“Adım: Memet  Sefa
Ben dans etmek için doğdum. Dans ederek büyüdüm. Dans okulundan mezun olduğum gece eksildim. Artık yeni bir partnerim vardı hayatta. “Eksik değilsin.” Dedi. Sonra düşündüm. Bacaklarımla değil kalbimle dans ediyordum. Dans ettikçe daha uzağa gidebiliyorum. Başaramazsan hep eksiksin. Ben başarıyorum, yürüyorum.” Başarıya yürüyenler dans filminden.

Türkiye’de engelli olarak dans eden ilk isimlerden biri.

Engelli Bale Sanatçısı Memet Sefa Öztürk..
Hem yakışıklı hem yetenekli  
Geçirdiği kaza sonucu Tekerlekli sandalye ‘ye bağımlı yaşamak zorunda kalan bir Klasik Bale Sanatçısı
O bir oyuncu,
O bir savaşçı..
Bütün zamirlerden daha dik, daha cesur, daha güzel hayatı yaşayan, engel tanımayan balet Memet ile yollarımız kesişti. Memet ile alışveriş merkezinde buluştuk. Bana dansı anlattı, sevgi pıtırcığı İpek’i anlattı, hayat doluydu Memet.. Memet ‘in yan komşum olduğumu öğrendim. “Bu tesadüf olamaz.” dedim.  O gece uyuyamadım. “Allah’ım, hepimiz bir misyonla geliyoruz bu gezegene” nasıl bir yetenekti ?

Ertesi gün, Memet :
-İpek’im sizinle tanışmak istiyor. Çaya bekliyoruz. dedi. Davet geri çevrilir mi?
Yaşama dair ellerimde filizlenen çiçekler açtı. Memet ve İpek’in dev aşkının yanında hayatın ta kendisi ile buluşmak için Memetlere konuk oldum. Dünyalar güzeli İpek dostluk çayı ikram etti. Sonsuz bir ahenk içindeki uyumlarını, aşklarını, bakışlarını benimle birlikte zaman da kayıt altına alıyordu. Üzülmenize, yaşam enerjileriyle müsaade etmiyorlar.  Öyle sarılmışlar ki birbirine. 
Doğanın birbirine hediyesi.  Dansçı ve oyuncu Memetle yaşama dair yolculuğa çıktık.

Dans ve Bale aşkını bütünleyen sihirli söz..
-İzmit'te bayındırlığa bağlı Yapı Spor kulübünde 9 yaşında yüzme sporuna başladım. “Aslında eski bir yüzücüyüm. Türkiye derecelerim var.  
Aynı zamanda bronz büröveli bir cankurtarandım. Buz Pateni yaptım, ortaokul yıllarında uzak doğu sporlarına heves ettim sonra bir süre takewondo ve jetkunedo ile uğraştım. Orta 2. sınıfta bir bale temsiline aile dostlarının daveti üzerine izleyici olarak katıldım.

Hiç unutmuyorum o geceyi, daha dün gibi…
İzlediğim eser, orijinal koreografisi Arthur Saint-Léon'a ait Coppélia idi. Çok sıkılmıştım ancak duyduğum alkışlar ve sahnede ışıkların altında izlediğim sanatçılar ve sanat eseri beni baleye hapsetmişti. Alkışların büyüsü beni çok etkilemişti. Hevesle Kulise koştum. Kulis Kapısında dikilen görevli, kulise girmeme engel oldu. İçeride arkadaşım olduğunu söylediğinde ise, "buraya sadece baletler ve balerinler girebilirler" cevabını duydum. İşte içimdeki dans ve bale aşkını bütünleyen söz bu sihirli söz olmuştu.

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü sınavlarına girdim ve kazandım. Hepsi ama hepsi balet olabilmek içindi.
2002 yılında lisansa yani üniversiteye kabul edildim, aynı yıl 2001’de Türkiye’nin çok önemli bale topluluklarından çağdaş bale topluluğunda solist olarak dans etmeye başladım. 2004 yılında İstanbul devlet balesine kabul edildim. 2yıl süren devlet balesindeki yükselen ve dikkat çeken başarı grafiğimi, 2006 yılı 3 Temmuz gecesi başarıyla bitirdiğim İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarının mezuniyet gecesinde geçirdiğim motor kazası ile noktaladım.

O Gece, Hayatın Kötü Bir Şakası mıydı ?
-Hayatın planı. Hayat yolumu kesti. Böyle devam edeceksin dedi. Müthiş bir çöküş ve yılgınlık. Sonra öfke. Hâlâ aşamadığım öfke nöbetlerim var, başıma gelenleri hazmedebilmiş, yüzde yüz kabullenmiş değilim, çünkü 26 yaşına kadar yaşadığım bir hayat var ve şu anda 37 yaşındayım. Ama bütün bu süreçlerden sonra azim dönemi gibi bir şey başladı. İçimden, “Bir şeyler yapabilir miyim acaba?” dedim, “Yok” dedi bir ses, “Dene yaparsın!” dedi öteki sesi. Ben ikinci sesi dinledim.


