Gazeteci - Polis Dostluğu !
Eskiden, gazeteci-polis ilişkisi saygın bir dostluğa dayanırdı. Dönemin büyük gazetelerinden Barış’ta görev yapan değerli ağabeyim rahmetli Berat Yurdakul, Mamak semtinde ceset bulunduğunu öğrenince, fotoğraf makinesini kapıp gider…
Polisler çevrede araştırma yaparken, o da fotoğraf çekmektedir.
Cesedin başı yoktur! Aksilik bu ya filmi de biter.
Tam bu sırada polis, gazete kağıdına sarılı; file içine konulmuş kesik başı bulur. Berat ağabey, dost olduğu polis amirine derdini anlatır ! Baş Komiser, Berat Yurdakul’un eline fileyi tutuşturur ve görevlendirdiği polisle birlikte gazeteye gönderir.
Gazetenin Yazı İşleri Müdürü Cemalettin Ünlü, ceset fotoğraflarına baktıktan sonra:
“Nerede bu cesedin kafası ?..”
Berat Yurdakul, masaya koyduğu fileyi göstererek:
“İşte burada müdürüm. Kafayı yeni buldular şimdi çekeceğim” der.
Ünlü:
“Sen benimle dalga mı geçiyorsun Berat !..” diyerek fileye sarılır.
İşte o an ‘kesik başı’ gören Yazı İşleri Müdürü enfarktüs geçirir !
*****
“Pamuk Prensesiniz Nerede ?..”
Meslek yaşamımda ilk kez bir haberimden dolayı hakim karşısına çıktım !
O dönemde 1 milyon tirajı olan Günaydın Gazetesi’ndeydim. Manşetten yayımlanan bir haberimde, Ankara’da yaşayan yedi ‘minik’ kardeşin kurduğu orkestradan söz etmiştim.
Haber başlığı:
“7 Cüceler Orkestrası” idi…
Yayımlandığı günün sabahı orkestra elemanları beni aradılar:
“Bize nasıl ‘cüceler’ dersin ! Mahkemeye veriyoruz.”
Bir süre sonra da; mahkemeden ‘celp’ geldi pek tabii ki… Duruşma salonunda hazır bulunan 7 ‘minik’ müzisyen, sürekli olarak: “Hakim Bey, bu gazeteciyi içeri atın ! Bize nasıl cüce der” diye, hep bir ağızdan bağırıyorlardı… Bunun üzerine hakim, gözlüğünü burnunun üzerine indirdi; kürsüden aşağı eğilip dikkatice baktı ve şöyle dedi:
“Gazeteci arkadaş sizin için başka ne ifade kullanabilir ki ?.."
Hakimin son sözleri ise, duruşmayı izleyenleri kahkahaya boğdu:
“7 cüceler cevap verin bakıyım ! Sizin pamuk prensesiniz nerede?..”