1930, New York,

1927 Dünya Hafif Siklet Boks Şampiyonu Amerikalı Mike Morrison, Dünya Ekonomik Bunalımının tüm ülkeyi adeta esir aldığı o zor günlerde, pek çok Amerikalı gibi ailesinin geçimini sağlayabilmek için ne iş bulursa onu yapmaktaydı. Mike Morrison, çoğu zaman iş bulamıyor ve eve bir sent kazanamadan geri dönmek zorunda kalıyordu. Eski şampiyon, bazen limanda taşıma işleri buluyor; bazen de bina inşaatlarında çalışıyordu. Ancak bu işler günü birlik ya da birkaç günlük işler olmaktan öteye gidemiyorlardı. Mike Morrison, o gün de eve hiçbir şey kazanamadan dönmekteydi. Genç adam, yolda, iyi günde-kötü günde her zaman yanında olan karısı Martha’yı, dokuz yaşındaki oğlu Stuart’ı ve yedi yaşındaki kızı Kate’i düşünüyordu. Sabah evden çıkarken oğlu, kendisinden biftek istemişti. Bütün gün boyunca oğlunun isteğini yerine getirebilmek için, seçilecek yirmi işçinin arasında yer alabilmek için çok uğraşmış lakin bu yirmi kişinin arasında olmaya muvaffak olamamıştı.

Stuart’ a geçen yıl kan kanseri teşhisi konmuştu. Küçük çocuğun tedavisi için düzenli olarak kanının yenilenmesi gerekmekteydi. Mike ve Martha Morrison, canlarından çok sevdikleri yavrularının tedavisini yaptırabilmek için ellerinde ne var ne yok; hepsini satmışlardı. En son da, eski dünya şampiyonu, 1927 yılında kazandığı altın kemerini satmıştı. Ve ne yazık ki artık satacak hiçbir şeyleri de kalmamıştı. Stuart’ın doktoru, çocuğun çok kuvvetli yemesi gerektiğini; aksi takdirde, bu melun hastalıkla mücadele edemeyeceklerini söylemişti. Oysa; bu kederli aile, son günlerde çocuklarına çorbadan başka bir şey yediremez olmuşlardı. Stuart’ın on beş gün sonra da kanının yenilenmesi gerekiyordu…

Mike Morrison, karısı çocukları uyuturken, bir ay önce aldığı unvan maçı teklifini düşünmekteydi. Dünya Ekonomik Bunalımı patlak vermeden önce 1927’ de Profesyonel Dünya Hafif Siklet Boks Şampiyonu olduğundaki rakibi, şimdiki Profesyonel Dünya Hafif Siklet Boks Şampiyonu Cliff Ovens’tı. O maçta, Mike, rakibine iki kez saydırmış ve unvan maçını da açık sayı farkıyla kazanmıştı. Cliff Ovens ise, o maçtan sonra yapmış olduğu maçların hiçbirini kaybetmemiş; 1928 ve 1929 yıllarında iki kez üst üste şampiyon olmuştu. Lakin, buldozer lakaplı İrlanda kökenli boksör, 1928 yılında Mike Morrison’ a yenilmesini yıllar geçse de bir türlü hazmedemiyordu. Cliff Ovens, menajeri aracılığıyla, Mike Morrison’ a bir rövanş maçı önermişti. Mike, birkaç gündür bu teklifi düşünmekteydi. Kabul etmesi durumunda, oğlunun tedavi masraflarını rahatlıka karşılayabilecek ve ailesinin hayatını bu çetin ekonomik bunalım günlerinde garanti altına alacaktı. Fakat, faal boks yaptığı yıllardan bu yana, aradan uzun zaman geçmişti; ayrıca işsizlikten dolayı çoğu zaman karısıyla birlikte sadece kuru ekmek yiyorlar ve bazen de süt içebiliyorlardı. Bu yüzden de eski şampiyon çok zayıflamıştı. Dışarıdan bakıldığında bile neredeyse kaburga kemikleri görünmekteydi.Her şeye rağmen eski şampiyon kararını vermişti. Rövanş maçına çıkacaktı…

Unvan maçı yirmi gün sonra Madison Square Garden’ da yapılacaktı. Mike Morrison, kazanması durumunda 75.000 Dolar; kaybetmesi durumunda da 40.000 Dolar kazanacaktı. Anlaşma imzalanmıştı. Mike Morrison; kendisine bir şey olması durumunda, anlaşmaya, paranın karısına verilmesi maddesini ekletmişti. Cliff Ovens’ın menajeri, eski şampiyona, yirmi günlük sürede kuvvetli yiyebilmesi için bin Dolar vermişti. Fakat her baba gibi fedakar olan eski şampiyon, öncelikle bu para sayesinde oğlunun kanını yenilemiş ve Onun tedavisini devam ettirebilmişti…

