“Bedenin ruha ihanetidir.” yaşlılık.

18. yüzyılda ortalama yaşam süresi 35 yıl olduğunu biliyor muydunuz? Günümüzde dünya nüfusu giderek yaşlanıyor ve 65 yaş yaşlılığın başlangıcı olarak kabul ediliyor.

Schopenhauer, “fizikselin özelinde zihinsel inzivaya çekilecek kadar yaşarsam” der.

Hayat temposunda o kadar yoruluyoruz ki.

Dünya tarihinde 50 yaş üzerinde eser bırakanlara baktığımız zaman görüyoruz ki yaşlanmıyoruz yaş alıyoruz.

Kristof Kolomb Amerika’yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını geçmişti.

Pasteur kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı.

Mimar Sinan, Süleymaniye Cami’sini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye Cami’sini tamamladığında ise 86 olmuştu.

Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı.

Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hala işinin başındaydı.

Goethe, en büyük eseri Faust’u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmişti.

Nobel ödüllü alman doktor Albert Schweitzer 88 yaşına rağmen Afrika hastanelerinde durmaksızın çalışarak ameliyat yapıyordu.

Ressam Titian 99 yaşında hayata gözlerini yumdu. “Lepanto Savaşı” adlı ünlü tablosunu ölümünden bir yıl önce tamamladı.

Arkadaşımın babaannesi anlatırmış.

Eskiden yaşlılar dağın tepesinde bir yere bırakılırmış. Kimseye yük olmasın diye. Artık verimli olmayacağı için ölüme terk edilirmiş. İlaç, bakım masrafları ve yükünden kurtulmak için uygulanan bir yöntem.

Bazı yerlerde yaşlılar kendilerini uçurumdan atarlarmış. Artık işe yaramayacağını düşünürlermiş. Ya da düşünmeye sevk edilirmiş.

Ege’de bir komşum anlattı. Yaşlı eşekler toplanıp “artık yük taşıyamaz" mantığı ile bir adaya bırakılırmış. Yeni yaşlı eşekleri bırakmaya gittiklerinde ne görsünler?

Bazı yaşlı eşeklerin sıpası olduğunu görmüşler. Sıpaları dönüşte getiriyorlarmış. Doğa sıpalar ile sessizce “Yapmayın!” diye seslense de bu gelenek yıllarca sürmüş.

Cioran'ın "yaşlılık, en nihayetinde, yaşamış olmanın cezasıdır." demiş. Ne güzel ifade etmiş.

Günümüzdeki emekli görüntüsüne baktığımız zaman ise çok az maaşla kalan hayatlarını tamamlamaya çalışan insancıkları görüyoruz. 65 yaş üzeri ücretsiz ulaşım bile tartışma konusu.

Emeklilerde yaşamış olmanın cezasını çekme zamanı. Ölüme yakın zamanı. Artık yaşlılarımızın külfet olduğu hissettiriliyor. Saygıyla yaşlısını kucaklayan az insanların çoğalması ve devletimizin bu insanların yaşam standartlarını yükseltmesi dileğimle.

Emekli değil ölmek-li gözüyle bakmayalım.

Unutmayalım! Zaman herkese eşit davranıyor.

Bedenin yer çekimi olsa da ruh ve gönlün yer çekimi yoktur.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.