Bir Hollywood filmi senaryosu gibi, bir roman gibi Elif…
Yaşama camdan tutunan, cam kemik hastası, engelli bir genç kız. Bedenindeki engelleri silen Elif Gamze Bozo ile dünya yolculuğunda, ilgi çeken hikâyesini konuştuk.
Hayatta ders alınabilecek insan, 1984 yılında Ankara’da doğdu. Cam kemik hastası olarak dünyaya geldi. Diğerleri gibi Gamze’de İlkokula başlama çağında hastalığı nedeniyle, okula alınmak istenmedi. Ailesinin büyük bir mücadelesi sonucunda okula alınan gamze ile yaşamın derinliklerine indik.

İlkokul yılları ve sonrası ?
- İlkokul yıllarımı Osmaniye’de geçirdim. Ortaokul dönemlerinde Ankara’ya yerleştik. Okul yıllarında birçok şiir yarışmalarında ödüllere layık görüldüm.
Sonra sağlık nedenlerimden dolayı Açık Lise ’de okul hayatıma devam ettim ve Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde eğitimimi tamamladım. 2008 yılında Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nden (AFSAD) fotoğraf sanatı eğitimi ve 2011 yılında Anadolu Üniversitesi “Etkili Konuşma ve Diksiyon” eğitimini başarıyla tamamladım.
Dolu dolu bir hayatın önünden rüzgâr hızıyla geçen Cam Kız Gamze’ye yetişemiyordum.
Çok hızlı ilerledik. “Daha çok anlatacağımız var.” dedim ve devam ettik sohbetimize..

Üniversite yılları ve kariyer ?
- Üniversiteyi okurken Evrensel Gazetesi ve Hayat Televizyonu kanalında 5 yıla yakın muhabirlik yaptım. Fakat ulaşım sorunundan dolayı, muhabirlik hayatını bıraktım. Muhabirlik yıllarında “Taş atan Çocuklar” yani çocuk istismarı konusunda çalışmalarda yer aldım.  Aynı zamanda Ankara Sosyalist Kadın Platformu ve “Barış İçin Sanat Girişimçisi” üyesiyim.
Şu an Türk Telekom Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri Çağrı Merkezinde, iletişim asistanı olarak çalışmaktayım. “Ulaşımda, iletişimde ve hayatın içerisinde bende varım” projesiyle başlamış olan evden çalışma yani “Home Office” ile iş hayatına tekrar başladım. 3 Aralık 2011 Dünya Engelliler Gününde “yılın başarılı engelli genci “ödülüne layık görüldüm.2012 yılında yılın başarılı genci seçildim.

Yazarlık ve fotoğrafçılık tutkusu ?
- Yazarlık ve fotoğraf sanatıyla da ilgilenmekteyim. 2008 yılında kendi çalışmam olan “Hayata Birde Buradan Bakınız” adlı bir fotoğraf ve 2010 yılında ‘’Anadolu’yu Tanıyor muyuz?’’ belgesel fotoğraf sergim açıldı.
2010 yılında “İlle de Hayat” şiir kitabım, 2012 yılında ise “ Gitmek için Gelir Aşk”, 2015 yılında “Kambur Güvercin” adlı kitaplarım okuyucularımla buluştu. Ve son dördüncü kitabım ‘’Kendime Engel Olamıyorum-Senegal’’ fotoğraf kitabımdır. Bugüne kadar dört kitap yazdım. Yazdığım kitaplarla hayata tutunuyorum. Gitmek İçin Gelir Aşk' kitabım, beş yıllık bir birikimim sonucu oldu. Yazmayı çok seviyorum. “Sait Faik demiş ya “Yazmasam delirecektim ”diye, işte ben de yazmasam delirecektim diyorum. İlk şiir kitabımdan, çok sevdiğim sanatçı ablam İlkay Akkaya ile 3 şiir klibim de bulunmakta.

Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’nde açılan kapılar
- Tekerlekli sandalyemin izlerini Senegal’de bıraktım. Proje ile Senegal’deki insanları anlatmak istiyordum. Senegal fikrinin temeli benim için 2015’in ekim ayında Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’nde başladı. Konuşmacı olarak festival konuk olmuştum. İzmir’den döndüğüm zaman fotoğraf alanında kendimi biraz daha farklı mekanlara sürüklemem gerektiğini hissetmiştim. Tam o günlerde telefonum çaldı. Babamın 30 yıllık mühendis arkadaşı Mesut Amca, Senegal’den arıyordu. Hiç düşünmeden ‘Mesut Amca yanına gelmek istiyorum’ dedim. Doktorum, Prof. Dr. Özgür Demir’i de arayıp, izin aldım. Altı ay Senegal üzerine çalıştım.

Fotoğrafçılık ve Afrika Ülkesi Senegal yolculuğu ?
- Fotoğraf, benim için zamana tanıklık etmek. Fotoğraf çekmek sadece deklanşöre basmaktan öte yaşanılan hayatları kendimle bütünleştirerek öteki hayatların sesi olmak.

Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’a Senegal fikrimi açtığımda önce tedirgin oldu. ‘Oralarda başına bir iş gelirse’ diye korktu. Ama ben pes etmedim, onu ikna ettim ve uçak biletleri alındı. Derken daha iyi bir fotoğraf makinesi edinebilmem için Zoom İthalat firmasınan Jirayr Gamsaragan imdadıma yetişti. Senegalli çocuklara benden bir anı kalsın istedim. Ankara Sanat Platformu Başkanı Sultan Özateş’in desteği ile koca bir valiz dolusu oyuncak ve kıyafet götürdüm.

Senegal’den heybende getirdiklerin ?
- 700 fotoğraf ile döndüm. Bunların arasından 40 fotoğraf, sergi için seçildi. 50 fotoğrafsa, videolarında yer aldığı belgesel için seçildi. 70 fotoğraf da slayt gösterisinde yer aldı. Senegal’de yalnızca fotoğraf çekmedim. Çocukları kucağıma aldım. Çalışan kadınlarla dertleşip kucaklaştım. İşçilerle çay içtim sohbet ettim. Bunları yaparken her anımı yazdım. Goethe’nin bir hayali varmış: “Başka bir toplumun kültürünü öğrendiğimizde dünyada savaşlar biter.” Ben de bunu yapmak için çıktım yola.

Bize çocukları anlat, Senegal’i anlat..
- İnsanlar fotoğraf makinesini görünce hemen tepki veriyorlardı. Bu yüzden kendimi onlara kabul ettirmem gerekiyordu. Kısa sohbetlerin ardından ‘Fotoğraf çekebilir miyim’ diyerek izin aldıktan sonra yaptım çoğu çekimi. Özellikle çocuklara sevgiyle sabırla yaklaştım. Üzücü olan en kötü durum ise, çocuklar burada hasta. Çoğunun ayaklarında ayakkabı çorap terlik hiçbir şey yok. En çok dikkatimi çeken ise ‘Talibe’ adı verilen çocuklar. Daara dedikleri yerde kalarak, (Türkiye’deki Darüşşafaka gibi) sabah ezanı ile çıkıp akşam ezanına kadar dileniyorlar. Ellerinde teneke kutularla para ya da yiyecek bir şeyler topluyorlar. Eğer hiçbir şey toplayamazlarsa o akşam aç yatıyorlar. Bir gün sanatçılar köyüne gittim, sonrasında balık pazarı ve sahile inip video çekimleri yaptım. Hristiyan mezarlığını ve çiçekçileri ziyaret ettim. Her anımda fotoğraf çektim.

Senegal’de neden oteli tercih etmediniz ?
- Otel’de kalmadım, bir aile ile yaşadım. Çünkü o yaşamı lüks bir otelde öğrenemezdim. Dakar HLM Belediyesi ile Yenimahalle Belediyesini kardeş belediyeler yaptım. Dakar ile Ankara arasında da bir kardeşlik köprüsü kurdum. Türkiye’den götürdüğüm belediye flaması ve bayrağı teslim ettim. Oradan bir mektubu buraya belediyeye getirdim. Kültürler arası bir bağ kurdum.

Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılan sergiyi anlatır mısınız ?
Senegal’de çektiğim fotoğraf ve videoları bir sergi ve belgeselle insanlara ulaştırdım.  Sergi ve video gösterimi 15 Ekim’de Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapıldı. “Memleketimden tam 7 bin 751 km uzakta Afrika ülkesi Senegal’de annem Zübeyde Bozo ile birlikte 20 gün geçirdim. Bu proje sadece benim için değil, başka engellilere ve engelli ailelerine de cesaret verecek” bir projeydi.

