“Öncelikle; tatil için İstanbul’a giden 12 yaşındaki kızım Nuveyba’nın gece yarısı 02:00 civarında attığı bir mesajla CORONA endişesini bildirmesi üzerine bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettiğimi bilmenizi isterim.”

Birileri tarafından corona diye adlandırılan bir virüs, günlerdir dünyaya korku salıp bütün insanları meşgul ediyor. Bilim insanları şaşkın, konu hakkında bilgisiz, çaresiz, kimse ne yapacağını bilmiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor, ayrı bir yorum yapılıyor. Ne kadar çabuk yayıldığına, ne kadar güçlü, ne kadar çözümsüz, ne kadar ölümcül olduğuna dair methiyelerden geçilmiyor. “Peki hiç düşündünüz mü? Asıl güçlü olan CORONA virüsü mü yoksa MEDYA mı?

Dünyayı ayağa kaldıran, gündemi bir anda değiştirip bütün gözleri ÇİN’e ve oradan gelecek haberlere çeviren medya değil mi?

Yer yüzünde katrilyonlarca belki de “sayısız virüs varken” bunlardan bir tanesine bir isim koyup, “dünyanın en ölümcül en meşhur virüsü haline getirip dünyaya servis eden medya değil mi?”

Dikkat ettiyseniz gelen haberlere göre, corona virüsü de “diğer virüsler gibi enfeksiyona neden olarak” (özellikle akciğerde olduğu söyleniyor) hasta edip öldürdüğü söyleniyor. Tek farkı vücudumuzda bulunan diğer virüsleri de etkileyerek, enfeksiyonun çok hızlı bir şekilde yayılarak daha ölümcül hale gelmesi.

Dünyaya servis edildiği şekliyle, belirtilerinin basit enfeksiyonel hastalıklardan pek bir farkı yok. Örneğin burun akıntısı, baş ağrısı, öksürük, boğaz ağrısı, ateş ve halsizlik gibi her gün karşılaşabileceğimiz, çoğu zaman umursamadığımız çok basit şikayetler.

Peki hiç düşündünüz mü?” Bu tarz şikayeti olanların tamamını CORONA virüsünün “bulaşmış olma endişesi sararsa” halleri ne olur? Kafalarına takıp, telaşlanıp, korkup, uykuları kaçarsa sağlıkları gerçekten daha ciddi şekilde bozulmaz mı? Hiç tahmin etmeyecekleri bir çok hastalığa yakalanma riskleri artmaz mı, hastaneler dolup dolup taşmaz mı?

Bana kalırsa zerre kadar endişelenmeyin.

Corona virüsünün, domuz gribi veya kuş gribi gibi hastalıklara sebep olan virüslerden (veya diğer virüslerden) daha fazla tehlikeli olduğunu sanmıyorum. Merak etmeyin yakın zamanda “bununda bir aşısı bulunur ve hazır olan aşılar tüm dünyaya pazarlanır, milyarlarca dolar kasaya girer” ve konu kapanır.

Şimdi yıllardır söylediğim şeyi tekrar söyleyerek size bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

Boş yere virüslerden, bakterilerden, mantarlardan ve diğer tanışmadığımız mikroplardan korkmayın, bağışıklık sisteminizin zayıflamasından korkun..

Bağışıklık sisteminizi güçlü tutmak için yapmanız gerekenleri aşağıda kısaca vermek istiyorum. Çok basit uygulamalarla bile CORONA veya KANSER dahil pek çok hastalıktan korkmanıza gerek olmadığından emin olabilirsiniz.

* Allah’a ve Allah’ın yarattığı vücudumuza güvenin. Artık, hücrelerimizde bulunan imalat hatlarını, atık değerlendirme tesislerini, enerji üretim santrallerini  keşfederek, kendi vücudunuzu tanımak, hakkında daha fazla şeyler öğrenmek zorundasınız. Sağlık sorunlarınızın tamamını başkalarının, “sadece doktorların çözeceği inancından vazgeçerek,” sağlığınız için kendi başınıza da bir şeyler yapabileceğinize inanın.

