Bursa Arena E'Gazete
2019-07-15 01:30:33

Kavaklar..

SUAY KARAMAN

15 Temmuz 2019, 01:30

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Rektörlüğü 21 Mayıs 2018 tarihinde imzalanan protokol ile Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Genel Müdürlüğü’ne, ODTÜ öğrencileri için yurt yapılmak üzere yerleşke içerisinde yaklaşık 40 dönüm alanı bedelsiz tahsis etmiştir. Protokole göre KYK Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak olan yurda, sadece ODTÜ öğrencilerinin yerleştirileceği ancak bu yerleştirmenin KYK’nin değerlendirme ölçütlerine uygunluğuyla yapılacağı kararlaştırılmıştır.

ODTÜ rektörü, 29 Temmuz 2016 tarihinde ilk kez ikinci sıradan atanarak görevine başlamıştır. İkinci sıradan atanmanın getirdiği bilinen ve bilinmeyen bazı etkenler, rektörün siyasi iktidarla işbirliği yapmasına neden olmaktadır. Üç yılda yaptığı uygulamalar özellikle akademisyenlerden büyük tepki almaktadır. Doğal olarak her insandan, her rektörden onurlu duruş beklenemez.

ODTÜ’nün içindeki kavaklık alan yok edilerek, KYK’nin yurt yapması normal değildir. Zaten kavaklık denilen alan sadece bir kavaklık olmayıp, sulak alan özellikleri taşıyan, birçok farklı türden ağaç ve çalı içeren, farklı böcek, kuş, sürüngen ve memeliler için yaşam alanı sağlayan, sıradışı bir biyolojik çeşitlilik gösteren bir alandır. Bu kavaklık, kimilerine göre orman statüsünden sayılmayan bir alan olarak adlandırılmaktadır. Hep sulak alanlarda yetişen kavaklıkların altı, su havzasıdır. Kavak ağacının ekonomik değerini ve kullanım alanlarını bilmeden görüş bildirenler, siyasi iktidara göz kırpan ve şirin gözükmek isteyenlerdir. Üstelik bu alan için yapı izin belgesi ve inşaat ruhsat alınmamıştır. Olayın, başından beri hukuksuzluk üzerine kurgulandığını anlamak gerekir.

Bugün Anayasa ve hukuk ayaklar altına alınırken, hukuksuz bir iktidardan imzalanan protokole uymalarını beklemek saflık olur. Protokolde “sadece ODTÜ öğrencisi kalacak” demek kandırmacadır. Eğer yurt dolmazsa boş mu kalacak? Bu durumda diğer üniversitelerde okuyan öğrencilerin alınacağı da çok açıktır. Bu yüzden yurdun yer seçimi tamamen yanlıştır. Yurt yapılacaksa Vişnelik’te 100. Yıl Mahallesi’ne bakan bölüme yapılabilir. ODTÜ’nün Bilkent çıkışının yanında yurt yapılacak büyük ve boş alanlar vardır. Buraya yapılacak yurtta ODTÜ, Hacettepe ve Bilkent başta olmak üzere diğer üniversitelerin öğrencileri de kalabilir.

ODTÜ öğrencileri 15 Mayıs 2019 tarihinden beri, 62 gündür bu yurt yapımına karşı çıkarak, kavaklık alanı korumak için çadır kurup nöbet tutmaktadırlar. Ancak KYK yurduna karşı sürdürülen mücadeleye, 8 Temmuz Pazartesi sabahı güvenlik güçleri eşliğinde müdahale edildi ve ağaçlar kesildi, kavaklık alan tel örgüyle çevrildi. İmzalanan protokolde ağaçlar kesilmeyecekti, taşınacaktı. Daha işin başında protokole uymayanlar, yurt bitince mi uyacak? Polisin öğrencilere saldırması ve gaz sıkması herkesi üzüntüye boğmuştur. Ankara'da bu yeşil katliamına dur diyecek kimsenin olmaması çok acıdır. Eskiden bağımsız yargıçlar vardı, değerli yöneticiler ve güçlü siyasiler vardı. Şimdi etraf şov yapan maskaralarla doldu.

KYK Genel Müdürlüğü’nün ülke genelinde birçok yurt binası inşaatlarının ödeneksizlik nedeniyle durdurulduğu bilinmekteyken, ODTÜ yerleşkesi içine yurt yapmak için bu kadar çırpınmanın nedeni önemlidir. Zamanın başbakanı 18 Aralık 2012 tarihinde Çin'den fırlatılan Göktürk-2 uydusu için yapılan törene katılmak için ODTÜ TÜBİTAK Uzay tesislerine gelmişti ve burada öğrenciler tarafından yuhalanmıştı. İşte bu yuhalandığı yer, yurt yapılmak istenen kavaklık alanın karşısıdır. Bu kin başta olmak üzere siyasi iktidar bu girişimi ile ODTÜ’ye ayrımcılık sokmak amacındadır. ODTÜ’de, KYK eliyle işletilecek yurtlar ile üniversite dışından yeni kadrolar yerleştirerek, ODTÜ’den intikam almak isteğindedir. Bu olaylar sırasında Ankara Anakent Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “yurdu ben bir başka yerde yapayım ve size hibe edeyim” teklifinde bulundu. Ancak amaçları başka olduğu için bunu kabul etmeyip krizden beslenmeye devam edecekleri bellidir.

Yıllardır neyi koruyacağımızı, neyi kurtaracağımızı şaşırdık; ağaçları mı, ormanları mı, hayvanları mı, çocukları mı, kadınları mı, cumhuriyeti mi, vatanı mı? Sanırım en önemlisi bu koşullar altında aklımızı korumak; akıl sağlığımız yerindeyken diğer her şeyi koruyabilir, kurtarabiliriz. Bunun için ortak mücadele etmek gerekir. Mücadele güç birliği içinde ulusal değerlerimize bağlı olarak yapılmadığı sürece, sürekli kötü olaylarla karşılaşacağımız bilinmelidir.

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.