Yoğun geçen bir hafta sonunu geride bırakarak yeni haftaya girdik. Okul Öncesi ve İlkokul Birinci Sınıfına kaydolan minikler ‘uyum eğitimi için okula başladı. 2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılı’nın başlamasına ise daha bir hafta var.

Yeni Eğitim-Öğretim Yılı öncesi ‘müfredat arayışı’ vardı.

9 Eylül Pazar günü İstanbul’da yapılan 2023’e Doğru Türk Eğitim Sistemi-Bulma Çalıştayı’na, bilimden sanata, hukuktan medyaya, spordan iş dünyasına, sendikalardan düşünce kuruluşlarına, 21 farklı alandan 100’ün üzerinde eğitim gönüllüsü katıldı.

Çalıştaylarda ‘Nasıl bir eğitim müfredatına ihtiyacımız var, nasıl bir öğretmen istiyoruz, kaliteli eğitim için nasıl bir okul ortamı oluşturmalıyız, öğrenci seçme ve yerleştirme sınavları nasıl olmalı?..’ sorularına yanıt arandı.

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, çalıştaydaki konuşmasında, “Tanzimat’tan beri kendi eğitim sistemimizi arıyoruz. Gelin hep beraber muhafaza ettiklerimizin zehrini akıtalım. Deli gömleklerimizden kurtulalım. Ezber ve taklidi bir kenara bırakıp tahkikata geçmeliyiz. Türkiye’nin eğitimde kıyameti koparması lazım” diye adeta haykırıyor.

Bakan Selçuk’un konuşmasındaki, şu sözleri de dikkat çekiciydi:

Teneffüs kelimesi, denizin dibine dalarak sünger çıkartan birinin, bir süre sonra nefes almasına benziyor. Yani ders öyle algılanıyor ki buna teneffüs deniyor. Türkiye’de kavramların ele alınması lazım. Sınıflarda kapının iç tarafı dışına göre daha çok aşınır. Çünkü öğrencilerin derse girişle çıkış hızı çok farklıdır.”

***

Toplantıdan bir gün önce de, 8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü’ydü. Bu vesileyle UNESCO tarafından açıklanan verilere göre, dünyada okur-yazar oranı artmasına rağmen 750 milyon kişi hala okuma yazma bilmiyor. Türkiye'de ise TÜİK'in 2017 verileri, toplam 2 milyon 336 bin 847 kişinin okur-yazar olmadığını gösteriyor. Birleşmiş Milletler'in sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında 2030 yılına kadar bütün insanların okuma-yazma yetisine kavuşturulması bulunuyor. Peki Türkiye olarak bu konuda bizim hedefimiz ne? Bu konu çalıştayda konuşuldu mu? Sanmıyorum..

*** .

Çalıştayda, ‘eğitim harcamaları’nın velilerin artık cebini değil canını yaktığı sendikacılar tarafından dile getirildi.

Bu yıl Türkiye genelindeki okul üniformalarında ve kırtasiye ürünlerinde geçen yıla oranla neredeyse yüzde 100’ü bulan artışlar yaşanıyor. Yüzde 70’nin ithal olduğu belirtilen kitap ve kırtasiye masrafları ille servis ücretlerindeki artış velilerin belini büküyor.

Eğitim İş’in raporuna göre, son zamlar sonrası bir öğrencinin aileye maliyeti servis, kitap ve yardımcı kitaplar hariç 800 ile 1000 lira arasında değişiyor. Yetkililer öğrencilerin sağlığı için 'Kaliteli ürün kullanılması'nı öğütlerken, fiyat artışları özellikle dar gelirli yurttaşı uygun fiyatlı ürünler için adres arayışına yöneltiyor.

İstanbul Kırtasiyeciler Odası Başkanı Yavuz Tekçe, fiyat artışlarının yerli üreticilerin desteklenmesi yoluyla önünün kesilebileceğini belirterek, “Türkiye’de 23 milyon öğrenciyi baz alırsak yapılacak alışveriş ile 9 milyar liralık bir gelir oluşuyor. Bu da yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar demek. Sektörde ithalat oranı yüzde 70 civarında. Eğer yerli üreticiyi desteklersek daha az ithalat yaparız. Yerli ürün desteklenmezse fiyatlar dalgalanmaya devam eder. Bu noktada hükümetten ve sanayi odalarından destek bekliyoruz..” diyor.
***

Özel okul ücretleri de tabi ki uçmuş durumda. Ya özel okullarda okutulan yabancı dil kıtapları?

