CAN DA, MÜLK DE YALAN
FİKİRDİR ÖLÜMSÜZ OLAN.

Düşünmek, bu yaşamla ilgilidir. İnsanlara, doğa ve yaşam şartlarına uyumu sağlar. Yatay enerji ağında titreşir. Zaman ve mekanda değişim gösterir. Bir defa aklımız yattıktan, ya da uyguladıktan sonra otomatikleşir.

Fikre ise daha çok yoğunlaştığımız uğraştığımız çalışma ile ilgili fark edilen, önceden hiç bilinmeyen yeni düşünceler diyebiliriz. Fikir, dikey enerjiden çekilir ve dikey (ruhsal) enerji ağına dahildir. Sorgulamak, unutulanı hatırlamak, araştırmak, öğrenme isteği duymak, var oluşun gereğidir. Akıllı olmak da fikir sahibi olmaya yetmez. Yeni fikir, aklın azaldığı, sezgilerin açıldığı kanalı tercih eder. Yeni fikrin tadı, çocuğun şeker bulmasına benzer. Gözlerimiz parlar, ışığımız artar! Gelen fikri yerleştirmek için, işte o zaman aklımıza ihtiyaç duyarız.

Çoğunluk için ezberlemek yeni fikir bulmaktan kolaydır. Bundan dolayı etrafımız fotokopi düşünceleri savunanlarla doludur. Bu insanlar çok ve boş konuşarak, kendi kendini yok ettiğini ne yazık ki farketmezler. Su çektiği kuyunun, kurumuş olduğunu nasıl anlasınlar ? Mesela: Cuma günlerinin Yahudilerin “şabat” dedikleri kutsal gün olduğunu bilmez, bilir gibi: “hayırlı cumalar” dilerler ! Eğer bilip de diliyorsa o da başka ! Ezberci kişiler, hazır fikre sabitlendiğinden akamaz, gittikçe de katılaşırlar. Fanatiklik, tutuculuk, yeniliğe açık olamama belirtileri gösterirler.  Hele  ki tutunduğu ip koparsa, eyvah, boşlukta savrulurlar. Çünkü kendine ait bir fikir ipine sahip değildir, ya da var olana düğüm atacak beceri kazanmamıştır.

AKIL, FİKİR SAHİBİ OLMAK.

Ezberlediğimiz fikri sorgularsak ipe, bizim olan bir düğümü atabiliriz.  Bazen bir düğüm, tüm ipi yeniden gözden geçirmeyi gerektiren sallanışı yapabilir.
Bir kopukluk, anlamsızlık bütünleşmeyi engeller. Burada gerçekten önemli bir çaba harcamamız gerekir. Harcamaz isek çeşitli ilaçlara mahkum oluruz. İpler bir araya geldikçe, sağlamlığı denendikçe kuvvetlenir. Özellikle zıt fikirler, ipi, güçlendiren düğümlerdir. Yani savunduğumuz bir fikrin zıtdını da savunabiliyorsak, duraksama yapmayalım. Fikir, fikirlerle değişir, yenilenir. Ta ki zıttı olmayan bir hakikate ulaşıncaya kadar !..

Hakikatlere ulaşan kişiler, fikirlerini dayatmak için değil, beraber genişlemek, bilinçlenmek için tartışabilirler. Çünkü tartışılmayan düşüncelerin de akmadığında, kendini çürüttüğünü bilirler.

“KULUMUN ZANNINA GÖREYİM”

Yukarıdaki hadis, bizi bilinçlenmeye mecbur bırakmıyor mu ?
Biz  bilinçlendikçe sonsuzluğa, ya da bütüne ulaşacağız. Alış veriş yaptığımız kapsama alanımız genişleyecek.

Ha gayret dostlar, zannımızı genişletmenin sonu yok ! Yepyeni ve fark edilmemiş bir ipin ucunu yakaladığımızı hayal edin. Kim bilir ne müthiş bir güzelliğe ulaşırız !..

SONSUZLUĞUMUZA !..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.