Deprem Uzmanları, Türkiye'nin Deprem Gerçeğini Dile Getirdiler

BURSA ARENA / Haber Merkezi

.

17 Ağustos Marmara Depremi'nin 21'inci yıldönümünde açıklamalar yapan deprem uzmanları, tedbirli ve dikkatli olunması için uyarılarda bulundular. Büyük depreme hazırlıklı olunması gerektiğini belirttiler.

Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da beklenen depremin 7.2'den büyük olacağını belirtti.

Depremin Gölcük depreminden daha yıkıcı olacağına dikkat çeken Görür şöyle devam etti.

“Beklenen Marmara depremi minimum 7.2 büyüklüğünde olacaktır. Bu deprem nüfusu 16 milyon olduğu söylenen bir mega kent İstanbul'da olacaktır. Üstelikte bu kentin yapı stokunun yüzde 60’ının mühendislik hizmeti görmediği iddia edilmektedir. Kalabalık nüfus ve kalitesiz bir yapı stoku herhangi bir depremde can ve mal kaybını en fazla artıran parametrelerdir. Hal böyle olunca, korkarım ki Marmara depremi, Gölcük Depremi’nden çok daha fazla hasar verecektir. 

Ayrıca tsunami konusunda da uyarıda bulundu. “Marmara’da 7 ve üzeri büyüklükte hemen hemen her depremde tsunami olmuştur. Buna ait bilgiler tarihi kayıtlarda mevcuttur. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, özellikle İstanbul kıyılarında beklenen Marmara depremi sırasında yüksekliği 10 metreye kadar çıkabilecek tsunami dalgası olabilir.”  

Prof. Dr. Naci Görür, 1 Ağustos 2020'de Malatya'nın Hekimhan ilçesinde 3.9 büyüklüğünde meydana gelen deprem sonrasında "Malatya Fayı uzun zamandır enerji biriktiriyor" uyarısında bulunarak, "Malatya Fayı 7.4 büyüklüğüne varabilecek deprem üretebilecek kapasitededir. Bu hesaplama, 4 deprem verisine dayanarak yapılmıştır" demişti.

Yaptığı bilimsel tespit ve çalışmalarla Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi'nde yer alan, Bilim Akademisi Üyesi Prof. Naci Görür, "1999 depremlerini yaşarken Etiler'de İTÜ lojmanındaydım. Deprem olduğunda ilk yaptığım çocuklarımı alıp evde hayat boşluğu olarak belirlediğim masanın kenarına götürmek oldu, çömeldik. İçinde bulunduğun binaya güvenmiyorsan ve bir de sevdiklerin varsa korkmamak mümkün değil, nihayetinde insansın. Herkes gibi ben de korkuyorum" diye anlatarak,  

"Kaliforniya'da yer bilimci arkadaşlarımız vardı. Bir arkadaşımızın hanımı sohbet esnasında deprem olduğu zaman korkmuyoruz. Biliyorum ki evden sağ çıkacağız” dedi. Bu güven duygusu çok önemli. Düşünün 7 büyüklüğünde depremler oluyor, orada belki bir kişi tesadüfen yaşamını yitiriyor. Biz 100 binleri konuşuyoruz. Hazırlıklı olmamışız. İnsanlarımızı eğitmemişiz. İşte bunlar insanı ürkütüyor. Marmara Depremi 'Geliyorum' diye bağırıyor.

Deprem dünyanın doğasıdır, düzendir. Dünyaya bilimle bakan toplumlar, depremi kavrar kavramaz önlem almışlar Japonya, Hollanda gibi. Önlem almak zor değil ama biz toplum olarak afete dönüştürüyoruz. 2-3 katlı bahçeli evler gitti, dar düdük, yüksek binalar geldi. Cadde tünele döndü” dedi. 

Deprem uzmanı, 9 Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir de, İstanbul için korkutan uyarıda bulunarak, “Geçmişte deprem üretmiş ve İstanbul zarar gördüğü için gelecekte de böyle bir şey bekleniyor. Normal şartlarda 250 yılda bir kırılmasının zamanı geçmiş. Onun için ilk başladığında 30 yıl demişlerdi. Şimdi 30 yıl 10 yıla düştü” diye konuştu. 

Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Manisa Fayı Projesi Sonuç Sunumu” konferansında Manisa fayı üzerinde yapılan incelemelerini paylaştı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Manisa Valisi, çalışmanın çok değerli olduğunu belirterek “içinde bulunduğumuz binalardan emin olmalıyız ve en ufak bir endişe duymadan yaşayabilmeliyiz. Manisa depremde 6 hafif yaralılarımızın hepsi kaçmaya çalışırken yaralandı. Bunun nedeni içinde bulunduğumuz binalara olan güven problemimiz” dedi.

“75 yıl içerisinde Manisa fayı tekrar hareketlenebilir. Manisa fayı da 6.9’a kadar deprem üretme potansiyeline sahip. Manisa’nın kent merkezi içerisinde geçen bu fay, bir havzada yer alıyor. Doğrudan Manisa fayının üzerinde olan yerleşimler var. Öncelikle onların elden geçirilmesi gerekiyor” şeklinde açıklamada bulunan Sözbilir,

Manisa’daki faylardan en büyüğünün 7.1 büyüklüğünde deprem üretebileceğinin altını çizerek, “Manisa’nın 17 ilçesinde 32 tane fay var. Bu 32 fay 17 ilçenin tamamına dağılmış durumda. Bu fayların içerisinde en yüksek deprem oluşturma potansiyeli 7.1. Manisa Sarıgöl ilçesinin kuzeyinde Killik fayı var. O bölgede o fay deprem ürettiğinde Manisa ilinin tümü etkilenir. Manisa fayı da 6.9 büyüklüğünde bir deprem ürettiğinde sadece Manisa değil İzmir de etkilenir” diye uyardı.

Geçmiş dönemlerde deprem nedeniyle büyük acıların yaşandığını belirten ve İstanbul için de uyarılarda bulunan Sözbilir, “Aslında İstanbul’un içerisinden geçen bir fay yok. İstanbul’un güneyinde Marmara Denizi’nin altındaki fay deprem ürettiğinde İstanbul’da ne olur tartışması var. Geçmişte deprem üretmiş ve İstanbul zarar gördüğü için gelecekte de böyle bir şey bekleniyor. Bilim insanlarının orada deprem beklemesinin nedeni deprem kırılmasının vakti geçmiş. Onun için ilk başladığında 30 yıl demişlerdi. Şimdi 30 yıl 10 yıla düştü. Zaman geçtikçe daralıyor. Tüm bilim insanları bu konuda hem fikir. Türkiye hazır değil tabi ki, sadece İstanbul değil, Manisa da hazır değil” diye konuştu.

Depremin ayak seslerinin Tuzla’dan geldiğini belirten Sözbilir, Tuzla fayının kuzey ve orta bölümlerinde uzun zamandır bir kırılma meydana gelmediğini belirterek, “Uzun bir süredir deprem üretmemiş. Bu da depremin yaklaştığı anlamına gelir” dedi.

Tuzla fayında hendek açan deprem uzmanları, fayın gelecekte 7’ye varan büyüklükte bir deprem üretebileceğini ortaya koyduğunu, proje kapsamında diğer 4 fayı kestiklerini ve Tuzla fayı üzerinde çalışmalara başladıklarını belirtti.

Tuzla fayının İzmir’in en büyük fayı olduğuna dikkat çeken Sözbilir, Bu fayın olası bir depremde İzmir’i etkileyecek en büyük faylardan biri ve 7 büyüklüğüne kadar deprem üretme potansiyeli ve yaklaşık 50 kilometre uzunluğa sahip olduğunu, Doğanbey’den başlayıp Gaziemir, Konak ve Bornova’ya kadar uzandığını, bu fayın hangi yıllarda, kaç adet deprem ürettiğini, en son ürettiği depremden sonra ne kadar zaman geçtiğini aratırdıklarını anlattı.

