Eskiden Meclisin tatile girmesiyle siyasi gündem soğutulur, Ankara boşalır, basın ve medyada magazin haberlerine ağırlık verilirdi.

Uzunca bir süredir bu kural bozuldu. Seçimler, referandumlar yaz aylarında yapılır oldu. Tabi böylesi önemli yarışmaların öncesindeki hazırlıklar ve sonrasında da, elde edilen sonuçların gereğini yerine getirme çalışmaları neredeyse yılın tümüne yayılmaya başladı.

Aynı zamanda sistem değişikliğinin de oylandığı 28 Haziran’daki erken seçim sonucunda Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildi, 27. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi oluştu. Meclis toplandı, anayasa ve içtüzük gereği yapılması gerekenleri yaptı, tatile girdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Saray Hükümeti’nin bakanlarını belirleyerek açıkladı, diğer atamaları yaptı, kararnameleriyle devletin çehresini (getirdiği sisteme uygun olarak) değiştirdi. Sonra da 100 Günlük Eylem Planı’nı açıkladı.

***

Bütün bunlar olup bittiği halde gündem soğumadı. Gündem hâla sıcak, hâla yoğun.

Muhalefet partilerinde seçim sonuçlarının yankıları sürüyor. İyi Parti’de, Genel Başkan Meral Akşener’in istifadan vazgeçirilmesi ve alınan olağanüstü kurultay kararıyla sular durulmuş görünüyor.

CHP’de, noter tasdikli olarak toplanan 600’ü aşkın delege imzasına rağmen olağanüstü kurultay şimdilik olası görünmüyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, MYK’yı yenileyerek ve bazı örgütlere dokunuşlar yaparak Mart ayındaki yerel seçim hazırlıklarına başlamak istiyor.

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ise, sürekli olağanüstü kurultay çağrısı yapıyor. İnce, yaptığı son açıklamada özetle şunları söyledi:

Bir Kez Daha Uyarıyorum!

Cumhuriyet Halk Partisi, yaşanan gelişmelerden sonra Kurultay için bir gün bile beklememelidir. Çünkü, kurultayın toplanması kararı artık delegelerin sayısının yeterli olup olmadığı aşamasını çoktan geçmiştir. Sayısal yeterlilik ve siyasal istek, delegelerimizde ve üyelerimizde fazlasıyla mevcuttur.

Siyasal Partiler Kanunu, kurultay delege sayısının beşte birinin (250 delegenin) imzasını, üstelik noter şartı aranmaksızın yeterli görürken, kendi tüzüğüyle demokratik bir ilkeyi rafa kaldırmış bir parti olmak, başlı başına olumsuz bir durumdur.

Bu gerçek ortadayken, 630 imzalı kurultay talebini çeşitli gerekçelerle yok saymak demek, mevcut durumu kavramamak demektir. Takınılan bu tavır, sorunları doğurduğu sonuçlar bakımından geri dönülmez bir noktaya doğru taşımaktadır.

Bu gerçek ortadayken, 630 imzalı kurultay talebini çeşitli gerekçelerle yok saymak demek, mevcut durumu kavramamak demektir. Takınılan bu tavır, sorunları doğurduğu sonuçlar bakımından geri dönülmez bir noktaya doğru taşımaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi yenilenmelidir. Örgütleriyle, seçmenleriyle ve tüm halkımızla olan ilişkilerinde sarsılmaz bir güven ortamı tesis etmelidir.”

İktidardaki AKP’de oy oranı ve milletvekili sayısının düşmesi sorun yaratmadı. Zaten bunu sorun yapma cesaretini göstereck kimse de yok. ‘Reis’in seçimi hem de ilk turda kazanması ve ‘tek adam’ sistemine geçilmesi partilileri tatmin etmişe benziyor.. Ancak, seçim sonuçlarına ilişkin olarak mesajı aldım’ diyen Erdoğan’ın, 18 Ağustos’ta yapılacak AKP Büyük Kongresi’nde yönetim kadrolarını altüst etmesi bekleniyor.

Seçime katılan diğer Siyasi Partiler de ise seçim değerlendirmesi ve yeni duruma göre yeniden yapılanma işleri sonbahara ertelenmiş görünüyor.

***

Yurtta durum böyle de yurt dışında her şey güllük gülüstanlık mı? Trump diye bir deli, İsrail diye bir kasap varken dünyada huzur olur mu?

ABD, Türkiye’de casusluktan yargılanan rahip Andrew Brunson’un, tahliye edilmesine karşın ev hapsinde tutulması üzerine Trump’ın direktifiyle, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım uygulama kararı aldı. Soylu ve Gül’ün ABD’de olabilecek mal varlıklarına el konulması kararı alınırken, bunlarla ticaret yapılması da yasaklandı.

Karar Türkiye’de büyük tepki gördü. CHP lideri Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada "Yapılması gereken mütekabiliyet kurallarına uygun olarak Amerika'daki 2 bakan hakkında, onların bizim bakanlar hakkında aldıkları kararın aynısını almaktır" dedi. Tabi, kraldan çok kralcı geçinen bazı yazarlar ile televizyonlardaki tartışma programlarının konukları, bu açıklaması nedeniyle Kılıçdaroğlu’na saldırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun düşündüğü gibi hareket etti ve “Bizde buna karşı ABD’nin Adalet ve İçişleri bakanlarına Türkiye’de mal varlıkları varsa dondurma kararı alacağız” açıklaması yaptı. Bu açıklama Kılıçdaroğlu’na saldıranları utandırmıştır umarım, Trump’a da akıl sağlığı dilerim.

