28 Ekim 2019 tarihindeki “Zafer Çığlıkları” adlı yazımızda şöyle bir paragraf vardı: “ABD Başkanı Donald Trump’ın, AKP Genel Başkanına yolladığı 9 Ekim 2019 tarihli tehdit ve şantaj dolu düzeysiz mektubu 'çöp sepetine attık' demekle iş bitirilmez. Bu mektuba yanıt veremeyenlerin, ABD’ye giderek tepki vereceklerini söylemeleri de gerçeği yansıtmamaktadır.”

.

Bu düzeysiz mektuptaki ifadeler kabul edilemez niteliktedir ve diplomatik kurallara aykırıdır. Siyasi iktidarın yetkilileri tarafından bu mektubun önce çöp sepetine atıldığı, ardından ABD’ye gidip masasına bırakılacağı söylendi ve şimdi de kendilerine takdim edileceği bildirildi. İşin özü, bu mektuptan sonra ABD’ye gitmek çok yanlış bir tutumdur. Bu mektubun ardından ivedilikle ABD’ye karşı ciddi yaptırımlarda bulunulması gerekirken, ABD’ye gitmek her şeyi kabullenmek anlamındadır.

Siyasi iktidar Suriye’nin kuzeyinde Barış Pınarı Harekâtı için bazı hedefler koymuştu. Barış Pınarı Harekâtı sürerken, ABD ile yapılan anlaşma sonucunda, harekâta ara verilmiştir. Bu ara sırasında Rusya ile de anlaşma yapıldı ve ardından harekât sona erdirildi. Ama siyasi iktidarın koyduğu hedefler yerine getirilmedi.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, 29 Ekim tarihinde cumhuriyetimizin 96. yılını kutladığımız gün, ABD Temsilciler Meclisi’nde, “Ermeni Soykırımı’nı resmi olarak tanıyan” yasa tasarısı 11’e karşı 405 oyla kabul edildi. Kabul edilen tasarı ile 1915 olaylarının soykırım olarak resmen tanınması ve anılması öngörülüyor. Bu tasarının en yakın zamanda ABD Senatosu’nda da oylamaya sunulması beklenmektedir. Bu yapılanlar karşısında Türkiye’nin, Washington Büyükelçisi’ni Ankara’ya çekerek ABD’ye diplomatik tepki göstermesi gerekirdi. Benzer tasarıların diğer ülke parlamentolarında kabul edilmesine Türkiye tepki vermiş ve o ülkelerdeki büyükelçilerini Ankara’ya çağırmıştı. Ancak, Halkbank soruşturması ve bazı yöneticilerin mal varlığıyla ilgili sorunlar nedeniyle, ABD’ye tepki verilemediği bilinmektedir.

100 yıl önce emperyalizme karşı büyük bir başarı kazanarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, dünyada saygın bir konuma sahipti. Ancak günümüzde bu saygınlık yok olduğu gibi, emperyalizmin maşası durumuna getirildik. Ekonomisi güçlü olmayan, denk bütçeyi unutan, hukuk ilkelerini özümseyememiş, kamucu politikalardan uzaklaşmış, laik ve demokratik bilimsel eğitimi yapamayan devletlerin emperyalist güçler tarafından sömürülmesi doğaldır. Bugün “Yurtta barış, dünyada barış” sözü bırakılarak, komşularımızla savaş çığlıklarının atıldığı bir ortamdayız. ABD, yanına AB’yi de alarak, elindeki tüm verilerle, araçlarla ve NATO’yu da kullanarak ülkemize çullanmaktadır. Emperyalist güçler her sıkıştıklarında ‘sözde Ermeni soykırımı’ yalanına sarılmakta ve ülkemize baskı yapmaktadır. Sözde soykırım iddialarının Türkiye ile Ermenistan arasında değil, Türkiye ile emperyalizm arasında olduğunu öğrenmeliyiz artık. Sorgulamaktan ve düşünmekten yoksun olarak yetiştirilen kuşaklar ile ülkemizin gidişi iyi değildir.

Bu kötü gidişi önlemenin yolu dün 81. ölüm yılını andığımız büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sahip çıkarak, örgütlü ve bilinçli bir toplum yaratmaktır. Büyük kurtarıcımız Atatürk’ün yolundan sapınca, başımıza neler geldiğini bilerek, gerçekleri öğrenmeli ve ulusalcı güçleri birleştirmeliyiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.