Sözbilir,  "Tuzla fayının bu kolunda yaptığımız çalışmalarda uzun süredir deprem üretmediği ortaya çıkıyor. Bu da depremin yaklaştığı anlamına gelir” dedi. Tuzla fayındaki bir kırılmanın sadece İzmir’i değil Manisa, Aydın ve Kuşadası’nı da etkileyeceğini sözlerine ekledi.

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, beklenen büyük İstanbul depremi ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Bursa'nın İnegöl ilçesinde oda üyeleriyle bir araya gelen Marmara bölgesindeki deprem tehlikesinden bahseden Engin Er, “Bugün itibariyle Silivri açıklarında sismik boşluk olarak adlandırılan yerde oluşabilecek bir depremin büyüklüğü 7.6 civarındadır. Bu şiddette bir depremi Marmara bölgesinin çevresindeki illerin hissetmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu deprem Bursa’yı da etkiler. Bu depremin oluşturduğu fay hattı kuzey kolu olarak adlandırılmaktadır. Bunun orta kolu olan fay hattı Gemlik’ten başlayıp İznik’i, Karacabey’i, Mudanya’yı paralel kesip, Karacabey’e devam eden bir fay hattıdır. Burada oluşacak depremde Bursa etkilenir, İstanbul ise az etkilenir. 1855 yılı Bursa için küçük kıyamet olarak adlandırılan deprem vardır. Bursa bir depremi yaşayacaktır. Ege bölgesinde her ay ortalama 6 şiddetinde depremler yaşanıyor” diye konuştu.

Deprem gerçeğini kabul ederek hazırlık yapılması gerektiğinin altını çizen Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, “Yönetmeliklerimizi anlaşılır ve uygulanabilir hale getirmemiz lazım. Bu önlemler alınırken bu işin içinde akademik odalar da yer almalı” dedi.

Marmara Denizi'nde 7'nin üzerinde bir depremde bütün kıyı kesiminde tsunami oluşabileceğini belirten Engin Er, “Doğal olayların doğal afetlere dönüşmemesiyle ilgili Bursa’da konu masaya yatırılmalı ve büyükşehir tarafından planlanmalıdır. İnternete girdiğimiz zaman hangi hat nerden geçiyor bariz şekilde bellidir. Hatta fayın karakterini ve tarihsel olarak oluşturduğu deprem büyüklüklerini de bilebiliriz. Deprem, heyelan ve tsunami için Bursa var dedik. Tsunamiye de dikkat çekmek gerekirse, Marmara’da 7’nin üzerinde oluşacak bir depremde bütün Marmara kıyılarında tsunami oluşabilecek. Doğal afetler olarak hassas bir bölgedeyiz ama bunun önlemlerini de alabiliriz” şeklinde konuştu.

Bursa için Deprem uyarısında bulunan Engin Er, konuşmasında şu konulara dikkat çekti, “Koronavirüs salgınıyla uğraştığımız bu günlerde, ülkemizde meydana gelen depremlerle tedirginlik yaşanmaya başlandı. Son günlerde meydana gelen deprem sarsıntıları Türkiye’nin deprem gerçeğini tekrar gündeme getirdi. Deprem kuşağında bulunan yurdumuzun doğusunun da, batısının da sallanmasını uyarı olarak kabul etmek gerekir. Van, Malatya, Elazığ illerimizde meydana gelen depremlerle birlikte özellikle Manisa’da ve Muğla (Marmaris) gibi batı bölgemizde yaşanılan depremler diğer illerimizde de hissedildi. Can kaybının olmadığı, hasarların meydana geldiği bu depremler korku ve panik yaşattı. Güneybatı’ya doğru Türkiye’nin deprem hareketinde bir artma var. Ege Bölgesi’nde normal bildiğimiz fay hatlarında bir hareketlilik var, bu da gayet normal. 5 büyüklüğündeki depremler zaten her iki ayda bir Ege Bölgesi’nde olması gayet normal. Ancak bunun üzerinde büyük bir depremler oluşturabilecek fay hatları da var”  

Bursa’yı bekleyen büyük deprem tehlikesine işaret eden Engin Er, kentin 7 şiddetindeki depreme adım adım yaklaştığını belirterek şu ifadelerle devam etti, 