Kahramanın, yaşam koçun ?
-Kaza sonrası “Bu neden benim başıma geldi?” derken annem “Şükret yaşıyorsun, kirpiklerin hareket ediyor. ” dedi. Ve ilk kez tekerlekli iskemleyle hastaneden çıkmamı da ilginç bir şekilde sağladı... Hareket etmeye başladığım ve tekerlekli sandalye kullanmama izin verildiğinin 2. günüydü, annem beni nereden yakalayacağını çok iyi biliyordu ve elinde torbayla gelip; “Hadi bahçede çok aç köpek var” dedi. Annem emekli öğretmen olduğu için pedagojik yaklaştı. Bir insan size sürekli güç veremez. En sıkıştığınız anda çatlak yaratır ve oradan ışık sızmasına sebep olur. Annem de bunu sağladı.

 Durumuma Alışmadım, Alışamam
-Her şey beyinde başlıyor. Başarıya odaklı biri olduğum için sonrasında da var olan konum içinde başarmaya devam ettim. Bu duruma alışmadım ama bu durumda nasıl yaşayacağımı öğrendim. Hayata teslim olmazsan nasıl yaşaman gerektiğini öğrenemezsin. Kaza olduğu günü hatırlamıyorum. Uyandığımda kendime geldiğimde arkadaşlık, dostluk, sevgi, aşk, sadakat, hepsini sil baştan sorguladım. Ve çıkışı, kendime inanmakta buldum. Annem hep derdi ki; “Tanrı, bize şah damarımızdan daha yakın.”  Ne olup bittiğini sorgulamadan kendime duyduğum bu inançla baş başa kaldım.  Ben anladım ki, en büyük zorluğu da, hayal kırıklığını da, acıları da teslimiyetle aşabileceğimi gördüm. Her doğan gün bana umut verdi. Hayallerimin peşinden rota değiştirmeden tekerlekli sandalyem ve ruhumla koşmaya başladım.

Dünya Bale Yıldızları Gecesi
-Kazadan 2 yıl sonra 2008 de İzmit Şehir tiyatrolarında Oyuncu olarak sahneye bir engelli olarak ilk çıkışımı yaptım. Ardından 2010 yılı başlarında Golden Horn Konstantinyede adlı uluslararası Dünya Bale Yıldızları gecesinde, Marinsky balesi prima balerini Julia makholina ile SLAVA SAMODUROV'un özel olarak yaptığım "next to me" adlı düet sergileyerek dans etmeye yeniden başladım.
Yine 2010 yılında, İngiltere’de bulunan Dünyaca ünlü CanDoCo dance company (engelli ve sağlıklı) karma dans topluluğundan, Who Shell goes to the Ball (Baloya kim gidecek) adlı eserde Başrol dans etmek üzere davet aldım ve gittim. Bu eserin hemen peşinden, İngiltere’deki engelli okullarında eğitim amaçlı dağıtılmak üzere, bir dans eğitim videosunda yer aldım. Bütün bunların ardından Aktif Dans hayatına geri dönerek, "EngelSiz Bale Sanatçısı" olarak anılmaya başlandım.
***
Memet’in çok güzel bir yüzü var. Her gece dua diyormuş. Dualarında hep İpek’i çağırmış. ”Allah’ım bana, aşkım, sevgili eşim, karım demekten mutluluk duyacağım, yüzü güzel, kalbi güzel bir yol arkadaşı nasip et.” diye günlerce dua etmiş. Masallardaki gibi prensesi çıkıp gelmiş. Onun için üzülmenize hayat enerjisiyle asla izin vermeyen Memet şiir de yazıyor. “Sana şiir yazdıran nedir? Sorusuna yanıtını verirken gözlerinin içi gülüyor.
-Bana, en büyük ilham veren kavram, ayrılık; anneden ayrı kalmak, babadan ayrı kalmak, sevgiliden ayrılmak… Hayatta en çok sevdiklerim, İpek benim bir tanem.
“Düşlerle Dans” isimli kitabındaki şiirlerini severek okudum.
“……
Ey hayat
Ben her gece bende ölür
Sende doğarım…”

 
Araba parçalarıyla ilgileniyorsun, denizyıldızı boyuyorsun, Feriköy antika pazarında pazar günleri tezgah açıyorsun. Neden bunlara ihtiyaç duyuyorsun?
-Türkiye’de dans ederek, para kazanamadığım için Feriköy antika pazarında, Pazar günleri tezgâh açıyorum.  Dans ettirenler ne var canım dans ediyorsun, ediver canım deyip para vermek istemedikleri için dans ederek para kazanamıyorum. Bir yuva kurdum geçinmek zorundayım. İleride doğacak çocuğuma iyi bir gelecek hazırlamak zorundayım. Onun için gecemi gündüzüme katıp çalışıyorum.
 

