Bursa Arena E'Gazete
2018-12-15 01:36:31

Doğacak bebeklerin sağlığı için..

ÜMİT YURTKURAN

15 Aralık 2018, 01:36

Bir kadın hamile kaldığı andan itibaren doğacak olan bebeğinin tüm sağlığından sorumludur. Yediği içtiği herşey, duygu ve düşünceleri, çeşitli toksin kaynakları vb. her şey kendi sağlığını ne kadar etkiliyorsa, bebeğin sağlığını da en az o kadar etkileyecektir.

En az diyorum çünkü dünyaya geliş aşamasında olduğu için belkide çok daha fazla etkilenecektir. Örneğin içki, sigara veya temizlik malzemelri gibi ağır toksinler yetişkin bir insanı 30 – 40 senede hasta ederken aynı orandaki toksinler belkide bebeği doğmadan hasta edecektir. Bu nedenle bir anne adayının hamilelik süresince neler yapması gerektiğini özet olarak izah etmek istiyorum.

*Anne adayının, yayınlanmak üzere olan kitabımızdaki hastalık nedenleriyle ilgili; bağışıklık, beslenme, toksinler ve inflamasyon bölümlerini bir gurme titizliyle dikkatlice okuyup uygulamaya gayret etmesi şarttır. Çünkü dokuz ay boyunca yapacağınız her türlü fedakarlık, doğacak bebeğinizin sağlığı için bir yatırım olacaktır.

*Hamilelik döneminiz ne kadar sağlıklı, huzurlu, stresteen uzak ve mutlu geçerse, bebeğinizinde o kadar sağlıklı, sakin ve mutlu olacağından emin olabilirsiniz.

*Hamileliğin verdiği/vereceği sıkıntılar nedeniyle asla hamile kaldığınıza pişmanlık duymayın. Çünkü sizin her türlü duygu ve düşünceniz bebeğinizi sizden daha fazla olumsuz etkileyecektir.

*Bariz bir şikayetiniz olmadığı sürece kontrol adı altında sık sık hastanelere giderek bebeğinizin fabrika ayarlarının bozulmasına izin vermeyin.

*Hamilelik nedeniyle ”cildinizin çatlayacağı gibi bir endişeleriniz olmasın.” Yazının sonunda vereceğim tarifle normal geçen bir hamilelik süreci sonunda vücudunuzun toplu iğne başı kadar çatlamayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

*Düzenli uyku her insan için önemlidir, ancak hamileler için çok daha fazla önemlidir. Kesinlikle uykusuz kalmayın ve ihtiyaç hissetmeniz halinde her gün mutlaka öğlen uykusu uyuyun. Hamile kadınlar için “düzenli uyku bir seçenek değil mutlaka uyulması gereken bir şarttır”.

*Zaman zaman bebğinizle konuşun, onu ne kadar çok istediğinizi, doğumuyla evinizde neşe kaynağı olacağını, doğumu iple çektiğinizi vb düşünceleri sık sık dile getirin.

*Kabız olmamak için gerekenleri mutlaka yapın. Sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olmanız bebeğin geleceği açısından çok önemlidir. Sizin bağırsak floranızın ve doğum kanalında bulunan bakterilerin (iyi kötü ayırt edilmeksizin) aynen bebeğin bağırsak florasınıda oluşturacağını unutmayın. Sizde bir sindirim probleminin olması halinde bebeğinizede aynen geçeceğini ve bu geçişin genetik değil, sizin aileden gelen yanlışlarınız sonucu olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

*Vücudunuzdaki ve dolayısıyla bebeğinizdeki genel toksin yükünü mutlaka azaltın. Hamile bir kadının maruz kaldığı toksinlerin tamamı bebeğini de etkileyecektir. Modern çağın sihirli dünyasında malesef pek çok bebek, çok yüksek miktarlarda toksik yükle doğuyor. Toksinler bebeğinizi fiziksel ve zihinsel olarak hastalıklara açık hale getirir. Sizin genel tuzaklardan korunmanız bebeğin toksin yükünü azaltır ve daha güçlü bir bağışıklık sistemi oluşmasını sağlar.

*Kimyasal ilaç kullanmaktan kesinlikle kaçının. Çok gerekli olmadıkça tıbbi bir test yaptırmayın. Hastane ortamının birçok virüs ve bakteri barındırdığını, her türlü elektronik cihazın radyasyon yaydığını, size etkisi az olacak bu mikroplar ve radyasyonun bebeğinize daha çok zarar verebileceğini unutmayın.

*Hamileleik dönemi ve emzirdiğiniz sürece makyaj malzemeleri, parfümler, saç boyaları, şampuan, saç kremi, duş jeli ve diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinden mümkün olduğunca uzak durun. (Sonrası sadece kendi sağlığınızı ilgilendirir.)

*Hamilelik dönemi evinizi boyatmak, yeniden dekore etmek veya yeni mobilyalar almak için iyi bir zaman değildir. Bunların kokusu ağır kimyasal toksinler içerir ve bebeğinize mutlaka zarar verir.

*Özellikle çamaşır suyu, tuz ruhu ve deterjanlar gibi temizlik maddelerinden mümkün olduğu kadar uzak durun. Bebeğinize vereceği zararın yanı sıra sizde de rahim, yumurtalık ve meme kanseri gibi çok ciddi problemler doğuracağını unutmayın. Bulaşık ya da çamaşır makinanızın kapağını açtığınızda çıkan havayı bile solumayın.