***

Tekrar Başkente dönerek, bu kez de Ankara’nın kentsel meselelerine bir göz atalım.

Trump’un yaptıklarına karşılık, (tıpkı 1975’te Başbakan Süleyman Demirel’in yaptığı gibi), Türkiye’deki Amerikan üslerine el konulmasını isteyenler var. Bir de, Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılmakta olan ABD Büyükelçiliği bina inşaatının durdurularak ruhsatının iptal edilmesini talep edenler…

Atatürk Orman Çiftliği arazisi, önce Saray, ardından da ona bağlı yeni yeni binalar yapılarak, ABD Büyükelçiliği binasına yer ayrılarak ve milyarlar harcanıp kurulan, şimdi ise çürümeye terk edilen ANKAPARK için tarumar edildi.

Büyük önderin yadigarı Atatürk Orman Çiftliği’nin başına gelenler hepimizi üzerken ‘sıra Anıtkabir Barış Ormanı’na gelir mi acaba?’ diye yüreğimiz pır pır ediyor. Zira o orman da Anıtkabir inşa edilirken çok büyük zahmetler ve özverilerle oluşturuldu. Barış Orman'ın öyküsü kısaca şöyle:

"Anıtkabir, yaklaşık 750 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. 'Barış Parkı' ve 'Anıt Bloku’ olarak iki kısma ayrılan alanın 620 bin metrekarelik bölümü Barış Parkı, 130 bin metrekarelik bölümü ise Yollar ve Anıt Bloku’nu oluşturuyor.

.

Anıtkabir inşaatı devam ederken, toprak kaymasını önlemek ve çevresinde yeşil bir kuşak oluşturmak amacıyla ağaçlandırma çalışmalarına başlandı. Bu çalışmalar sırasında Anıtkabir’i çevreleyen alanda, Atatürk’ün 'Yurtta barış, cihanda barış!' özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye’nin değişik yerlerinden getirilen fidanlarla 'Uluslararası Barış Parkı' oluşturulması düşünüldü. Böylece, Atatürk’ün ebedî istirahatgâhı, yaşamı boyunca dünyada ve yurtta sağlamak için büyük mücadeleler verdiği 'barış'ı temsil eden bir park ile çevrelenmiş olacaktı.

.

Anıtkabir’in peyzaj çalışmalarına 1946 yılında başlandı. Konuyla ilgili etütler ile çevre düzenlemesine ilişkin projeler Prof. Dr. Sadri Aran tarafından hazırlandı. Ağaçlandırma, toprak aşınmasını önleyeceği için aynı zamanda yapının depreme dayanaklılığını da artıracaktı. Peyzaj çalışmalarına başlamadan önce arazinin gerekli yerlerine Ankara Belediyesi tarafından 3 bin metreküp dolgu toprağı temin edildi ve 1948 yılında parkın tesviye işleri tamamlandı.

.

1950 yılından itibaren Çubuk Barajı Fidanlığı ile Eskişehir, İstanbul, Samsun fidanlıklarından getirilen bitkilerle ağaçlandırma çalışmalarına yoğun olarak devam edildi.

.

Bu arada, 1952-1953 yılları arasında, Türkiye’nin talebi üzerine yirmi dört (24) ülke (Afganistan, Amerika, Avusturya, BatıAlmanya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Güney Çin, Hindistan, Irak,İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya, Yunanistan) çeşitli türde fidan ve tohumlar gönderdi.

.

2001 itibarıyla Barış Parkı’nda 104 ayrı türde yaklaşık 48 bin 500 adet süs ağacı, ağaçcık ve çalı bulunduğu kayda geçirildi. Bunların 20 bin.500 adedi yaz kış yaprağını dökmeyen (her zaman yeşil) ibreli ağaç, ağaççık gibi 23 türden oluşuyor. Geriye kalan 81 türden 28 bin adet ise yapraklı ağaç, ağaççık ve çalı..

.

1982 yılından sonra parkın boş kalan alanları ile çeşitli bölümlerinde bitkilendirme çalışması sürdürüldü. Kalitesi bozulan çimenlikler sökülüp gerekli toprak ıslah çalışmalarından sonra yeniden çimlendirildi. 1983’ten sonra Anıtkabir bünyesinde bulunan seralar bölgesinde yeniden bir fidanlık kuruldu. Bu yıllar arasında Anıtkabir Fidanlığı, Ankara, Eskişehir, İstanbul, Çankırı Orman Fidanlıkları, Karayolları Çubuk Fidanlığı ve Atatürk Orman Çiftliği Fidanlıklarından temin edilen yaklaşık 6 bin çeşitli türde süs ağacı dikildi. Yine, aynı yıllar arasında çim alanlarından 37 bin metrekarelik bölümü yeniden çimlendirildi.

.

2002’den sonra, özellikle dışarıdan atılan bir yanıcı madde ile Barış Parkı’nın zarar görmemesi için Anıtkabir’i çevreleyen duvarlardan içeriye doğru önemli bir alan çimlendirilerek ‘ıslak zemin’ hâline getirildi..."

.

İyi Haftalar

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.