Bursa Arena E'Gazete
2020-04-12 01:13:36

Ülkemin pembe panjurlu aydınları..

SEMRA MERT

12 Nisan 2020, 01:13

Herkese merhabalar.

Büyükşehir statüsündeki illerde iki gün sokağa çıkma yasağının getirildiği günün ertesinden selam herkese.

Haberin ve duyurunun ardından akşam üzücü bir o kadar da can sıkıcı görüntüler izledik ve tanık olduk maalesef. Lakin marketlerin, büfelerin önüne yığılan o insanların görüntüsünden daha korkuncu yaşanıyor memlekette görmüyor musunuz? Patron hükümetten gazı alıp kovmuş, cepte kuruş yok. İşsizlik maaşı da yalan olmuş. Ne bu? Kaygı!..

Koskoca Belediye Başkanı da sokaktaki vatandaştan farksız. Hiçbir bilgilendirilme yapılmamış. Yarın ne olacağı, nasıl olacağı belirsiz. Ekonomide de böyledir. Belirsizlik, bir büyük buhrana yol açar. Hükümet toplumun gözlerini yumdu. Köreltti. Hep beraber karanlıkta yürüyoruz. Halk, 2 gün için marketlerde kuyruk olmuyor. 2 gün sonra ne olacağını bilmediği için panikleyip marketlere ve büfelere hücum ediyor. Bir tedbir açıklamadan, 2 saat sonra 2 gün sokağa çıkmak yasak derseniz, insanlar marketlere saldırır. Sonra bunu görüp, “iki günde ölmezsiniz cahiller, sorumsuzlar sürüsü” diyemezsiniz. Halk deney faresi değil, üzerinde test yapamazsınız. Hele hele böyle hayati ve ciddi bir durumda. Kamu yönetimi diye bir disiplin bunun için var.

Gözlerinizi yumup dümdüz ve hiçbir eşya olmayan bir sahada da yürüseniz, içinizde kaygı ve panik olur. Bir acaba olur. Karanlığı yaratan hükümettir. Bir kişinin keyfine göre yaşıyoruz. Yaşamaya gayret ediyoruz. Hiç mi yoksul bir komşunuz yok? Hiç mi “Yoksul ve bir ekmeğe muhtaç komşum var mı acaba?” diye merak etmediniz? Ben dahil tüm çevrem kaygılı. Bu millet hastalıktan ölmezse sefaletin ve işsizliğin getirdiği bunalımdan ölecek.

Siz “Tarkovski’li, Cemal Süreya’lı odayı mı seçsem ya da Yo-Yo-Ma’nın çellosunu mu dinlesem” diye kara kara düşünüp kendinizi yerken, büyükşehirlerin göbeği dahil, Anadolu'nun birçok yerinde susuz ve ekmeksiz evler var. Eve hapsedildikleri için kocaları tarafından darp edilip tecavüze uğrayan kadınlar var. Daha geçen gün bir vatandaş içi kan ağlayarak: “Evde lokma yok, çocuklar perişan” deyince, hükümetin bir idarecisi de çıkıp bu vatandaşa “Geber” dedi. Sorsan o da gebermek ister aslında, çünkü soluğu kesilmiştir artık. Fakat çocukları vardır ardında. Market sırasına falan da giremez. Bu halk, ıskaladığı ve sömürüldüğü yılların acısını çıkartmak için bir paket çekirdek, iki dondurma alacak olsa: “Hani fakirdin lan utanmıyor musun paranı buna vermeye?..” diyecek sayısız insan müsveddesi var memlekette. Çünkü halkın canı yoktur. Arzu etmez, şımartılmaya gelmez. Halk şöyle cahilmiş de bilmem neymiş. Aman aman! Sevsinler.

Bilim Kurulu’nuzu falan da gördük. Liyakatsizlik nedir? İşi ehline vermez de hükûmet kadrolarını eşin dostun akraban ile doldurursan çuvallarsın. Türkiye’de entelektüel bir ortam yok. Belki de hiç olmadı. Halkın ne halde olduğunu hiç bilmeyen, sahiden toplumun içinde olmayan çakma bir yığın var sadece. İdeolojik çöplük!..

Ben bu ülkenin kendi halinde bir yazarı olarak dostlarımın komşularımın, akrabalarımın belleksizliğinin korkunçluğuna tanık oldum yıllarca. Sanki belediye önlerinde vatandaşlar açlıktan ateşe vermemişler kendilerini. Sanki 10 Ekim hiç olmamış, sanki binlerce akademisyen sırf fikir beyan ettikleri için kovulmamış... Sonra da kıçında donu olmayan halka: “Ağzında niye maske yok!..” diye azar çekemez ülkemin pembe panjurlu aydınları!..

Muhatabınız halk değil, hükümet. Yani iktidar, yani gücü elinde bulunduran, yani muktedir olan. Sorsana: “Hani halka dağıtıyordun? Niye yasak ettin maske satışını?..” Elbette senin de tatlı canın tehlikeye atılmış olacak. Sen umursuyor musun o insanların ne yiyip içtiklerini? Beş kuruşsuz kapı dışarı edilip, geçim sıkıntısından yuvalarının yıkıldığını, bunalıma girdiklerini? Tek başına neydi? Evet Kurtuluş yoktu. Ya hep beraber ya hiçbirimiz!..

YAZININ DİBİ: Umut her zaman var. Enseyi karartacak bir şey yok. Kaygı duyması gereken en son kesimiz biz. Zaten bir şeyimiz yoktu. Evde para dolu kasamız ya da Boğaz’a nazır villamız yoktu. Biz zaten hep gariptik. Garip guraba edebiyatı ile cukkalarını dolduranlar düşünsün; Onların kaybedecek çok şeyleri var!..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.