Memet, senin hikayeni biliyoruz. Zor zamanlar geride kaldı. Birçok başarılı iş yaptın. Şimdi de Şehir Tiyatroları’ndasın.
-Evet, danstan hiç vazgeçmedim. Bu yıl oyuncu olarak Şehir Tiyatroları’na başladım. Erhan Yazıcıoğlu sağ olsun bir teklifte bulundu, severek kabul ettim. Asıl ait olduğum yer sahne. Tiyatro farklı bir disiplin ama çok sevdiğim tiyatronun içine yeniden girmiş oldum.

Bir günün nasıl geçiyor?
-Bana ayak olan tekerlekli sandalyem, İpek’im ve bir arabam var. İstanbul yaşamak için zor bir şehir ve ben tekerlekli iskemleyle yaşamayı beceriyorum. Hakikaten zor. Mecidiyeköy’de bir yokuşta oturuyorum. Arabamı bana ayrılmış engelli park yeri olmadığı için yokuşun altına ya da başına bırakıyorum. Neyse ki evim giriş katta. Zorlanıyorum ama ne yapabilirim?

Dans okulundan mezun olduğun gece eksildin. Ya sonra ?.. 
-O zaman çok üzülmüştüm. Ama şu anda mutluyum. İpek’im var. Ben kendime inanıyorum ve güveniyorum. Hiç Keşkem olmadı.   Olmayacakta. Yaşadığımız her şeyin bir kazanım olduğunu gördüm.  Kaza yaptığımda, çok yakınımdaki insanlar benden uzaklaştı, uzakta durduğunu sandıklarım ise yakınlaştı. Böylece kendime olan güvenim daha da arttı.  

Özlemlerin ? 
-Eski Memet’i çok özlüyorum, o adamı, demir gibi adamı, eski beni... “Keşke bu şekilde güçlü olmasaydım” çok dediğim anlar oldu.  Hayallerimin peşinden de koşamıyordum. Ama şöyle tuhaf bir şey de oldu, bir tarafım eksik kaldığı zaman, başka bir taraflardan kendimi tamamladım, hislerim daha da gelişti, insanları daha derinden algılamaya başladım. Yeri geldi. Bedenime, ruhuma sığmadım, taştım. Bedenin sınırları yok. Ama bu sandalyeyle sınırların var. Hareketlerimi zenginleştirmek için sandalyeden iniyorum bazen ama onda da yerdeyim işte.

Bana Dansı Anlat
-Dans, bedenin ritmik tınılara kapılıp canlılık belirtisi göstermesidir.
Ruhsal devinimlerin ve gerilimlerin ritmik yansıması ve gövdesel hareketlerle ifadesidir. Dans yaşamaktır. Her anı, her dakikayı, geçmişi ve geleceği.
Senelerim onunla geçti.
Onsuz yaşayamam. 
Her şeyi bir kenara itti, kendisini en başa koydu. Kanımda dolaşırken“Yürü Memet” dedi. Her türlü durumda bedenin akışına bırakıyorum. O kıvrımlarla kaptırılan ruh sayesinde ardımdan gelecek zamana bakıyorum.

Karşıma çıkan zorlukla savaştığımda yaşadığımı hissediyorum.
-Kaderim dans etmemi istemedi. Psikolojik olarak zor zamanlar geçti. Şu lafları duydum; “Sen motor atölyesine geri dön oğlum” diyenler oldu. Başkası olsaydı, İstanbul’da tek başına yaşayıp bunları işitip geri dönerdi. Onlara da o hayata da meydan okudum. Evden bir çıkıyorum arabamın önüne araçlar park etmiş ama hırs yapıyorum ve dışarı çıkıyorum. Karşıma çıkan zorluklarla savaştığımda yaşadığımı hissediyorum. En büyük hayalim paralımpık olimpiyatlarda tuırkıyeyı dansçı olarak temsil etmek ve “Sizinle birlikte yapacağımız proje;Engelli ve engelsiz Sanat Merkezi” açmak.

Medya Dünyasından Beklentin Nedir ?
Televizyon dizilerinde,  rol model olacak bir engelli karakter olmalı.  Bunu başaracağıma inanıyorum.  Yapımcılarında elini taşın altına koyup bu konuda bir şeyler yapmasını bekliyorum.
Her şeye rağmen hayata pozitif bakmayı seçen birisin.  Annenin ve İpek’in desteği inanılmaz.
İnsan yeter ki istesin, her şeyi başarabilecek güçtedir. Bu başardıklarım sayesinde sadece ülkemizde değil, tüm Dünya çapında bir dansçı niteliği olduğumu kanıtladım.” diyen Memet, bana bir dans borçlusun, umarım her şey istediğin gibi olur.
Seni seviyoruz. 
Mucize ile birleşen tatlı hırsına hayranız..
En içten alkışlar sana…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.