Bursa Arena E'Gazete
2020-04-01 22:39:26

"Ak Akçe Kara Gün İçindir"

HALİS ÖZDEMİR

01 Nisan 2020, 22:39

İsraf haramdır!

Tasarruf zorunludur!..

Kamuda tasarruf, işsizlik ve sonuçları:

İçinden geçmekte olduğumuz süreç birlik beraberlik içinde paylaşarak geçireceğimiz süreçtir.

Sıkıntılar paylaşılarak azalır, mutluluklar paylaşılarak çoğalır.

Omuz omuza vermemiz ve komşuluğun sorumluluk ve bilinci ile hareket etmemiz gereken zamandan geçiyoruz.

İşverenlerimizin çalışanları ile ekmeklerini paylaşma zamanından geçiyoruz.

Lütfen merhameti elden bırakmayınız.

Merhamet ediniz ki Allah (cc)’da sizlere bizlere merhamet etsin inşallah.

Bu günler geçecek ama her birimiz sınanıyoruz.

Paniğe gerek yok ülkemizde gıda ve ilaç sıkıntısı yok hastanelerimiz dünyada örnek kurumlardır ve bu süreç oldukça başarılı olarak yürütülmekte olup, kendi kendine yeter ülkelerden biriyiz.

Şükürler olsun.

Tüm vatandaşlar, siyasi partiler, dernekler her kim olursa, “Türkiye İttifakı” bilinci ve sorumluluğu ile hareket etmelidir.

Dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Üretimin devam etmesi ve işsizliğin önüne geçmek, ülkemizi bugün yaşamakta olduğumuz BİYOLOJİK savaş gibi savaşlarla daha sık karşılaşabileceğimizi akıldan çıkarmadan, ilmi çalışmalar ve tedbirler geliştirmek ve saldırılar karşısında savunmasız yakalanmamak için imkanlarımızın çok dikkatli ve titizlikle kullanılması gerekmektedir.

Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği süreç kamuda tasarrufu ve israfın önlenmesini zorunlu kılmaktadır.

İsraf haramdır.

İsrafın haram olduğu gibi görevini yapmamak da haramdır ve görevini yapmak ise çok çok öneme sahiptir.

İsrafın önlenmesi ile yapılacak tasarrufa; Devletin, milletin ve fertler olarak bizlerin de uymak zorunda olduğumuzu unutmamak gerekir.

“AK AKÇE KARA GÜN İÇİNDİR”

Kamu yöneticisi ister seçim ile gelmiş olsun isterse atanmış olsun görev ve sorumluluk üstlendiği yerde vazifesini bihakkın yapmalı. Mesela; Tarım Bakanlığı görevlileri hangi ilde ne kadar patates, ne kadar soğan vs. ekilmesi gerektiğini planlamalı, toprak analizleri yaparak çiftçilere tarlalarında hangi ürün daha verimli olur bildirmelidir.

Bu yapılmayınca plansız ekim yapıldığı için ihtiyaç fazlası mahsuller tarlada kalıyor.

Bir yıl soğanlar tarlada kalıyor, diğer yıl soğan ithal edilmek durumunda kalınıyor.

Ürünü para etmeyen köylü soluğu şehirlerde alıyor.

Sonuç olarak tarımda dışa bağımlılığının önü açılıyor.

Gıda ve su savaşlarına karşı gereken hazırlıkları yapmak asli görevleridir.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı dünyada teknoloji ve sanayi gelişmelerini takip ettiği gibi ülkemizin gelişmiş ülkeler ile yarışır hale gelmesi için gece gündüz çalışmalılar.

Bütün bakanlık ve kamu kurumları üzerlerine düşen görevleri hakkıyla yapmakla mükelleftirler.

Kamu görevlileri gerek seçimle gerek atama yoluyla gelmiş olsun görevini titizlikle ve hakkıyla yapanlar elbette vatandaşın dikkatinden kaçmamaktadır ve kendilerini takdir etmekteler.

