Polis Düştü Bayıldı!..
Bir grup gazeteci, (MSP) Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ı izliyorduk. Gaziantep’ten sonra, Kilis’e geçildi…
Erbakan, partililer ile namaz kılmak için camiye girince, biz de Kilis’in ünlü çarşısına gittik. Genellikle bu çarşıda kaçak eşyalar satılırdı.
Buradan 1.5 metre boyunda plastik bir ‘yılan’ aldım ve çantama koydum…
Erbakan’ın konuşmasının ardından, Ankara’ya dönmek için hemen Gaziantep Havaalanına hareket ettik.
O dönemlerde, ‘X Ray’ aleti yoktu! Polis, yolcuların üzerini ve çantalarını el yordamı ile kontrol ederdi.
Çantamı aramaya başlayan polis, gözlerimin içine bakarak sert bir ifadeyle:
“Bu ne?” diyerek, bulduğu şeyi çantamdan çekip, çıkardı… Çıkardı ama !...
O an yılanı görünce “anammm !!” diye; feryadı basıp, oracığa yığılıverdi !..
*****
Bana Neden Paraşüt Vermediniz?
O dönemde, henüz çiçeği burnunda bir gazeteciydim ! Esenboğa’dan Antalya’ya uçacaktık…
Üstat foto muhabiri Engin Cenkçi’ de bu geziye katılıyordu.
Uçağa bindiğimiz sırada, Engin Cenkçi:
“Çocuklar, paraşütlerinizi aldınız mı ? Bu uçağın arızalı olduğunu söylediler. Kemerlerinizi de sıkıca bağlayın” dedi. Bizler de espri yaptığını bildiğimiz için “Tamam abi, aldık” cevabını verdik.
Bu konuşmamız sürerken, ön koltukta oturan bayan ayağa fırlayıp, hostese seslendi:
“Koltuğumun kemeri bile yok !..”
Gerçekten, kemerin yerinde yeller esiyordu !
Hostesin özür dilemesi, bayan yolcuyu iyice çileden çıkarmış olacak ki, avazı çıkana kadar bağırıyordu:
“Sizi şikayet edeceğim. Herkese paraşüt dağıtmışsınız, ama benim kemerim bile yok ! Uçak düşerse, kendimi nasıl kurtaracağım ?..”
Bir grup gazeteci, (MSP) Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ı izliyorduk. Gaziantep’ten sonra, Kilis’e geçildi…
Erbakan, partililer ile namaz kılmak için camiye girince, biz de Kilis’in ünlü çarşısına gittik. Genellikle bu çarşıda kaçak eşyalar satılırdı.
Buradan 1.5 metre boyunda plastik bir ‘yılan’ aldım ve çantama koydum…
Erbakan’ın konuşmasının ardından, Ankara’ya dönmek için hemen Gaziantep Havaalanına hareket ettik.
O dönemlerde, ‘X Ray’ aleti yoktu! Polis, yolcuların üzerini ve çantalarını el yordamı ile kontrol ederdi.
Çantamı aramaya başlayan polis, gözlerimin içine bakarak sert bir ifadeyle:
“Bu ne?” diyerek, bulduğu şeyi çantamdan çekip, çıkardı… Çıkardı ama !...
O an yılanı görünce “anammm !!” diye; feryadı basıp, oracığa yığılıverdi !..
*****
Bana Neden Paraşüt Vermediniz?
O dönemde, henüz çiçeği burnunda bir gazeteciydim ! Esenboğa’dan Antalya’ya uçacaktık…
Üstat foto muhabiri Engin Cenkçi’ de bu geziye katılıyordu.
Uçağa bindiğimiz sırada, Engin Cenkçi:
“Çocuklar, paraşütlerinizi aldınız mı ? Bu uçağın arızalı olduğunu söylediler. Kemerlerinizi de sıkıca bağlayın” dedi. Bizler de espri yaptığını bildiğimiz için “Tamam abi, aldık” cevabını verdik.
Bu konuşmamız sürerken, ön koltukta oturan bayan ayağa fırlayıp, hostese seslendi:
“Koltuğumun kemeri bile yok !..”
Gerçekten, kemerin yerinde yeller esiyordu !
Hostesin özür dilemesi, bayan yolcuyu iyice çileden çıkarmış olacak ki, avazı çıkana kadar bağırıyordu:
“Sizi şikayet edeceğim. Herkese paraşüt dağıtmışsınız, ama benim kemerim bile yok ! Uçak düşerse, kendimi nasıl kurtaracağım ?..”