Mike ve Martha Morrison; o akşam sofrayı çocuklarının en çok sevdikleri yiyeceklerle ve içeceklerle donatmışlardı. Çocuklar çok uzun süredir böylesine mükemmel bir sofra görmemişlerdi. İki çocuk, bir çırpıda sofradakileri silip süpürmüşlerdi. Yemek sonrasında, annelerinin yaptığı çikolatalı pastayı görünce attıkları çığlıklar ise, iki üç ev üstten duyulmuş olmalıydı…

Mike Morrison, parayı karısına vermiş ve ona bu parayla her gün güzel yemekler yapmasını söylemişti. Şampiyon bütün gün boyunca, eski antrenörü Tom Brighton’ la antrenman yapıyor; akşam eve geldiğinde de, çok yorulmuş ve çok acıkmış olmasına rağmen, karısı ve çocukları güzelce karınlarını doyurabilsinler diye yemeklerin ucundan alıyor ve çoğu zaman da sofradan doymadan kalkıyordu…

Maç günü gelip çatmıştı. Binlerce boks sever Madison Square Garden’ı hıncahınç doldurmuşlardı. Mike Morrison, karısının ve çocuklarının tüm ısrarlarına rağmen; Onların maça gelmelerine izin vermemişti. Buna rağmen, Bayan Morrison, gizlice çocuklarıyla birlikte Madison Square Garden’daki yerlerini almışlardı. Bu zor maçta, O’nun yanında olmaları gerekirdi…

İlk üç round başa baş geçmişti. Lakin dördüncü round’dan itibaren Cliff Ovens maça ağırlığını koymaya başlamıştı. 1927’ deki unvan maçını kaybetmenin acısıyla, rakibinin üzerine daha bir hırsla gidiyordu. Cliff Ovens, 4. round’un sonlarına doğru, aparkat ve kroşelerle eski şampiyonu hayli hırpalamış ve O’nu iplere yaslamıştı. İleriki roundlar, artık adeta bir unvan maçının bölümleri olmaktan çıkmış ve Mike Morrison’un dramının yaşandığı bölümler olmuştu zira eski şampiyon uzun zamandır karnı tam olarak doymadığı için güçsüz kalmıştı. Eski şampiyonun tek hedefi olabildiğince fazla ringde kalabilmekti. Bir sonraki roundda, Mike Morrison sağ kaşına güçlü bir yumruk almıştı; kaşı açılan eski şampiyon, bundan sonra kombine yumruklar almış ve yere yığılmıştı. Mike Morrison, eski bir şampiyondu; her şeye rağmen bütün gücünü toplayı ayağa kalkabilmişti. Hakemin başla komutuyla birlikte, Cliff Ovens, artık ayakta bile zor duran eski şampiyonu sağlı sollu yumruklarla çok zor durumlara sokmuştu. Ve, o son ölümcül yumruk…

Salondaki insanlar, ringe üşüşmüşlerdi. Mike Morrison yüzüstü yerde yatıyor; ağzından boşalan kanlar ringin her yerine yayılıyordu. Eski şampiyon son nefesini vermeden, cılız vücudu birkaç kez debelenmişti. Salondaki bağırışlar, haykırışlar ve çığlıklar ise, fedakar bir eş ve babanın ölüm oyunundan mağlup ayrıldığını olanca çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. Madison Square Garden’daki herkes o an, bu zayıflıktan bir deri bir kemik kalmış adamın ringe öleceğini bile bile çıktığını anlamıştı…

Bayan Morrison, Stuart ve Kate zorlukla ringe ulaşabilmişlerdi. Cliff Ovens’ın menajerinin uyarılarıyla, kahraman babanın ailesine ringde yer açmışlardı,

Bayan Morrison, kocasının cansız vücudunu görünce, hıçkırıklara boğulmuştu,

Stuart ve Kate, o an şoka girmişlerdi ve sabit bir noktaya bakmaktaydılar,

Daha sonra, Stuart babasının yanına çökmüş ve O’nun ter ve kan içerisinde kalmış saçlarını öpmeye ve koklamaya başlamıştı,

Bayan Morrison ve Kate, kendilerinin rahat yaşaması için, bile bile ölüme koşan babalarının yanaklarını öpmekteydiler,

Peşi sıra, Bayan Morrison, kocasının kanlar içindeki yüzünü silmiş ve ardından O’nun açık olan gözlerini kapatmıştı,

Kate ise, babasının eldivenini çıkartmış ve yaşlar boşanmış yüzünü babasının eline sürmekte ve o asil eli öpmekteydi,

O, gerçek bir şampiyondu,

Mike Morrison, yavaşça yattığı yerden doğrulmuş ve ailesine sıkı sıkı sarılmıştı,

Lakin, hiç kimse bu olayı görmemişti…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.