İnsanlar hep bir yaşam mücadelesi içindeler.

Doğduğu andan itibaren hayat koşuşturması.

Doğduğu andan itibaren diyorum, çünkü çalışan bir annenin bebeği olarak doğdu ise, bir de annesi işteyken kendisiyle ilgilenecek aile büyüğü (anneanne, babaanne) veya başka aile bireyi yoksa o bebek için doğumuyla başlayan ayakta kalma mücadelesi başlamıştır.

Kendisiyle ilgilenecek bir bakıcı tutulması, bir kaç yaşa geldiğinde kreş koşturmacası. İşte mücadelenin devamı.

Sonra Anaokulu ve okul hayatı ile devam edip giden biteviye bir koşturmaca.

Aslında annesi çalışsa da, çalışmasa da bu böyle.

Çalışan anneler için büyük yorgunluk, telaş içinde geçen aylar, yıllar.

Ev hanımı, iş kadını, eş, anne... Birçok misyonu vardır annenin.

Yıllar geçtikçe o çocuklar büyür, sosyal hayatın içinde birer yetişkin olarak yer aldığında da annenin veya herhangi bir bakıcının yardımına ihtiyaçları azalır. Hatta yok denecek kadar azalır gibi görünse de.. Yine de tüm ev işleri, çocuklarının beslenmesi, giysilerinin temiz ve tertipli olması için o yetişkin çocuğun anneye ihtiyacı bitmez.

Çalışan annelerinin bir çoğunda en büyük hevesi, çalışma hayatını süresi dolduğunda emekliye ayrılmaktır.

Kendisine, evine, aile fertlerine daha çok zaman ayırabilme, dinlenme hevesi..

Sosyal güvencesinin garantisiyle daha huzurlu bir sürece girmeyi, emekli olmayı, adeta ikinci baharını yaşamayı arzulayan anne (ve tabi ki babalar da) bu çalışma temposunun son bulmasını çok isterler.

Emeklilikte yapılacaklar planlanır, kaçı hayata geçirilebilir, kaçı havada kalır o da ayrı konu.

Emekli olmak güzel şey, en çok da hanımlar için.

Yine de hüzünlenir anneler. Çünkü kendisine en çok ihtiyacı olduğu yaşlarında çok da gözü önünde, yanında az zaman geçirebildiği çocuğu artık büyümüş yetişkin olmuştur. İlk attığı adımı göremeden, ilk kelimesini konuşurken duymadan, ilk çıkan dişinin müjdesini çocuğunu büyüten kişiden duyması biraz ezse de yüreğini.. Artık emeklidir.

Ve eşiyle, çocuğuyla, sevdikleriyle daha çok zaman geçirebilmek fikri rahatlatır.

Çocuklar da bu tempoya alışkın durumda hayatın içinde, gelecekte kendi sosyal güvencelerini edinebilmek için aynı yollardan yürümeye devam ederler.

Bir döngüdür bu; bayrağı anne, babadan alıp kendileri o koşuşturmanın içinde yer alırlar.

Benzer olayları yaşayıp, benzer yollardan yürüyerek eş, anne veya baba olarak sürer gider.

Onlar da gün gelir emeklilik günlerini hayal ederek çalışma hayatlarını sürdürürler.

Yaşam için gerekli olan üretime katkıda bulunmak için şarttır çalışmak..

Kendisine, ailesine ekonomik destek olmak, kimseye muhtaç olmamak, haklarının farkına varması için de, hanımların ekonomik özgürlükleri, sosyal hayatın içinde çalışan bireyler olarak da yer alması çok da önemli bir olaydır. Çalışmak, çalışmak, çalışmak.. Ve neticesinde emeklilik hedefine ulaşmak..

Emeklilikle son bulan çalışma hayatı "ikinci bahar" olarak devam eder gider.

Bir söz vardır ki çok beğenirim;

“Emeklilik bir makamdır; hak ederek ve yüz akıyla o makama terfi etmek gerek..”

Herkese hayırlı, sağlıklı, huzurlu emeklilik kısmet olması dileğiyle.

Sevgiyle..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.