Bursa Arena E'Gazete
2020-04-09 07:02:12

Virüslerin Ağası FAİZ ve Pandemi Sonrası Ekonomik, Sosyal Tehlikeler

HALİS ÖZDEMİR

09 Nisan 2020, 07:02

Dünyada ve ülkemizde virüs salgını dolayısı ile hayatın durma noktasına gelmesi ile FAİZin hayatımızda ne denli etkin olduğu ve insanları işi, aşı, ticareti her ne derseniz ESİR aldığı gibi adeta sırtımıza yapışmış ve gölgemiz olarak hareket ediyor/du fakat koronavirüsü ile İNSANLAR YAVAŞLADI/DURDU fakat FAİZ YOLUNA DEVAM ETTİ / ediyor.

Sayaç tık tık çalışmaya devam ediyor.

Cumartesi, Pazar; hastalık, ölüm dinlemeden.

Hatta bu sıralar ölenlerin şayet kredi borcu varsa inanın borçlunun ölümü dahi faizi durdurmadı, ilgilendirmedi. Yoluna devam etti, edecek.

Faiz virüsü Ne ÖLMEZ virüsmüş!

Pandeminin sonrasında sosyal ve ağır sonuçlar doğurmaması için öncelikle devletimiz ve vatandaşlar olarak da bizler hazırlıklı olmalıyız.

Pandemi sonrası için mesele çok ciddi olarak ele alınmalı çözüm önerileri üzerinde çalışılmalıdır.

Vadeli satış ve faiz konusu dünyanın ve islam aleminin çözüm bekleyen “zulüm ve sömürü” vakası olarak önümüzdedir.

Bugün şahıslar olarak kredi kartı faizi, küçük esnafın işini döndürmek için aldığı kredi, sanayicinin, tüccarın uykularını kaçıran şeyin adıdır FAİZ!

Vadeli ticaret ve sermaye konusunu İslam dünyası çözüme kavuşturmadığı sürece faiz vatandaşlarımızın belini bükmeye, devletimizin ayağına pranga olmaya devam edecektir.

Devlet, 2019 yılında ayda ortalama 8.3 milyar lira, günde 247 milyon lira, saatte ise 11 milyon lira faiz ödediğini açıkladı 2020’de.

Esasen faiz bütün devletlerin başının belasıdır ancak onların faiz oranlarının düşük olması sebebi ile yollarına daha rahat devam edebilmekteler.

Kalkınmanın önündeki en önemli engeldir.

Dünyada yaşanılan olağanüstü durumdan bankalar da payına düşeni SÖMÜRMEYE DEVAM ederek değil elini taşın altına koyarak yapmalıdır.

Durmak bilmeyen faiz dünyada yaşanılan olağanüstü durumdan dolayı askıya alınmalıdır.

Bankaların kârı yüzde yüzün çok üzerinde seyretmektedir.

Rusya’nın yaptığına benzer bir önlem ile devlet bankaların ve mudilerin YILLIK KÂRLARININ BELLİ ORANINA el koyabilmelidir.

Bu meyanda hükümetimizin alacağı kararlar saygı ile karşılanmalı ve desteklenmelidir.

Vatanperverliğin ve zor günlerde dayanışmanın gereği budur.

Faiz borcu olan küçük esnaf ve kart borcu olan vatandaşların faiz yükünden kurtarılması böylece mümkün olabilecektir.

Faizlerinin ÖTELENMESİ demek: üç ay sonra katlanarak borçlunun karşısına çıkması demektir.

Doğru olan mümkünse bu sürede faiz işletilmemesi olacaktır.

Böyle bir yükle küçük esnafın yaşaması ve kalkınması gerçekten çok zor bir iştir.

Bu yazdıklarım şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.

Şöyle itirazlar olabilir “peki o zaman faizsiz krediyi kim kime nasıl verecek?”

Bizim bahsettiğimiz de budur.

1990 yılıydı Fatih’te bir otelde Merhum Necmeddin Erbakan, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ESAM’a “ADİL DÜZEN ÇALIŞTAYI” tertip ettirdi.

Programa yüz kişinin üzerinde yerli ve yabancı Akademisyen ve Cemaat önderi Alim iştirak etti; o sıralar Sayın R.Tayyip Erdoğan Refah Partisi İstanbul İl Başkanı idi.

Merhum Erbakan toplantıya beni de davet etti ve toplantının öğle arasında otel odasında Sayın Erdoğan‘ın da bulunduğu ortamda birlikte görüşme yaptık.