Ve de başarıları için dua etmekteler. Dua edilenler bunu hissederler!

Kamuda alışkanlık olarak yapılan harcamalar devlete önemli oranda yük oluşturuyor.

Hiçbir örneklik hafife alınmamalıdır.

Milletin gönlünde karşılık bulacak, “Kelebek” etkisi yapacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda kendileri kampanya başlatabilir, başlatmalıdır.

Kendisi mütevazı bir hayatın içinden gelmektedir.

Etkin örnek olması bakımından ifade etmek isterim:

Bu günler kısa zamanda sona erecek inşaallah normal süreç için de sayın bakanlar tarifeli uçak kullanmaları, toplantı ve seyahatlerini tarifeli uçak saatleri gözetilerek planlanması randevu oluşturmaları çok önemlidir örnek olacaktır.

Hiçbir harcama küçük görülmemelidir.

“Damlaya damlaya göl olur” demiş atalarımız.

Bugün ihtiyaç sahipleri ve ihtiyaç sahibi durumuna düşen vatandaşlarımıza harcanması için kaynak oluşturacaktır.

İsraf, yatırım için ayrılması gereken bütçe payının düşmesine sebebiyet veriyor.

Kamu giderleri yatırım giderlerinin önüne geçmemeli.

Üretmeyince işsizlik meydana geliyor.

İşsiz kalan bireyler ve aileler mutsuz oluyorlar.

Boşanmalara, hatta intihara varan acı sonuçları oluyor.

ABD Başkanları görev süreleri dolduğunda genellikle hatıralarını yazarlar ve hemen hepsi başkanlık sarayındaki masrafları şahsen karşıladıklarını ve aldıkları maaşı yetiremediklerini anlatırlar.

Bizde ise önüne gelen kamu görevlisinin makam aracı vardır. Makam odalarındaki ihtişam ve lüks hepinizin malumudur.

Lüks ve konfor verimi mi artırıyor?

Ne işe yarıyor?

Malesef anlaşılmaz bir durum.

Almanya başbakanına, bakanlarına, belediye başkanlarına bakınız mütavazı araçlarla ya da bisiklet ile işlerine giderler.

Milli gelirleri bizim dört katımız, nüfusumuz ise nerede ise aynı.

Büyük devlet olmak, zengin devlet olmak demek; bizdeki algı gibi şaşalı, israf ve lüks içinde bulunmak demek değildir.

Kamudaki israfın önüne mutlaka geçilmeli.

Bereketi gideren yaklaşımlardan derhal uzaklaşılmalıdır.

Unutmamak lazım harcanan her parada fakir halkın hakkı var.

Tabi ki kalkınma strateji ve planlama gerektirir.

Üretmeye odaklanmalıyız.

Ense yapacak durumumuz yok.

Bürokratlar bulundukları yerde devletin kendilerine verdiği para ve imkanlar milletin cebinden çıkar.
Millete hizmet etmeleri, milletin işini yapmaları içindir.

Aldıkları maaşı helal ettirmeleri görevlerini yapmaktan geçer.

Yerel yöneticilerimiz, özellikle belediye başkanlarımızın maalesef pek çoğunun makam araçları oldukça pahalı ve ortalamanın üzerinde lükstür.

Bindikleri makam araçlarının kiraları bazılarının yirmi belki otuz asgari ücret karşılığıdır.

Bunu nasıl yapabiliyorlar akıl alacak gibi değildir.

Astronomik paralarla nasıl makam aracı kiralarsınız?

Haramdır!

Haram harcadığınız parada tüyü bitmemiş çocukların, yetimlerin hakkı var!

Bu konu kanaatimizce yasal düzenlemeye muhtaçtır.

Mesela; “kamu yöneticileri 1600 cc motorun üstünde makam aracı kullanamaz.” Denilebilir bunun üzerinde konfor arayanlar şahsi araçlarını kullanmalı ya da masrafını bizzat şahsi olarak karşılamalılar.

