Bursa Arena E'Gazete
2017-03-18 20:16:16

Çanakkale Ruhunu yaşatmak Gerek..

ALİ KAYBAL

18 Mart 2017, 20:16

Asil azmaz bal kokmaz
Kokarsa yağ kokar onun da aslı ayrandır.
Bunu bilmeyen biganeler bizim dağılmışlığımızdan bahsederler.
Hasta adamın nasıl ayağa kalktığını unutmuş gibiler.
Nasıl destanlar yazdığını görmezden gelirler.
Bilmezler ki bozukluk geçmişinden gelen yaşamları nedeniyle olur.
Bu milletin şanlı destanları var mazisinde.
Nice destanlar yazacaktır daha atiye.
Bu millet incelir ama asla kopmaz.
Canlarını hiçe sayarlar.
Gözlerini bir an olsun budaktan esirgemezler.
Anadolu’nun dört bir yanından kınalı kuzular koşarlar.
İsmail gibi kurban olmaya yatarlar.
Bu istek,
Bu arzu,
Bu şevk,
Fuzuli’nin mısralarında hayat bulur.
“Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem îyd için
Dem be dem sâat be sâat ben senin kurbanınam Vermeyen cânın sana bulmaz hayât-ı cavidân Zinde-i câvid ana derler ki kurbândır sana.”
Bu şuurla yıllarca bozulmadan kalabilen tek nesildir Türk Milleti.
Bakmayın bu durgun haline.
Bu sükûnet sizi yanıltmasın.
Fena halde aldanırsınız.
Bu millet doğuştan asker doğmuş, savaş zuhur ettiğinde cephelerde aslan kesilen bir millettir.
Sahip olduğu canı o Yüce sevgiliye sunmak için yarışır adeta.

Mevlana hazretleri öyle demiyor mu ?
“Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra. “
Bu can ; Bu vatan için, Bu bayrak için, Yaradan için akmadıktan sonra ne değeri olur.
Koyun postuna bürünmüş çakallar,
Kürt kimliğine bürünmüş Ermeniler,
İmam kılığına girmiş İngiliz ajanları,
Şıh hüviyetine bürünmüş Rus ajanları,
Aklına gelebilecek her türlü hıyanet sarmış etrafımızı,
Bizi çökerttiklerini düşünürler hep.
Halbuki bilmezler bizim hangi sese kulak verdiğimizi.

Hz. Hasan (r.a.) :
"İşitiniz, vallahi, Allah Teâlâ’nın her mümine sattığı öyle kârlı bir biat ve öyle ağır basan bir kefedir ki, yer yüzünde bu biate katılmayan hiçbir mümin yoktur.”
diyor. Etrafımızı saran bu ihanetin cümlesi bizim de bu topluluk içinde olduğumuzu görmüyor.

Silkelenmemiz lazım,
Kendimize gelmemiz lazım.
Bunun için de Çanakkale ruhunu bilmemiz anlamamız gerekir.
O şuheda toprakları gidip yerinde bir kez gezmek gerekir.
Nasıl ki hastaların halinden anlayabilmek için onları ziyaret etmek gerekir.
Hastanede yatan kişileri hem görmek hem de moral vermek gerekir.
Hayatın kıymetini bilmek için kabristanları ziyaret etmek gerekir.
Bu şuuru yakalayabilmek için de kanla sulanmış bu topraklara gitmek, onlara bir fatiha okumak lazım.
Gidelim ki bu şuuru bütün iliklerimize kadar nakşedelim.
Bu canı yeniden hazırlayalım.
Bu emaneti aslına tevdi edelim Fuzuli’nin dediği gibi.
“Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil!
Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir, ne benim.”
Konu vatan müdafaası olunca bütün teferruatların bir kenara itildiği bu cephelerde
Kürt demeden,
Laz demeden,
Tatar demeden, 
Türk demeden nasıl birleştiklerini bir kez daha görelim.
Yaşlısı, genci, okumuşu, tahsilsizi hiç düşünmeden koşmuş canını vermeye.
Bu insanların ne gönülleri boştu, ne de yürekleri.
Kalpleri vatan aşkıyla çarpıyordu.
Gönülleri Allah aşkıyla kavruluyordu.
Yaradan’ın bu insanlar için bir vaadi vardı;
“Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda mücadele ederler, öldürürler ve öldürülürler. Bu Allah’ın Tevrat’ta da, İncîl’de de, Kur’ân’da da üstlendiği gerçek bir vaaddir. Verdiği sözde Allah’tan daha sadık kim olabilir?O halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinin ey müminler! Müjdeler olsun size, işte en büyük mutluluk, işte en büyük başarı !.. "
(Tevbe-111)
Müjdeler vardı.
Mutluluk vardı.
Başarı vardı.
Bu vaatle koşmuşlar cepheye.
Onun içindir ki ya şehit olmuşlar ya da gazi..

Allah Allah diyerek geldik bir kez vecdeye
Aslanlar gibi kükrer koşarız biz cepheye
Ne tüfekle ne topla durduramazsın bizi
Canı kurşun yıksa alın gelir secdeye.
(Dermanî )

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.