Bursa Arena E'Gazete
2016-09-22 01:27:26

Gecenin Manifestosu..

SEMRA MERT

22 Eylül 2016, 01:27

Sen !
Sükutu içinde saklayan gece...
En önemli zorunlu ihtiyacısın yorgun ruhların dinlendiği, dingin ruhların alevlendiği.. Herkesin gecesi kendine münhasır, kiminin bol yıldızlı kiminin ay yıldızlı, kiminin ise zifiri karanlık.
Dolunay ışığında dolaşır hayali sevgililer..
Kurt yalnızlığı hissesine sahip olanlar göğe uzanan ağaçların ülkesinde gökyüzüne doğru ulumak ister, ister de kendi sesinin yankısından başka ses duyamazlarsa diye kıvrılır yatar Gökbörü asilliğinde .

Gecesi gündüzüne karışmış şehirlerde yaşayanların hali ise içler acısı ; yıldızlar seçilmez sahte ışıkların huzmesinde.
Bazen bir tekini bile göremezsiniz bakar, bakarsınız da gökyüzüne...
Oysa hayalleriniz vardır ürkütüp kaçıracaksınız diye korktuğunuz dilekleriniz, kayan bir yıldızın kuyruğuna tutturup Gök Tanrıya yollayacak.
Ay ışığında uçan yarasaların hayali ürkütmesin sizi, onların bile gözünü kör etmiş şu kahrolası neon ışıkları; Rotasını şaşırtmış oradan oraya çarpınıp duruyorlar.
Sonbaharın son demlerinde cılız sesli bir kaç ağustos böceği gitmenin vaktinin geldiğinin hüznüyle ötüp duruyor.
Her şeyin mevsiminde güzel olduğunu hatırlatır gibiler.
Kurbağalar korosu her zaman ki gibi arsız ,onları ne gündüz etkiliyor ne de karanlık geceler, ay ışığında bile vırak vırak solo ses duymaya tahammülleri yok,işleri güçleri boğaz kotarmak.
Ürkek sokak köpekleri çıkar sonra tek tük karanlık sokakların ucundan, bizler gecenin şerrinden korkarız ya ,onlar daha çok gündüzün şerrinden geceye sığınanlara benziyorlar..

Ya menfezler
, köprüler altında yatan çocuklar; hayalleri bir karton kağıt üzerine serilmiş boylu boyunca, Gündüz kavgalardan yorgun düşmüş küçük bedenleri, düşlerinde bir sobanın başında uyukluyor gibi mi görünüyorlar sizce?
Korkmayın ! yüksek desibelli büyücü seslerinden sağır olmuş kulaklarınız, duymaz onların sessiz çığlıklarını.

Az ötede kimsesiz bir ihtiyar bedeni mi var ne ?
Saç sakal birbirine karışmış, kirden görülmez olmuş zaten ışığı sönmüş olan gözleri;
Sırtına yapışmış karnına çektiği titreyen bacakları arasına, kemikleri çıkmış ellerini sıkıştırmış teslim olmuş karasularında gecenin, ölüme yatar gibi.
Ve karanlık gecenin en acımasız köstebekleri iblisle bir olup sabaha kadar bubi tuzakları hazırlamak işleri güçleri..
En iyisi ben kendimi bir dağa, dağ içinde mavi bir barakaya koyayım, köşesinde odun sobası yanan . gökyüzüne doğru uzanan borusundan çıkan duman ve sarılayım ipine uçuşan küllerinin..
Yakacaksa yaksın savuracaksa savursun.

Sonra ;
Herkesin çekildiği zamanlarda buluşmak lazım sevgiliyle konuşmalı, dertleşmeli, uzatıp alnını koymalı dakikalarca kıbleye.. Yüreğin her defasında ilk defa buluşan aşıklar gibi titremeli..

Ey, canımı ömrümü elinde tutan sevgili..
Senden tek dileğim gecenin sukutu örterken mazlumların üstünü, şerri de zindana çevirsin zalimlerin evini.
Kuşları sakladığın gibi sakla, üşümesin çocuklar bir yuvası olsun, sokak köpekleri gündüz de gezsin ürkmeden.
Köstebekler kendi tuzaklarına düşsün, her böcek, her kuş yine kendi mevsiminde kendi makamında ötsün.
Ay gökte kaldıkça Ulu kocaların ak sakallıların duası sana inananların ve sığınanların üzerine olsun..
Ve gökten üç elma düşsün güzel ruhların üzerine.. Yüreğinde saf-i aşkı taşıyanın aşkı baki olsun...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.