Bazı özel okullarda öğrencilere zorunlu tutulan kitapların fiyatı 2 bin lirayı aşıyor. Velilerin başka adreslerden almalarına izin verilmeyen ders kitaplarının bu yıl yüzde 20 zamlanmasının ardında farklı sebepler yatıyor. Sektör kaynakları, özellikle zincir okulların yayınevlerinden yüzde 70'e varan indirimlerle satın aldıkları kitapları velilere liste (piyasa) fiyatından satıp, ciddi miktarda gelir elde ettiği'ni söylüyor. Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal ise, "Kitaplar ortalama yüzde 30'a varan indirimlerle alınıyor. Bunun velilere yüzde 25'i yansıtılarak kalan rakam okulların burs fonuna aktarılıyor. Özel okullarda her 100 öğrenciden 10'u burslu" diye konuşuyor. Dal, ‘bazı okulların indirimi hiç yansıtmayarak durumdan fayda çıkarabildikleri'ne de dikkat çekiyor.

***

Hafta sonunda başka neler oldu?

İzmir’in kurtuluşu, 96’ıncı yıldönümünde coşkuyla kutlandı. Tük Silahlı Kuvvetleri, İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşunun 96. yıl dönümünü hazırladığı bir video klip ile andı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emrinin başlık yapıldığı videoda Kurtuluş Savaşı’na ilişkin görsellere yer verildi. Klipte kurtuluş günü şöyle anlatıldı.

26 Ağustos’ta başlayan ve zaferle sonuçlanan Başkomutan Meydan Muharebesi’nin ardından, düşmanı yurttan tamamen atmak için takibini sürdüren şanlı Türk ordusu 9 Eylül 1922 günü sabahında İzmir’e girmiştir. Yüzbaşı Şerafettin Bey Hükümet Konağı’na, Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık Dairesine, Asteğmen Besim Kadife Kale’ye bayrağımızı çekmişlerdir."

***

Cumhuriyet Halk Partisi de 95. kuruluş yıldönümünü kutladı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, beraberindeki CHP Heyetiyle birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti, ardından İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.
Etkinlikler kapsamında aynı gün akşam ATO Congresium’da Zülfü Livaneli Korosu tarafından konser verildi. Sunay Akın’ın “Bir Cumhuriyet Hikayesi” adlı gösterisini de sergilediği programa Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve milletvekilleri katıldı.

Bu arada, CHP’nin bir önceki Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın da kuruluş yıldönümünde söyleyecekleri vardı. Tutuklu olan gazeteci kökenli CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun, kendisi gibi gazeteci olan eşi Oya Berberoğlu Ankara’da ziyaretlerde bulunuyor. Eşinin serbest bırakılarak Mecliste yemin etmesinin sağlanması için girişimlerini sürdüren Oya hanım, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın yanı sıra, hastanede kısmi felç tedavisi gören Deniz Baykal’la da görüştü. Oya Berberoğlu, o görüşmede Baykal’ın üç konudaki görüşlerini Sözcü gazetesine verdiği röportajda kamuoyuna aktardı.

Deniz Baykal’ın açıklamaları özetle şöyleydi:

"CHP’DEKİ KURULTAY TARTIŞMALARI - Parti içindeki kurultay, değişim gibi sıcak tartışmaya katkı yapmak istemiyorum. Bir an önce iç hesaplaşma bir kenara bırakılmalı. Ben içerideki tartışmayı aşmaya katkı yapma konumunda olmayı tercih ediyorum. Önce ülke gelir. Her seçimde siyasi partiler açısından seçmenden alınacak dersler olur ve değerlendirilir elbet.

İKTİDARIN DIŞ POLİTİKA UYGULAMLARI - İşin temelinde doğru politikalar, doğru dış politikalar yatıyor. Dış dünya ilişkilerini rasyonel yürütmeliyiz. Duygusal, tek yanlı, meydan okumalı, iç siyaset kaynaklı dış politika açılımları askıya alınmalı, sağlıklı, bilimsel, dostunu dost bilerek, karşılıklı güvene dayalı siyaset yürütülmelidir.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI - Bu konu siyasi çekişmelerin, tartışmaların üstündedir. İktidar, muhalefet kaosun parçası olamaz. Ana eksen, Cumhurbaşkanı, iktidar, muhalefet, medya, kamuoyu, toplum hep beraber yargı bağımsızlığına sahip çıkan ülke olduğumuzu göstermeli, başarmalıyız. Özellikle muhalefet olarak sürece katkı yapmamız, yönlendirmemiz, destek olmamız, ön açmamız, cesaret vermemiz lazım.."

İyi Haftalar..

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.