İnternette gezinirken denk geldim, adamın biri günlüğüne;

"İşte yine aynısı oldu... Bazen en tehlikeli yer, insanın kendi bedenidir" yazmış.

Bu kısacık metni okuyunca etkilendim doğrusu.

Şimdi bizim mahallede delege seçimleri gündemde olduğu için okuduğumu bu seçimlerimizle bağdaştırdım. Bu arada bizim mahalleden haberi olmayanlar için yazayım; Cumhuriyet Halk Partisi’nde 8 Kasım’dan bu yana delege seçimleri yapılıyor. Bütün partili arkadaşlarım gibi ben de kısmen de olsa delege seçimlerini takip ediyorum. Çok stresli, heyecanlı, zaman zaman tartışmalı, zaman zaman bekleneni karşılamadığı düşünülen anlar yaşanıyor. Nadiren bizlere yakıştıramadığım, hani “bu kadarı kadı kızında da olur” türünden durumlar da olmuyor değil yani.

Neyse; bana, hemen hemen geçmiş sonuçların aynısıyla karşılaşacağız gibi geliyor. Çoğunluğun gönüllerinde yatan aslanların değişmeden yatmaya devam ettiğini görüyorum.

Beni bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir. Seçim yapan insanların düşüncelerini değiştirmekle birlikte, seçimlerini değiştirme gibi bir davranışta asla bulunmam. Bilirim ki; insanlar bu tür seçimlerin sonucunda yaşadıklarıyla da tecrübe kazanırlar.

Bunun gerçekleşmesi, bazı insanlar için çok uzun zaman alabilir; hatta bazen bunu yaşamak bir ömür süresine de sığmayabilir. Önemli değil yaşasın görsün. O göremiyorsa, yakınında yaşayanlar görsünler. Tecrübe gelişimi, gelişim de değişimi sağlayabilir.

Bilirsiniz; kazananlar risk alanlardır. Risk almayanlar ise genelde kaybedecek olanlardır.

Risk almamız gerekiyor arkadaşlar!

Hali hazırda devam eden tezgâhı devirmenin zamanıdır.

Birilerinin adamı olmak doğru değil. Birileriyle davanın içinde dava arkadaşı, omuzdaş, yoldaş olmanın hiç bir sakıncası olmaz. Burada dikkat edilmesi gereken husus; bileşenlerin kazanması ya da bileşenlerin içindeki bir veya bir kaç kişinin kazanması değil, uğrunda mücadele verdiğimiz davanın kazanması, ideallerimizin kazanmasıdır.

Filmi başa sarıyorum...

Ne yazıyordu günlükte?

"İşte yine aynısı oldu... Bazen en tehlikeli yer, insanın kendi bedenidir..”

Dolayısıyla aynı adamlarla, aynı düşünce ve hissiyatlarla sonuç yine aynı olacaktır.

Arkadaşlar!

Kırın içinde bulunduğunuz hücrenin demir kafeslerini, kırın..

Hapishaneniz olan kendi bedeninizden çıkın..

Kalkın! Kaldırın kafanızı..

Bu kez kafanızın dikine gidin..

Kafasının dikine gidenler kazanırlarsa sağlam ve büyük kazanırlar; kaybederlerse de sağlam ve büyük kaybederler… Kaybetme riskini almayanların sağlam ve büyük kazanabilmeleri mümkün değildir…

Devrime inanmış bir beyin; başarıyı arzulayan bir yürek, kuvvetli bir bilek ve tükenmeyen emek ister...

Şayet yukarıdaki cümle de saymış olduklarım sizde varsa;

Değişim ve gelişimden yana olmayanlara tabi olmayın!

Etnisiteye, hemşeriliğe tabi olmayın,

Güçlü olana tabi olmayın,

Sadece davaya tabi olun..

Emin olun ki; bizim davamız hepimizden güçlüdür.

Gerek içeride, gerekse dışarıda hiçbir şekilde hiçbir diktayı kabul etmeyin.

Yürekli olun, yürekli...

Ve unutmayın ki; dünyayı ancak yürekli olanlar değiştirebilir..

...

Eğitim şart diyorduk değil mi?

Hemen yanına ekleyin şimdi;

Artık "aşağıdan yukarıya değişim" de şart…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.