Kendime Engel Olamıyorum” sergisi ile kendinize engel olabildiniz mi ?
- Bütün engelleri aşarak düştüğüm yollarda ilk durağım Senegal oldu. En büyük hayalim Senegal’i fotoğraflamaktı. Engelsiz Sanat Derneği’nin bu hayalime ortak olmasıyla “Kendime Engel Olamıyorum” isimli projeyi doğdu ve tüm engelleri aşarak hayalimi gerçekleştirdim. Annemle birlikte çıktığım bu yolculuğu aynı zamanda kısa bir belgesel haline de getirdim. Senegal’de kadrajıma yansıyan fotoğraflardan oluşan serginin Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi’nde fotoğraf severlerle buluştu.

Toplumun Öteki yüzünü  kadraja yansıttınız mı?
- Yönetmenliğini yaptığım belgeselin gösterimi yapıldı. 2010 yılında Engelsiz Sanat Derneği ile birlikte çıktığım yolda toplumun ötekileştirilen yüzlerini kadrajıma yansıtmayı amaçlamıştım. Hayallerimi gerçekleştirirken hayalimin sadece kendimin değil tüm halkların barış özlemi, ayrımcılığa uğramış insanların sesi, tüm engelli insanların projesi olmasını istedim.

Çalışma hayatını nasıl sürdürüyorsun ?
- AssisTT Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş, 11818 bilinmeyen numaralar ve bilgilendirme servisinde asistan olarak çalışıyorum. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın 'Ulaşımda, İletişimde ve Hayatın İçerisinde Ben de Varım Projesi'yle evden çalışma, yani 'Home Agent' uygulaması kapsamında çalışma hayatımı sürdürüyorum.11818, bilinmeyen numaralar ve bilgilendirme servisi olarak geçer. Yaptığımız işle insanlara yardım ediyoruz aynı zamanda. Nöbetçi eczane gibi birçok bilgiye ulaşabiliyorlar. Ya da teknoloji destek hattından faydalanabiliyorlar. Yemek tarifi konusunda bilgi alabiliyorlar. İlk yardıma ulaşmak için yardım alabiliyorlar. Bilgi alabiliyorlar. Bu anlamda birçok konuyla muhatabım.

Hayat gerçekten çok mu zor ?
- Evet, hayat gerçekten çok zor. Engel denilen şey evden dışarı çıkıldığında başlıyor. Bu anlamda yeni imkânların iyi geldi. Yaşamımızı kolaylaştırdı. Biz, hep vardık ama hiç gün ışığına çıkmamıştık. Hep yorgan altında, odalarda kalıyorduk. Şimdi yeni yeni güzel şeyler yapılınca gün ışığına çıkmaya başladık belki de bu beton yığınının arasında bir çiçeğin yeşermesi ya da doğaya “merhaba” demesi gibi bir şey oluyor, güzel bir başlangıç oldu bizim için. Ama şahsım adıma söylemek isterim ki, ben birçok konuda şanslıyım. Ailem ‘’engel’’ kelimesini hiç kullanmadı. Ve ben hayatın içinde hep vardım aslında. Ama toplum bizlerin farkında değildi.

Engelli bireylerin var oluşu ile ilgili neler söylemek istersiniz ?
- Toplu taşıma araçları ve mimari engeller yüzünden aktif olarak her gün işe gidip gelmek bana zor oluyordu. Bu anlamda benim için bu iş ilaç gibi geldi. Bütün engellilerin eğitimi tamamlayıp, devlet yasalarının engellilerin hayatını kolaylaştırıcı hale getirip, engellilerin sosyal hayata katılması gerek.
Engelli Ailelerine çok iş düşüyor. Yılmayacaklar. Engelli bireylerin toplumda var oluşları hissedilmeli.

Elif, daha nice ödüllerle başarılar seni bekliyor. "bu ilginç, ne güzel" denilen her şeyin fotoğrafını çekip hayata gülümsüyorsun. Camdan tutunduğun hayat, sanat turunda seni kucaklamış.

Sevgiler ve güzel yarınlar Cam Kız…


 
 



 





 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.