Ele Verir Talkını! Her sabah otobüse biner, o dönemde Cinnah Caddesi üzerinde bulunan gazetemin bürosu önünde inerdim. Yolda öyle ilginç konulara şahit oluyorum ki, “pes doğrusu!” demekten kendimi alamıyordum…
Belediye otobüsündeydim…
Bir vatandaş; bağıra, bağıra cep telefonuyla konuşuyordu!
Şoför, “Beyefendi, cep ile konuşmak kesinlikle yasak” diye ikaz etti.
Aradan bir-iki dakika geçti veya geçmedi yine bir cep çaldı!
Şoför iyice sinirlendi ve sağa yanaşıp, sert bir şekilde onu da uyardı…
Meclis kavşağını geçiyorduk ki, yine bir cep çaldı…
Telefon sahibi yüksek sesle konuşuyordu:
“Ula Mehmet neredesin? Kapatma sakın ha. Telefonunu bana yazdır. He; daha, daha nasılsın?”
Sesin geldiği yöne dönünce gözlerime inanamadım.
Konuşan kişi, vatandaşı uyaran şoförden başkası değildi!..
*****
Çağrı Cihazını Nerede Buldu? TBMM’nin arka bahçesi hınca hınç dolmuştu… Yeni yasama yılı münasebetiyle düzenlenen resepsiyona; başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, bakanlar, milletvekilleri, yabancı konuklar, sanatçılar ve birçok seçkin davetli katılmıştı.
Çok sayıda basın mensubu da bu önemli günü görüntülüyordu.
O dönemlerde, cep telefonu olmadığı için, ‘çağrı cihazı’ kullanıyorduk… Kameraman arkadaşlarımızdan biri çağrısını kaybetmişti!
Aklımıza; 133’e not vermek geldi ve yazdırıp, beklemeye başladık… Bir-iki dakika sonra ‘bip’ ikazını duyduk. Ses, arkadaşımızın üzerinden geliyordu !...
Kameraman arkadaşımız tek, tek ceplerini aradı taradı ve en sonunda ‘çağrısını’ buldu. Buldu ama, hepimizi de kahkahaya boğdu.
Çünkü;
Beline taktığı çağrı cihazı cebinden değil, külotunun içinden çıktı !..