"Ege’de yaşanan sarsıntı, Bursa’daki bir depremi tetiklemez. Bursa, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolunda yer alıyor. 1855 yılında küçük kıyamet değimiz bir deprem meydana geldi. Şimdi de 7 şiddetindeki depreme adım adım yaklaşıyor. Asıl bu daha büyük bir tehlike”  

Deprem Uzmanları DEPREM konusunda şu uyarılarda da Bulunuyorlar:

21 yıl önce (17 Ağustos 1999 tarihinde), Gölcük’te 7,4 şiddetinde büyük bir deprem meydana geldi. Yakın zamanımızın 2. büyük bu depremde çok kayıbımız oldu, ders alınması gerekir. Alınması gereken önlemler sözde kalmamalıdır.

Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu bilerek deprem sigortası ve evimizde deprem çantası, eşyaları sabitlemek, korunma yerleri halledilmiş olmalıdır.

Türkiye'nin deprem gerçeğinde, ülkemizin deprem haritasına göre %92’sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98’i ve barajlarımızın %93’ünün de deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.

Büyük depremler olarak; 1903 Malazgirt, 1919 Ayvalık, 1939 Erzincan, 1943 Ladik, 1966 Varto, 1976 Muradiye, 1983 Erzurum, 1992 Erzincan, 1999 Gölcük ve Düzce depremleri, 2003 Bingöl, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremini söyleyebiliriz.

“Deprem değil bina öldürür” gerçeğinden hareketle kentsel dönüşümle depreme dayanıklı binaların zemin etüdüne göre nerelerde ve nasıl yapılacağı konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Yeni yerleşim yerleri fay hattı, sel, heyelan, çığ gibi doğal afetlere uzak yerlerde olmalıdır.

Deprem konusunda afet eğitimi almak gerektiği de ihmal edilmemelidir. AFAD, UMKE, JAK, Kızılay, İtfaiye gibi kamu ve yerel yönetimlerin sivil savunma birimlerine, gönüllü kuruluşlara, acil durum, afet eğitimi ve yönetimi çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Bu konuda, bilimsel ve teorik ağırlıklı eğitimler ve sıkıcı, uzun, gereksiz sunumlar yerine, kolay akılda kalan, pratik ve uygulaması kolay, herkesin anlayacağı eğitimler verilmelidir. Okullarda da öğrenciler bilgilendirilmelidir.

Evde, deprem esnasında panik yapmamak, sakin olmak gerekir. Hayat üçgeni olacak sağlam eşyaların yanında kıvrılarak cenin pozisyonunda yatılmalıdır. Devrilme durumu olan dolaplar, malzemeler sabitlenmeli, düşebilecek eşyalar zarar vermeyecek şekilde yerleştirilmelidir.

Asansöre binilmemeli, merdivenlerde olunmamalı, kapı eşiklerinde durulmamalı, sıra, masa altına girilmemeli, pencereden atlanmamalıdır. Kafanın yastık, minder, kitap, vb. eşyayla korunması gerekir.

Dışarıda ise, yüksek binalardan, enerji hatlarından, elektrik tehlikesinden, yüksek cisimlerden uzak durulmalı; köprü, viyadük risklerine ve trafik akışına dikkat edilmelidir.

Deprem sonrasında da panik yapmamak gerekir. Korku, panik yaşayan insanlar da sakinleştirilmeli ve toplanma alanına yönlendirilmelidir. Belirlenen toplanma alanına gidilmeli ve şehir dışında aranacak ve bilgi verilecek kişiye durum kısaca anlatılmalıdır. Telefonda uzun konuşmak doğru değildir, mesaj tercih edilmelidir. İletişim sisteminin yoğunluk sebebiyle çökmesi büyük sıkıntılar yaşatacaktır.

AFAD, itfaiye başta olmak üzere gönüllü deprem, afet kuruluşlarından eğitim almamız ve evinize en yakın toplanma alanını öğrenmemiz gerekir

CAFER GENÇ / Bursa Arena E'Gazete  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.