Öğle yemeği sırasında benim bulunduğum masadaki akademisyen hocalar “Faiz ekonominin bir gereği, Hoca da ne ile uğraşıyor” falan gibi laflar ettiler.

Merhum Hoca’ya “hocam siz böyle bir toplantı yapıyorsunuz ancak benim yemek yediğim masada böyle bir konuşmaya şahit oldum çözüm arayacak akademisyenlerin öncelikle” Faizsiz Ekonomi”ye inandırılması gerekiyor” dedim.

Hoca toplantının öğleden sonraki bölümünde bir kağıt göstererek “bu gördüğünüz PAPA’nın bize gönderdiği mektup, bu mektupta Papa diyor ki: siz faizsiz ekonomiden bahsediyorsunuz şayet böyle bir çalışma yapacaksanız üniversitenin finansmanını biz karşılayalım, yeter ki siz çözüm üretin” diyor.

“Peki ben sizlere bakın böyle bir şey yaparsak 'parası hazır' demek için söylemiyorum. FAİZ belasından kurtulmak için bütün dünya çözüm arıyor diyorum.”

“Bu çözümü biz bulacağız bu cihattır….”

Yunus Emre Sarı “Çıkış Yolu” adlı kitabında

“..içinde yaşadığımız çağda büyük sermaye birikimlerine ihtiyaç söz konusudur. Büyük sermaye birikimleri olmazsa olmazdır. O nedenle bankacılık zaruridir. Zaruridir de faiz uygulamadan da kâr/zarar ekseninde çalışacak bir bankacılık sistemi ile mümkündür. Eğer mümkün olmazsa, o zaman bizim inandığımız dinde bir sorun var demektir. Dinimizde bir sorun olmayacağına göre, ortada dini bilen ilahiyatçı ve din bilgini sorununuz vardır….” demektedir.

Yazar çalışmasında katılım bankalarından bahsetmediğini detaylı bir şekilde anlatmakta ve katılım bankalarının çalışma sistemine gerekçeler ileri sürerek itiraz etmektedir ve bir dizi öneride bulunmaktadır.

Faizsiz Ekonomi konusunda öneride bulunmak ve çözüm üretmek müslüman akademisyen ve ilim adamlarının üzerinde bir görevdir. Müslümanlığın EKONOMİK ÖNERMELERİNE SIRT DÖNÜLEMEZ!

“Faiz Dünya gerçeğidir” sözü siz çözüm üretmedikçe hükmünü sürdürecektir.

Ve bu da sizi SORUMLU kılmaktadır.

Adınızın önüne Prof. Dr. sonuna da ağdalı ünvanlar eklemeniz inanınız sizi ahirette kurtarmaz; dünyanın sömürü çarkına karşı ÖNERİ getirmeniz farzdır.

Bundan kaçınamazsınız.

Kürsülerden Faiz haramdır demek, hükmü söylemek bakımından çok önemlidir ancak çözüm olmadığını süreç içinde müşahade etmiş olduk.

Çok bilmiş edası ile hadis ayet tartışmalarını bir kenara bırakıp, sözüm ona tasavvufa maledilerek uyduruk hikayelerle müslüman toplulukları ve insanlığı meşgul edip bir şey yapıyormuş gibi yapmayınız.

Sorumlusunuz.

Bu sömürü düzenine çözüm üretmezseniz SÖMÜRÜDEN SORUMLU olmaktan kurtulamazsınız.

Dünyanın özellikle fakir toplulukların kalkınmakta olan ülkelerin ayağındaki prangayı kırın artık!

Bu uyarıyı da benim gibi Allah (cc) dan başkası ile hesabı olmayan bir kişi açık bir şekilde yapar.

Yapmaya, yazmaya devam edeceğim.

Önemine istinaden ifade etmek isterim ki: içinde bulunduğumuz “EGEMENLERİN DÜNYAYI YENİDEN DİZAYN” sürecinde Milli Duruş ve Milli Birlik sergilememiz çok değerli ve zorunlu olduğunu düşünüyorum.

Devletimiz ve hükümetimizin aldığı, alacağı kararları önerimiz varsa önerilerle katkı da sunarak, önerimiz yoksa da kararlara uyarak ve uyulmasını teşvik ederek desteklememizin,

YETKİLİ ve İLGİLİLERİN bu süreçte kullanacakları dil ve tavırla katkı vermelerinin, vatanperver vatandaşlık görevi/miz olduğuna inanmaktayım.

Vesselam.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.