Tüm insanlık olarak kendimizi hasta edebilecek, ya da iyileştirecek kadar güçlü olduğumuzu unutmadan, vücudumuzun verdiği tepkilerden ve ortaya çıkan problemlerimizden ders almayı öğrenerek gerekli değişiklikleri yapabileceğimizi fark edin.

Hasta olduğunuzda şunu aklınızdan asla çıkarmayın ve ona göre davranın. “Sağlığınız asla aynı yerde kalmaz.” Ya daha kötüye gider ya da daha iyiye gider. Bu nedenle şikayetiniz başlar başlamaz “sadece semptomları” (belirtileri) ortadan kaldıracak, gerçek hastalığınızı maskeleyecek ateş düşürücü, ağrı kesici, gibi kimyasal ilaçları kullanmayın. “Hasta oluş nedenlerinizi öğrenerek, onları ortadan kaldırmaya çalışın” ya da kaldırılmasını talep edin.

Bu dünyada gördüğümüz, bildiğimiz yaratıklar içerisinde, “Allah’ın şaheseri olduğuna inandığım insana,” kendisine verilen “akıl ve iradeyi kullanarak,” kendi hayatına hükmetme ve yeryüzündeki sonsuz kaynakları kullanma fırsatı verilmiştir. Sağlıklı ya da hasta her insan, yaratıcısı olan Allah’la hiçbir şekilde irtibatını kesmeden, herhangi bir problem karşısında gücü nispetinde elinden gelen her şeyi yaptıktan sonra “duanın gücüne inanarak” her türlü derdine çözüm için Allah’tan yardım istemekten çekinmemelidir.

* Hastalık adına şikayetiniz ne olursa olsun “umudunuzu asla kaybetmeyin.” Yusuf suresi Ayet 87 de Allah; “Kafirlerden başkası Allah’tan umudunu kesmez” diyor. Bu nedenle hiçbir şekilde umudunuzu kaybetmeden, moralinizi bozmadan, iyileşeceğinize ya da şikayetlerinizin ortadan kalkacağına yürekten inanarak mücadelenize devam edin.

* Bizim bilinçli olarak hiçbir müdahalemiz olmadığı halde, muazzam bir düzen içerisinde çalışan akıl almaz derecede karmaşık, hücrelerin, organların, sistemlerin ve dokuların “başıboş çalışmadığını bilerek” küçük büyük demeden her türlü şikayetiniz için hastanelere gidip “yaratılışımızda yüklenen fabrika ayarlarınızla sık sık oynatmayın.

Bebekliğimizden itibaren okul, aile, tv, basın, sosyal medya ve çevre tarafından “düşünceniz etrafına örülen” duvarları yıkarak “kendi kişiliğinize” dönün. “Düşüncenizi değiştirerek, hayatınızı değiştirecek güce sahip olduğunuzu bilin ve inanın.” Düşündüğümüz şeylerin yavaş yavaş bilinçaltında kalıplaşıp eyleme dönüşerek, bir gün gerçek olarak karşımıza çıkabileceğini unutmayın.

* Acılı geçmişlerinizi “sadece ders alarak olgunlaşmak için” bir araç olarak kullanmayı öğrenmelisiniz. Acılara ve üzüntülere anlam katıp kabullendiğiniz taktirde acı çekmek zorunda olmadığınızı, aksine büyük bir tecrübe kazanarak birikiminize katkı sağladığını göreceksiniz.

* Hayatta “üstlendiğiniz mevcut rolü” en iyi şekilde oynamaya bakın. Sizi hastalıklara mahkum ederek, hayatınızı mahveden “dargınlık, kızgınlık, korku, endişe, öfke, depresyon, kıskançlık, hasetlik, umutsuzluk ve başarısızlık” gibi yok edici, olumsuz duygu, düşünce ve inançlardan bir şekilde mutlaka kurtulun.

Not: Malesef uzun yazıları okumayı sevenlerin az olduğunu bildiğim için, devamının bir sonraki makaleye bırakıyorum.

İyi bir hafta geçirmiş olmanız dileğiyle…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.