Geçtiğimiz yüzyılda milyonlarca insanın ölümüne yol açan saldırganlığın başkenti olmuş Berlin’de, 21 - 22 Eylül 2019 tarihlerinde, “Demokratik Türkiye için Toplumsal Sözleşme Arayış Konferansı” adlı bir toplantı düzenlendi. Sözde demokratik Türkiye’yi kurmak için yola çıkanlar arasında ırk ve mezhep ayrımcıları, CİA’nın imamı Fethullah Gülen hizmetlileri, Atatürk’ün ilke ve devrimine karşı çıkan ‘yetmez ama evet’çi liboşlar, kişiliklerini yabancı ülkelerin gizli servislerine emanet edenler ve benzerlerinin olması hiç şaşırtıcı değildir. Yıllardır içten ve dıştan ülkemizi çökertmek için çalışanlar şimdi hep birlikte yeni bir Sevr haritasını nasıl çizeriz diye kafa kafaya verip Berlin’de tartıştılar.

.

Alman himayesinde bölücülüğün yelpazesi hem geniş, hem de çok renkli olmaktadır. Her türlü alt kimlikten, mezhepten, sömürge aydınından, gizli servis elemanlarına kadar kotalar oluşturularak düzenlenen bu arayış konferansının demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik, laiklik, hukuk devleti, insan hakları, barış gibi kavramları öne çıkartmayı hedeflediği söylenmektedir. Ancak toplantıya katılanlar göz önüne alındığında, bu kavramların sadece sözden ibaret olduğu belli olmuştur.

Avrupa Demokratik Kürdistanlılar Toplum Kongresi Başkanı’nın Kürtçe olarak yaptığı konuşma ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısının yaptığı konuşma ile başlayan toplantıda, Türkiye’de yaşanan sorunlara çözüm bulunması için çaba gösterilmesine vurgu yapıldı. Ancak bu çabayı ülkesinden kaçan kişiliksizlerin mi, ülkemizi parçalamak isteyen bölücülerin mi, tarikatlara sığınan sapık ruhlularının mı, Atatürk’ten intikam almak isteyen namussuzların mı göstereceği konusu havada kalmıştır? Çünkü tüm bu gruplar, ülkemizde yaşanan sorunların oluşmasına büyük katkı sağlamışlar ve AKP iktidarına destek olmuşlardır.

Toplantıya katılanlardan biri “AKP gidip CHP gelince, oluşan demokrasi boşluğunu doldurabilecek mi? Örneğin Ekrem İmamoğlu Diyarbakır’a gittiğinde kendisine Atatürk posterleri eşlik etti, bunu nasıl çözeceksiniz?” diye bir soru sormuştur. Ancak toplantıya katılan CHP milletvekili Şeker Ali, bu soruya yanıt verememiştir. Atatürk ile sorunu olan hainlerin toplantısı, yeni bir proje olarak algılanmalıdır.

Toplantıda eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile Atatürkçüler, yurtseverler hedef tahtasına konmuştur, ne yazık ki ülkemizden gerekli tepki verilmemiştir. Bu olanları, toplantıya katılan CHP milletvekili de sadece izlemekle yetinmiştir. Hatta CHP yönetiminden de gerekli tepki verilmemiştir. Ne olursa olsun bölücülere ve tarikatçılara kucak açılması kabul edilemez. Bu tip sıradışı grupların ağzında demokrasi, özgürlük, eşitlik, insan hakları, barış gibi kelimeler anlamını yitirmektedir.

Bu toplantıdan bir hafta sonra 28 Eylül 2019 tarihinde CHP, “Suriye’de Barışa Açılan Kapı: Uluslararası Suriye Konferansı” başlıklı bir toplantı düzenledi. Konferansa katılım yoğun oldu. Ancak konferansa konuşmacı olarak YPG-PKK’ye yakınlığı ile tanınan, akademisyen Amy Austin Holmes’ün çağrılması yanlış olmuş ve çok eleştiri almıştır. Konferansta, Suriye sorununun temel kaynağı olarak diktatör denilen Beşşar Esad gösterilmiştir ama sorunun asıl kaynağının altında emperyalist düşünceler taşıyan süper güçler, özellikle ABD politikalarının olduğu net olarak açıklanmamıştır.

Açıklanan eleştirilere karşın CHP’nin düzenlediği bu toplantı, yine de olumlu sayılabilir, çünkü son yılların en önemli dış politika konusu olan Suriye sorunu, tüm Türkiye’yi ilgilendirmektedir. Sorunun çözümü ise Türkiye ile Suriye ilişkilerini bir an önce yeniden eski durumuna getirmekten geçmektedir.

Emperyalizmin kucağında ya da gölgesinde toplantılar düzenlemek, insan haklarından, barıştan söz etmek büyük bir aldatmacadır; yeni yeni projelere davetiye çıkartmaktır. Bilinçli ve örgütlü olarak yapılan tüm bu ahlaksızlara karşı, yurtseverlerin de bilgili, bilinçli ve örgütlü olması gerekir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.