İki ahbap oturmuş sohbet ediyor.

Biri diğerine sormuş,

-100 katlı gökdelenden aşağıya düşsen ne yaparsın,

Diğeri de cevap vermiş,

-Birinci kata gelene kadar endişe duymam. Epey mesafe var. Kafam yere çarptığında düşünürüm.

..

Korona virüs belası bize mübtela olduğu günden beri uzmanlar bağırıp duruyor ;

Maskesiz gezmeyin,

Sosyal mesafe kuralına uyun,

Bitti dediğimiz noktada gevşemeyin..

Bunları sürekli mıh gibi insanların kafalarına çaksalar da insanların bunları pek anladığı aşikar değil.

Mevlana hazretleri ;

Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” Der.

Demek ki bu insanların anlama kapasitesi bu.

İnsanların uygulamayı yapmada amel eksikliği var.

Bu insanların uygulamaya uyması ve endişe duymaması için bir şeylerin olması gerekir.

İnsanlar kendilerini virüsün öldürdüğünü düşünürken,

Ecelin sahibinin de yine Allah olduğunu unutmuş gibiler.

Virüsün bu işin bahanesi olduğunu hala görebilmiş değiller.

Uzmanlar sadece “Tedbir al, takdir Allah’tandır" kısmını uygulamaktadırlar.

..

İnsanın endişe duymaması için,

Kapıldığı girdapta karamsar olmaması için bir dayanağı olmalı.

Kur’an-ı Kerim Zümer Suresi 53. Ayette şöyle buyuruluyor ;

De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

Demek ki insanların bağlanacağı tek bir nokta var ;

Yaradan’ın rahmetinde ve bağışlamasından ve de lütfundan ümit kesmemek.

Bu gün sıkıntılarımızın kaynağı da bu değil mi ?

Rızkın ve hayatın sahibinin “Allah” olduğunu unutanlar nasıl da bir çırpıda kuluna bağlanıyor.

Firavun’un oluş nedeni bu değil mi ?

Firavun’u bu kadar yüksek noktaya taşıyan zihniyet de “Yaradan’ı devreden çıkaran” noksan akıl değil mi ?

İnsanlar ümidi kaybetmenin, karamsarlığa düşmenin panzehirinin “İman” olduğunu anlamadıkları sürece bu türlü boş kaygılara kapılıp gideceklerdir.

Eskiler bu işe “Avara kasnak gibi döner dururlar.." der.

Bütün dert ve sıkıntılar İman ve onun göstergesi olan amelle sükun bulur.

..

Uzmanların dediklerini anlayabilmek için yine Kur’an'a kulak vermek gerekir.

“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” (Âl-i İmrân suresi ayet 139)

Bu hususta Hafız’da şöyle der ;

"En büyük felaketler içinde dahi ümidini kaybetme Unutma ki ilik en sert kemiğin içinden çıkar."

Selamete ermek için çok basit olarak yapmamız gerekenler var.

En başta da ümidi kaybetmemek. Hem insan olarak hem ülke olarak.

Ümidin kaybedilmemesi ve insanlara ümit aşılayabilmek için de yöneticilerin ihlasla hareket etme mecburiyeti vardır.

Kişilerin ifadeleri yönünde değil, Kur’an'ın işaret ettiği hal ve durum içinde "bir olma yolu"nu tercih etmemiz gerekir.

“…Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.” (Talak, suresi ayet 2 )

Unutmayın ki ;

“Karamsar insan, kendi kendinin en büyük düşmanıdır.” P.Fleishman

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.