*Alışveriş merkezleri, hastaneler, klorla dezenfekte edildiği zannedilen yüzme havuzları ve kuaförler gibi kimyasal madde kokusu alacağınız, toksinlerin çok yoğun olduğu yerlere gitmekten kaçının. Mümkün olduğu kadar park, bahçe vb açık alanlarda vakit geçirmeye çalışın ve günlük yürüyüşlerinizi kesinlikle aksatmayın. Nefes alış verişlerinizin kitapta anlatıldığı şekilde olmasına dikkat edin.

*Kantaron yağı, kenevir tohumu yağı, susam yağı, karanfil yağı ve biberiye yağlarını karıştırarak vajina bölgenizi haftada birkaç defa yağlayın. Bu şekilde pişik ve kaşıntılara neden olacak her türlü patojen bakteri ve mantar üremesine engel olursunuz.

*Toksinlerin ciltten atılmasına yardım etmek için yatmadan önce banyo yapın. Şampuan ve sabun yerine ev yapımı sirke, sodyum bikarbonat (soda) veya bir fincan limon suyu kullanın. Bu maddeler cildin Ph değerini dengeler, detoks sistemlerinize destek olur ve normal cilt florasına zarar vermez.

*Bazı günler banyo küvetini vücudunuzu rahatsız etmeyecek sıcaklıkta suyla doldurun. Yarım çay bardağı magnezyum sülfatı (Epsom tuzu - İngiliz tuzu) bir su bardağı sıcak suda eritip küvete dökün. En az 15 dakika yatıp bebeğinizin geleceği için (en zor şartlarda bile) çok olumlu şeyler hayal edin.

Bu şekilde hem vücudunuzun magnezyum ihtiyacını karşılar, hem sinirlerinizi yatıştırır hemde detoks sistemlerinize yardımcı olarak toksin atımını hızlandırırsınız.

*Aynı şekilde antioksidan özelliği fazla olan yeşil çay, kekik, papatya, ada çayı, lavanta, gül, nergis, reyhan, gibi bitkileri ayrı ayrı ya da kokuları uyumlu olacak şekilde birer tutam karıştırıp haşlayıp süzerek suyunu banyo küvetinize döküp en az 15 – 20 dakika yatın.

Bu banyo keyfi hem sinirleri yatıştırır, hem cildinizdeki zararlı bakterileri temizler hem de vücudumuzda oluşan küçük enfeksiyonların yok edilmesine yardımcı olur. (Özellikle grip ya da soğuk algınlığı gibi basit şikayetleriniz için ilgili bölümü okuyun.)

CİLT ÇATLAĞINI ÖNLEYECEK BİTKİSEL YAĞ UYGULAMASI

Gerekli malzemeler:

Kullanma sürenize bağlı olarak yeterli miktarda, kenevir tohumu yağı, kantaron yağı, susam yağı, çörek otu yağı, hindistan cevizi yağı, badem yağı, buğday yağı.

Badem yağı veya diğer yağların tüylenme yapacağı bilgisi kesinlikle doğru değildir. Eğer doğru olsaydı etrafınızda bir tane kel erkek kalmazdı. Tüylenme tamamen hormonlarla ve bağışıklık sistemi ile ilgili bir olaydır.

Uygulanması:

Yağları eşit oranlarda karıştırın. İlk üç aydan itibaren (karın bölgenizin büyüme durumuna göre) tüm batın bölgenizi, bel bölgenizi ve memelerinizi haftada bir, iki veya üç defa yedire yedire (okşayarak) yağlayın. Göbeğiniz büyüdükçe yağlama sıklığınızı artırın.

Bu yağlar hem cildinizi besleyerek hücre yenilenmesini hızlandıracak. Hemde patojen bakterilerin, diğer mikropların veya mantarların o bölgede çoğalmasına izin vermeyecektir. Unutmayın cildinize sürdüğünüz herşey yarım saat içinde kana karışarak hücrelerinize ulaşır. O nedenle “yiyemeyeceğiniz hiçbir şeyi özellikle hamilelik döneminde cildinize sürmeyin.”

ÇOK ÖNEMLİ

Normal yolla doğum yapmak için ısrar edin. Vajinada şekil bozukluğu ya da çok zor olacağı gibi yersiz düşünceler sizi sezaryene yönlendirmesin. Vücudunuzun fabrika ayarları normal doğuma göre yapıLmıştır. Vajinada kesinlikle şekil bozukluğu olmayacaktır.

Belki birkaç saat sancı çekeceksiniz, canınız yanacak. Ancak sizin yapacağınız bu birkaç saatlik fedakarlığı bebeğinizin geleceği için büyük bir yatırım olarak düşünün. Bu sayede bebeğinizin tüm hayatını etkileyecek bağışıklık sisteminin normal yollarla gelişimine destek olacak ve bebeğinizle hastane koridorlarında koşturma ihtimaliniz azalacaktır.

Bebeğinizin ilk bağırsak florası normal doğum sırasında kanalda vajina suyunu içmesiyle ortaya çıkar, ayrıca tüm vücudu faydalı bakterilerle sıvanarak dış etkenlere karşı ilk koruyucu kalkanı oluşur. En azından bornşit ya da astım gibi hastalık riskleri kesinlikle azalır.

Ayrıca normal doğum sayesinde, sezaryen sonrası batın bölgeniz ve özellikle rahminizde oluşabilecek birçok probleme de fırsat vermemiş olursunuz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.