Türkçemize Latince den geçmiş bir terimdir.
Diktatörlük “baskı yapan rejim” manasına gelmektedir.
Dikta ile idare edilen yönetime ise “diktatur” diyebiliriz.
Kelime kökeninin yakınlığından anlaşılacağı gibi ‘dikta’ rejimi idare eden sistemdir.
Sistemi diktatörlük olarak adlandırmak mümkündür. 
‘Demokrasi’ halkın kendi kendisini idare etme rejimine verilen isimdir.
‘Demokratur’ kelimesi halkın yönetime alet edilmesi olayının adıdır. 


Her ne kadar sonuç itibarıyla birbirinden çok farklı olmasa da, demokrasi, demokratur ve diktatör kelimelerinin yan yana kullanılması tam anlamını vermez, ancak diktatör rejimde seçim falan yapılmadan idareyi elinde bulunduran diktatörler vardır. Bu gibi sistemlerde halkı istediği gibi yöneten ve yönlendiren şahısların kendi halkları baskı altında ve sindirilmiş olarak yönetilmektedir. 

Demokratur da halkın yönetime alet edilmesi demiştik.
Halk narkozlanmış vaziyete getirilerek, ‘ben seçtim’ zannederek oy kullanıyor, çeşitli algı oyunlarıyla sandık başına gittiğinde kendisini bir tarafın yönlendirildiğinin farkında olmayarak oy veriyor. Hatta halkın oy vererek seçtikleri de ‘ben seçildim-ben kazandım’ zannediyor. Böyle uygulamalara demokratur rejim diyebiliriz.
Siyonist sistemin siyasi kurucusu olan Theodor Herzl ülkelere göre yaptıkları analizler neticesinde sistemi yürüten Siyonist çevrelerin 2. Yalta toplantısından sonra bazı ülkelerde ditatörlüklere son verilmesi bazı ülkelerde demokrasi uygulamalarını bazı ülkelerde ise sözde demokrasi, bazı ülkelerde ise demokraturu yani halkın sisteme alet edilerek diktatörlüklerin aslında devamının sağlandığı görülmektedir. Bu arada Rusya da ise diktatör Stalin iktidarda tutulmak suretiyle şekillendirilmiş bir dünya oluşuyordu. 

Bizim şimdiki konumuz, demokrasi gibi görünen ancak halkın ve hatta yönetecek olanların alet edilmesiyle demokratur rejim uygulanması  idi. 

Demokratur uygulaması ırkçı emperyalizm tarafından sistematik olarak şöyle uygulanıyor. Mesela Güney Afrika Cumhuriyetinde Mandela iş başına getirilmek isteniyor diyelim. Ülkelere göre değişkenlik gösteren 5’li 6’lı çetelerini kullanıyor. Bu çeteler medya para gücü ve diğer işbirliği içerisindeki mensuplardan oluşuyor. Halka da kendisinin seçtiğini zannederek ırkçı emperyalizm işbirlikçilerini iş başına getiriyor.
Metodun en belirgin uygulama sistemi ise ‘horoz dövüşü’ denebilir.
İki ayrı görüşlü parti biri sağ birisi sol diyelim aynı hortumdan beslenerek aralarında bir görüş farkı varmış gibi algı yayılarak yukarıda bahsettiğimiz gibi horoz dövüşü yaptırılarak seçimi birinin kazanması sağlanıyor. ABD’de cumhuriyetçilere de demokratlara da aynı sermaye sponsor oluyor.
Almanya da sosyal demokratlarla hristiyan demokratlar da aynı şekildedir. 

ABD seçimlerinde bir önceki dönem Obama ile Clinton birbirlerine rakip değil miydiler.
Yarışı Obama’ya kazandırmadı mı Siyonizm, peki Clinton gidip onun yardımcısı olmadı mı ?..


Ülkemizde de AKP’den önce sol görüşlü Ecevit iş başındaydı.
ABD ve İsrail stratejik ortak değil miydi.
Ekonomi AB’ye dış politika BM’ye ait değil miydi. 2002’de seçim yapıldı iş başına AKP geldi ne değişti. Sol görüşlü iktidar ülkeyi devraldığında 110 Milyar Dolar borçla aldı, devrederken 220 Milyar Dolarla devretti. 220 Milyar Dolarla devralan AKP borcu 700 Milyar Dolara çıkardığı gibi KİT’ler de gitti.
Ülkenin gelir getiren mekanizması kalmadı.
Mehmet Şimşek ‘özelleştirme dairesini kapatmayı düşündüklerini açıkladı.’ 

Şimdi sol görüşlü arkadaşlar da kendisini merkez sağ tarif eden AKP’li arkadaşlar da bana kızacaklar ancak fabrikadan farklı ürün çıkmamakta.
Sağ oy da sol oy da ırkçı emperyalizme gitmekte, malesef halk ta yönetime alet edilmekte. Biz meselenin temelini aktarıyoruz ülkemizde sağ ve sol destekçisi seçmen ülkemizin hep beraber değerleridir. 

Satrançtaki siyah taşlarda beyaz taşlarda dünya siyonizminin kontrolünde bulunuyor, hangi hamle yapılırsa yapılsın Siyonizm kazanıyor, İsrail ne derse o gerçekleştiriliyor.

Sistem veya rejim her neyse yapılacak değişiklik önce “demokratur sistem” yok edilmeli.

Dünya da gerçekleşen olayları anlayabilmek için “demokratur sistemin” ne demek olduğunu fark edebilmek için herkesin, şu üç siyonisti çok iyi analiz etmeleri gereklidir.
Theodor Herzl - Emanuel Karasu - Haim Nahum..

   
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.