5. İyyâke na'budü ve iyyâke nesta’în. Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz.

Cenab-ı Allah, Fatiha suresinin 1-2-3 ve 4. Ayetlerinde muhatap aldığı biz Kendi tecellisine, “Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdü lillâhi Rabbilalemin. Errahmânir'rahim. Maliki yevmiddin” diyerek, “Hamd bana mahsustur çünkü yaratan Benim. Yaratmam, Rahman ve Rahim özelliklerimle tecelli edişimdir. Bu sebeple yaratılmışlığın ve yaşamın sahibi Benim” diyerek, yaratması ve yaratılmanın tevhidî gerçekliğini anlatmıştı. Bizler de aynı ayetleri söyleyerek, “Bizi yaratan Sensin ve yaratılmışlığımız Senin tecellin olduğu için biz ikinci bir ilah değil senin ilahlığının zuhuruyuz. Bu sebeple varlık senin şehadetin. Senden geldik ama ayrılmadık! Seninle birlikte yaşam sürüyoruz! Sana döneceğiz!” demiş olduk.

İşte bu hakikatler ışığında, şehadet ile inkârı mümkün olmayacak şekilde tasdik ederek 5. Ayeti kerimede, “İyyâke na'budü ve iyyâke nesta’în. Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” demeye başladık. Allah’tan başka ilah olmadığını ilmek biliyor ama şehadet etmiyorsak, söylediğimiz sözün içini şehadetle doldurmuyorsak, kulluğumuz sahte demektir. Oysa Cenab-ı Allah, Zariyat suresi 56. Ayeti kerimede,

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

buyurmaktadır. Kulluğumuzun sahte oluşu yaratılış gayemizi inkâr etmektir. O zaman kulluk bizim kendi halimizi kabullenip halimize kulluk demek olmamalıdır. Kulluk, Allah’ın Fatiha suresinde tanımladığı gibi olmalıdır ki bu kulluk Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet içinde sürdürülen yaşamdır. Şimdi bizler, “İyyâke na'budü ve iyyâke nesta’în. Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” derken, Allah’ın, “Seni ancak Bana kulluk yapman için yarattım” deyişine cevap vermiş oluyoruz, eğer Fatiha’nın ilk dört ayetini hakkıyla okuyabildiysek. Bizler, Bakara suresi, 165. Ayeti kerimede,

İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını eş ve ortak tutanlar vardır ki, onlar bunları, Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.

denilerek işaret edilen, Allah’tan başkasını Allah’a eş ve ortak tutup, bunları da Allah’ı sever gibi sevip, zikredip, muhabbet ve kulluk edip, ilahlık anlamı yükleyenler gibiysek, kulluğumuz Allah’ın istediği değil nefsimizin istediği kulluk olur. Bu hal üzerineyken, “Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” deyişimiz yalan olmaktadır.

“Ancak sana kulluk ederiz” derken, sevdiğimiz Allah değil, zikrettiğimiz Allah değil, bildiğimiz Allah değilse bu nasıl Allah’a kulluk?

Kendimize ve her gördüğümüze ve bildiğimize Allah’tan ayrı ikinci bir varlık anlamı yüklediğimiz ve Allah’ı Kendi tecellisinden ayırıp ötekileştirdiğimiz sürece, bu nasıl Allah’a kulluk?

Fatiha suresinde Allah’ın bizlere ve bizim Allah’a söylediğimiz hakikatlere aykırı yaşarken, bu nasıl Allah’a kulluk?

“Ancak senden yardım dileriz” derken, en son, artık yapacak, güvenecek başka bir şeyimiz kalmadığında Allah’a yönelirken yani paramızı, aklımızı, malımızı, makamımızı, eşimiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımızı, önce onlara güvenme sonucu asıl ilah, Allah’ı yedek yaparken, bu nasıl Allah’a kulluk?

Sözü başka kalbi başka, sözü başka işi başka olan münafıklık hali mi Allah’a kulluk?

Allah, Fatiha’da yaratılmışlığın Kendi tecellisi olduğunu söylerken bizlerin emmaresine tâbî aklıyla Allah’a muhalif olarak bu beyanın tersini düşünüp iddia edişimiz ve bu hale kulluk deyişimiz sadece kendimizi kandırıp kendimize zulmedişimizdir. Cenab-ı Allah, Yunus suresi 66. Ayeti kerimede,

Bilin, haberdar olun ki Allah'ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve ondan başka ona eş saydıkları şeylere tapanlar, onlara uymuyorlar, ancak kuru bir zanna uyuyorlar ve ancak yalan söylüyorlar.

buyurmaktadır. İslam mensubu Peygambere ümmet ve Allah’a kul olmak, şehadet üzerine yaşamaktır. Kendimizi, “Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” dediğimizde şehadet ehli zannedişimiz kendimizce kendimizi kandırışımızdır. Beyaz önlük giyip “Ben doktorum” demek bizi ne kadar doktur yapar? Şunu çok iyi anlamalıyız ki, Cenab-ı Allah, bizleri, Fatiha suresini hakkıyla okuyalım ve yaşayalım diye yaratmıştır. Öyle olmadan öyle olduğunu iddia edişimiz cehaletimizden dolayıdır. Oysa Allah, Ankebut suresi 2. Ayeti kerimede,

İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.

Buyurarak, okuduğumuz Fatiha’nın ispatını isteyeceğini söylemektedir. Bakara suresi 61. Ayeti kerimede,

Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.

diyerek, meleklerden iddia ettikleri şeyin ispatını istedi mi? Evet istedi! Bizden de kulluğumuzun ispatını isteyecektir. “Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” deyişimiz, “Ya Rabbi, Sen bize rahmet ve merhamet ederek, bizi muhatap alıp, Kendi tevhitliğini, yaratılmışlığın Kendi tecellin oluşunu ve bu gerçeklikte Kendinden başka ilah olmadığını bildirip ispat ettin. Bizim de bu lütuf ve ispat ile Senden başka ilah yoktur ve ben bu gerçeğe şehadet ettim, etmekteyim ve edeceğim” deyişimizdir.

Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet olanın sözü Hak, olmayanın sözü hak olurken kendisi batıldır. Batılın içinde Hakk’a ait değerlerin söylemi olması batılı Hak yapmaz. Şirk her zaman kalpte olandır, dil tevhit üzerine olurken bile. Tevhit, dili ve kalbi birlemektir. Allah’a kulluk, Hz. Muhammed’e ümmet olmak, ümmet olmak ise O’nun gibi yaşamaktır yani Fatiha’yı dilden kalbe indirip kalben okumaktır. Necm suresi 10-11. Ayeti kerimelerde,

Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. Gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı.

denilerek bu gerçek vurgulanır. Fatiha’da, “Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” diyoruz. O halde dediğimiz gibi yaşayarak gerçekten de Allah’ın istediği gibi kulluk yapanlardan olmamız fazdır. Allah’ın istediği ve buyurduğu gibi kendimiz de dahil tüm yaratılmışlıkta Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet üzerine yaşamak farzını, nefsî isteklerimiz yüzünden yerine getirmeyeceksek, kendimize başka ilahlar edinip onları sevip, zikredip, onları elde etmek adına ömrümüzü geçireceksek ve bu hale “Kulluk” diyerek kendi tanımladıklarımızla yetineceksek, Ya Allah’a inanıp “Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım dileriz” demekten vaz geçeceğiz ya da kalbimizi ve dilimizi birleyip sözümüzü yerine getireceğiz.

ozkan.gunal@emekyayinevi.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.