri nedeniyle fail veya failler hakkında soruşturma başlatıldığını açıldığını’ açıkladı.

Bu, içeriden dışarıya yönelik bir soruşturmaydı. Tıpkı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ABD’de görülen Reza Zarrab davası dosyasında yer alan ‘belge ve delillerin çalıntı, sahte içerikli ve kaynağı belli olmayacak nitelikte olduğu’ gerekçesiyle New York Güney Bölgesi eski savcısı Preet Bharara ile savcı Joon H. Kim hakkında soruşturma başlatıldığını duyurması gibi.         
‘Bu tip soruşturmalardan sonuç alınabilir mi alınamaz mı’ konusu tartışıladursun gözler asıl, 27 Kasım’daki duruşmaya çevrilmiş durumda. Pazartesi günü başlayacak jürili yargılamamada, Türkiye’deki 17-25 Aralık sürecine ilişkin tapeler dinletilecek, görüntüler izletilecek, bilgi ve belgeler üyelerin incelemesine sunulacak.

Geçen Perşembe günü yapılan ön duruşmaya katılmayan Zarrab’ın yeri değiştirildi. Ancak bu yeri avukatları da bilmiyor, Türk Hükümet, de. Amerikan medya kuruluşu NBC ise Zarrab'ın savcılıkla işbirliğine başladığını iddia ediyor. Hakkında kimine göre 75, kimine göre 90 yıla kadar hapis cezası istenen Zarrab’ın, Amerikan yargılama sistemine göre ya itirafçı ya da tanık olarak mahkemeyle işbirliği yapacağı, böylece istenen cezadan kurtulacağı, zaten pazarlıklar sonucu bu amaçla Amerika’ya gidip tutuklandığı’ yaygın bir şekilde öne sürülüyor.

Bütün bunların doğru olup olmadığı zaman içinde görülecek. Ortaya atılan bir iddia ise, yargılamanın siyasi sonuçları bir yana,  Amerikan yönetiminin Türkiye’deki 6 bankaya ‘İran ambargosunun delinmesinde rol oynadıklarını’ ileri sürerek milyar dolarlar düzeyinde para cezaları keseceği. Amerika’nın çeşitli ülkelerdeki bankalara kestiği cezalar da bu vesileyle ortalığa döküldü.  Buna göre, ABD Hazine Bakanlığı’nın, 2012-2016 yılları arasında İran ve Küba’ya uygulanan ambargoyu deldiklerini tespit ettiği bankalara kestiği ceza listesi şöyle:
ABD’nin İran ve Küba gibi ülkelere uyguladığı yaptırımları 2015’in Mayıs ayında ihlal ettiği tespit edilen Fransız BNP Paribas’ya 9 milyar dolarlık rekor ceza verildi.
 
Hollandalı ING, 2012 yılının Haziran ayında 619 milyon dolar para cezasını ödemeyi kabul etti.
 
Alman Commerzbank, 2015’in Mart ayında ABD’nin İran ambargosunu deldiğini kabul ederek 1.45 milyar dolar cezayı ödemek üzere ABD’li yetkililerle anlaştı.
 
Manhattan Bölge Savcılığı, İran Ambargosunu ihlali gerekçesiyle Fransız Credit Agricote ve Societe Generali Bankalarına 2.7 milyar dolar ceza verdi. Görüşmeler devam ediyor.
 
1979 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını ihlal eden ve İran ambargosunu delen Türk bankalarına, ABD Hazine Bakanlığı tarafından en az 24 milyar dolar ceza yazılacağı iddia ediliyor. ABD Hazine Bakanlığı müfettişleri tarafından hazırlanan bu konudaki raporun New York Güney Bölgesi Başsavcılığına teslim edildiği de belirtiliyor.
 
***
Öte yandan, NATO’da yaşanan skandalın yanı sıra, 24 dizisiyle milyonları ekran başına toplayan Kiefer Sutherland’in ABD Başkanı Tom Kirkman’ı oynadığı Netflix-ABC dizisi Disgnated Survivor’ın son bölümünde tam bir rezalete imza atıldı.

Alıntı yaptığım İnternette’ki habere göre, geçen hafta ABD’de yayınlanan dizide Türkiye Cumhurbaşkanı Turan, Beyaz Saray’ı ziyarete gidiyor. Rose Garden’da düzenlenen basın toplantısında Turan, ‘Ülkemde darbe yapmaya çalışan Nuri Şahin isimli teröristi bize iade etmemek stratejik müttefikliğe aykırı’ diyor. ABD Başkanı ise, ‘O bir düşünür ve eğitimci’ diye yanıtlıyor. Daha sonra Oval Ofis’e geçen iki liderin tartışması skandal bir diyaloga dönüşüyor; 
Türkiye Cumhurbaşkanı TuranDevletimizin düşmanına sığınma hakkı verdiğiniz için utanmalısınız. Şahin’i sınır dışı edin adaletle yüzleşsin.

ABD Başkanı KirkmanOnun için yasal bir dayanak yok. O suç işlemedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı TuranSizin ülkenizde... Benim ülkemde ise o bir katil. Darbe girişiminde 97 sivil hayatını kaybetti.

ABD Başkanı Kirkmanİstihbaratımıza göre darbe girişimi Türk ordusundaki bir grup tarafından gerçekleştirildi. Bay Şahin’in konuyla ilgisi yok.

Türkiye Cumhurbaşkanı Turanİstihbaratınız yanlış! Ve artık üslerimizi hak etmiyorsunuz. Belki de Rusya hak ediyordur.

Bu diyalog sonrası ABD Başkanı, ‘Türk düşünür’ olarak nitelendirdiği ve Türkiye’nin demokrasi içinde kalması için en önemli şans olarak gördüğünü söylediği Nuri Şahin’i Beyaz Saray’a davet ediyor. Şahin’in ‘Ben bir devrimciyim’ diyerek kendini anlattığı Oval Ofis’teki görüşmede Başkan, ‘yaptıklarına hayran olduğunu ve ABD’de güvenle yaşamaya devam edebileceğini’ Şahin’e söylüyor.

Cumhurbaşkanı Turan’ın buna yanıtı sert oluyor. ‘Türkiye’yi NATO’dan çıkartacağını’ ilan ediyor. Ancak Başkan Kirkman, bir kez daha Oval Ofis’te görüştüğü Turan’a, ‘Bunu yaparsan Nuri Şahin ile Beyaz Saray bahçesinde bir basın toplantısı yaparım ve onun demokratik Türkiye için tek umut olduğunu tüm dünyaya ilan ederim’ diye tehdit ediyor. Bunun üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı geri adım atmak zorunda kalıyor.

İkinci sezonu yayınlanan Designated Survivor, dünya çapında 109 milyon abonesi olan Netflix ve Amerikan ABC televizyonu için özel olarak çekiliyor. Senaryosunu ise daha önce birçok dizi ile yıldızı parlayan David Guggenheim yazıyor. Dizinin prodüksiyon yeri ise FETÖ’cülerin kendilerine adeta üs edindikleri Kanada’nın Toronto kenti.
Dizideki bu rezaletle ilgili olarak, FETÖ’nün yapım şirketini ve senaristini, ‘Türkiye’de olan biteni kendi istedikleri şekilde yansıtmaları’ için etkilediği, hatta belki de para verdiği yorumu yapılıyor. Türk halkı ise bütün bunların hiçbirini hak etmiyor.

İyi haftalar.

remzidilan_48@hotmail.com

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.