Bugünün yetişkinleri olan bizler de bir zamanlar çocuktuk.

Birçok konuda geçmişe özlem olduğu gibi ara ara çocukluğumuzu da özlemez miyiz ?

Eski yıllarda olmuş bir olayı, konuyu anlatırken söze hep de, "Nerede o eski yıllar.." diye, ya da eski bayramları özleyip. "Nerede o eski bayramlar" demez miyiz ?  

Bizlerden yaşça daha büyük olanlar da bizlerin daha hayatta olmadığımız yıllar için de kendi yaşadıkları eski yılları anlatırken hep aynı cümleleri kurmazlar mı ?

Herkeste, bir eskiye özlem yok mudur ?

Bugünler de, yarınların eski yılları olarak özlemle anılacaktır umarım..

Kimi eski bayramlardan, kimi komşuluk ilişkilerinden, kimileri o yıllardaki birlik beraberlikten, samimi akraba ilişkilerinden dem vurmazlar mı ?

Biri konuya girer ve "Ben İlkokula başladığım o ilk günü hiç unutamam.." diye başlar..

Okulumuz evimizin çok yakınındaydı, şimdilerde olduğu gibi servis araçlarıyla falan gidilmezdi.

“Sabahçı” ve “Öğlenci” diye iki gruba ayrılırdı öğrenciler.

Sabahtan bir grup, öğleden sonra da ikinci bir grup gider eğitim görürdü.

Okula giderken unuttuğumuz kitap, defter, kalem gibi eksiklerimizi bir teneffüste koşarak evimize gidip alıp gelebileceğimiz kadar yakındı okullarımız.

Silgisini evde unutan arkadaşımıza, kendi silgimizi ortadan ikiye bölerek kardeş payı yapan çocuklardık bizler.

Okulun kantininden aldığımız simiti arkadaşıyla paylaşan,

Birimiz grip gibi ufak tefek rahatsızlıklar yaşadığımızda öğretmenimizin; "Okul çıkışı arkadaşınızı ziyaret edin ve yarın da bana durumundan bilgi verin.." dediği çocuklar.

İlk derse girildiğinde Öğretmenlerimizin, “Günaydın çocuklar” deyip; hep bir ağızdan “Günaydın Öğretmenim” diye coşkuyla cevap verdiği,

Beslenme çantamızda ekmek arası zeytin, peynir koyup okula götüren, iştahla bunu tüketen,

Bir olma, birlik olma gibi fikir tartışmaları için sınıfta grup çalışmaları adı verilen belli konuları işleyen,  

Genellikle birbiriyle komşu olan ailelerin, o mahallenin çocuklarıydık..

Okuldan eve dönerken daha yarı yolda okul yakamızın düğmesinden başlayarak, giysilerimizin üzerine giydiğimiz okul önlüklerini çıkaran,

Evimizin kapısını annelerimizin açtığında içeri girer girmez. “Anne karnım acıktı”

Bazen de “Anne, ne yemek pişirdin bugün yemekte ne var” diyen,  

Akşam yemek masası hazırlandığında Annemizin, “çocuklar bekleyin, babanız işten gelsin sofraya hep beraber oturacağız” dediği çocuklardık.

Öyle Hamburgermiş, çatos, patos, çıtır pıtlak hazır gıdaların, ayaküstü abur-cubur atıştırmalıkların henüz hayatımıza girmediği bir güzel dünyada idik.. Hatırlıyorsunuz değil mi ?

*****

Büyük kardeşlerimizin küçülen giysilerini giyen, yeni giysi alınırken de, “Biraz büyük alalım, seneye de giyebilsin” denilen,  

İhtiyaçları biriktirilip, alınması genellikle bayram gibi özel günlerin öncesine denk getirilen,

Tabii ki bayramda da yeni giysiler giymenin sevincini yaşayan,  

Az ile yetinen, yok denildiğinde susmayı bilen,  

Anne, babalarımızın komşuluk ilişkileri olan, akşamları komşuların birbirine oturmaya ziyarete gittiği günleri yaşamış çocuklardık..

- Bir mazeretiniz yoksa annem, babam size gelecekler.

- Tabi buyursunlar.

Cevabıyla eve sevinçle dönen çocuklar..

Misafirin yanında durmayıp, öğretmenin verdiği ev ödevini yapan,  

“Misafirin yanında konuşulmaz, sen çocuksun, çok ayıp, ikramlar önce misafirlere sıranı bekle..” denilen,  

Büyüklere saygılı davranmamız gerektiği öğretilen,

Komşu teyze istediğinde mahalle bakkalına gidip, bir koşu ekmek alıp gelen,

- Ayşe teyze, annem istedi bir fincan tuz verir misiniz, yarın alınca iade edeceğiz.. diye komşuya gönderilen,

.

Komşumuz hastalandığında, Ona annemizin pişirdiği çorbayı götüren,

Bayramlarda aile büyüklerinin elini öpüp, bayram harçlığı alan çocuklardık...

*****

Dersten kaytarmak istediğimizde de, "Keşke misafir gelse de şimdi babam bana ders çalıştırmaya ara verse.." diyen mikro haylaz çocuklar..

Kimler unutturabilir ki; "Türküm, doğruyum, çalışkanım.." diye and içen, "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.." diye milli marşını okurken tüyleri diken diken olan çocuklardık.

Bizler, o mutlu çocuklardık işte..

*****

Geçmişte kalan her olay, bizlere ayrı ayrı tecrübeler kattı ve bugünle mukayese etme olanağı sağladı. Her günümüz sağlıklı, huzurlu, mutlu geçsin; bu günlerimiz çok güzel olsun ki, geçmişe özlem duymayalım.. Umarım ve dilerim ki bir gün böyle olur dünyamız..

Herkesin geçmişte kalan anılarının özlemeye değer olması dileğiyle, sevgiler.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.