Sevmek,

Deli gibi sevmek,

Ölesiye sevmek,

Sonsuz bir aşk ile sevmek.

Ruhun beden ile bütünleştiği bir an.

Kendimizi mutlaka bu kalıplardan birisinin içerisine sokarız.

Sevmek insana çile sarsa da bir huzur verir.

Nasıl ki; “Abdal düğünden çocuk oyundan usanmaz" ise gönül de sevmekten usanmaz.

Bir çocuk edasıyla saf ve temiz duygularla sarılmak gerekir.

Sir William Osler ; Mutluluk, ruhu tatmin eden bir iş veya sanatın içine girmekle elde edilir “ diyor.

Öyle bir iş olmalı ki, ruh bu işten tatmin olmalı.

Gelip geçici olmamalı,

Öyle basit şeylere takılmamalı.

Hep derinde, en derinde gezinmeli yüreğimizin.

..

Mecnun Leyla’yı aramak için yollara düşer.

Çölde gezinirken, kaza ile namaz kılmakta olan bir bedevinin önünden geçer.

Buna sinirlenen Bedevi hemen namazını bozar. Mecnun’un yakasından yapışır.

"Bire zındık ne diye sevdiğim ile benim arama girersin?.." der. Mecnun da ;

"Ben Leyla’yı arıyorum. Gözüm ondan başkasını görmüyor. Ağaçlara baksam onu görüyorum. Suya baksam onu görüyorum. Madem ki, ben sevgilinle aranıza girdim. Bende ki beni nasıl gördün. Demek ki, sendeki sevgi ona tam bağlanacak kadar saf değil.."

..

Demek ki mutluluğun görüntüsü de çok önemli. Hersekli A. Hikmet: "Bazı mutluluklar, dış yüzü iyi, iç yüzü yıkık binaya benzer diyor.

Bu görüntüler çok önemli.

Bazen yere düşen gölge bile önem arz eder.

Sevgi, öyle giyilip de atılan bir gömlek değil.

Bir insan, bir şeyi severse ondan kolay, kolay bıkmaz.

Çekilen bir çile olsa da, sevgi hayatı memnun kılar.

Çünkü sevgi, en çok hoşlanılan yaşama biçimini seçtirir. Ondan başkasını gözü görmez.

Eğer farklı şeyler düşündürürse o zaman sevginin göstermelik olduğu ortaya çıkar ki, sonu yine hüsran olur.

..

İş hayatında da bu böyledir.

Kişi, çok sevdiği bir işi her zaman bıkmadan, usanmadan yapar.

İş ona zevk ve mutluluk verir.

Kişiler açısından da bu böyledir.

Sevdiği kişi için insanlar ölümü göze alır. Sevmedikleri kişi için kıllarını bile kıpırdatmazlar.

..

Yapılan işlerde hep sevgiyle yaptırmanın yolları gösterilmelidir.

Sevgisiz yapılan işlerde, meta zoru olduğu zaman iş yapılır ama randıman alınmaz.

Belki de işin bilerek ve isteyerek yanlış yapılması ihtimali bile vardır.

İş olsa bile her seferinde aynı işin yapılması için kişiler emir beklerler.

Oysa ki, kendimizi sevdirdiğimiz zaman, işi yapacak kişiye bir sefer söylediğimiz zaman, söylenmeden bir çok kere işin yapıldığına şahit olmaktayız.

Bu işi ilahi noktada yapmanın ve bitirmenin hazzına yeter olmaz.

Kutsal kitabımız Kur’an'da ;

Gerçek şu ki iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz. (Kehf süresi – 30) buyuruluyor.

..

Sevmek ;

Hakikati görüp öz ister,

Gönüle girmeye göz ister,

Halini arz etmeye söz ister.

Bu duygularla öyle bir ateş yanacak ki yüreklerde bir daha hiç sönmesin.

Çöre, çöpe takılmasın.

Açalım yüreğimizi bu hak sevdaya.

..

Mutlu olmak istersen, bir güzel seveceksin

Gözlerine bakınıp, kaşını öveceksin

Keyfe keder veriyor, isteksiz yapılan iş

Vazgeçersin bu halde suyu koy vereceksin.

(Dermanî )

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.