Yönettikleri şehirlerin vatandaşları bu durumdan rahatsızdır. Rahatsızdırlar çünkü makam aracının parası kendi ceplerinden çıkmaktadır.

Bugün kaç belediye başkanı başkan seçildiği ilçede, semtte oturmaktadır merak ediyorum.

Semtinde oturanlar da var tabii ki bunlardan birisi benim de ikamet ettiğim Bahçelievler Belediyesi Refah Partisi dönemi eski Başkanlarından Muzaffer Doğan ilçesinde oturmaktadır.

Evime gidip gelirken Bahçelievler’de yaya yürürken görüyorum, herhangi bir esnafın kapısının önünde otururken görüyorum, toplu taşıma araçlarını kullandığını biliyorum.

Gönül istiyor ki yerel yöneticiler semtlerinde otursunlar.

Anadolu'da da pek çok örnekleri var tabi Refah Partisi Belediye Başkanlarından Tokat Belediye Başkanı Nizamettin Aydın, Kütahya Belediye eski Başkanlarından Süleyman Canan gibi isimlerini zikretmediğimiz pek çok eski başkan örneği var.

Bizlerin yüzümüzü ak ettikleri için müteşekkiriz.

Mevcutlardan da böyle örnekler görmek istiyoruz.

Gönül istiyorki yerel yöneticiler ilçelerinde otursunlar ve başkanlıktan önceki gibi MÜTEVAZI hayatlarına devam etsinler

Unutulmamalıdır ki, vatandaş yaşantısında seviye atlayan kamu görevlisini görüyor ve hiç de iyi gözle bakmıyor.

Kamu çalışanın astronomik bir imkana sahip olması mümkün görülmemektedir.

Ahiret var, hesap günü var.

Allah hesabını verebilenlerden eylesin.

Özellikle belediye başkanları bundan böyle vatandaşın seçim tercihinde konfor ve israf belirleyici olacaktır.

“Kayak tatili" yapanı da gözlemlemekte, zamanlı zamansız tatili önceleyenleri de fark etmektedir.

Şaşalı yaşayan müsrifleri de usülsüzlük yapanları da görmekte, benden söylemesi.

Bir başkan ilinin, ilçesinin, beldesinin vatandaşlarının ekonomik sıkıntılarından nasıl haberdar olmaz?

İşsizlik almış başını gidiyor, genç işsizlik oranını devlet yetkilileri yirmiyedibuçuk olarak açıkladı. Bunun anlamı her evde işsiz var demektir.

Bir evde işsizin olması o evde huzursuzluğun, mutsuzluğun, geçim sıkıntısı olduğunun işaretidir.

Halkı ile hemhal olmayan yönetici başarılı olamaz, vatandaşın gönlünü fethedemez.

İsrafı öncelikle kamuda olmak üzere hayatımızdan çıkarmalıyız.

İsraf, bereketi gidermektedir.

Pek tabii ŞAHSİ kazancımızdan yaptığımız HARCAMALARIMIZ da israf ve lüks ise, haramdır.

Benim param istediğim gibi harcarım deme lüksümüz yok!

Binlerce dolar vererek çanta saat vs. harcamaları görgüsüzlük ve oturmamış kişiliktir.

“Bazıları şahsiyetsizliktir” diyorlar.

Ahiret var hesap var yakınlarınızda ihtiyaç sahipleri olduğu gibi bütün dünyada açlar var ve “TOKLUKTAN patlayanları Allah’a şikayet edeceğiz" diyorlar!

Şikayet edilenlerden olmamak dileğimle…

Birlik ve beraberliğimiz herşeyden önce gelir.

Milli Birliğimize kastedenleri cesaretlendirecek davranışlarda bulunmamak sorumluluğumuzu unutmamalıyız.

Bu günlerde ülkemizde ve dünyada sıkıntılı günler yaşamaktayız bu günleri birlik beraberlik ve dayanışma içinde geçireceğiz inşallah.

Yaşadıklarımız; “Türkiye İttifakı”nı milli sorumluluk olarak önümüze koymaktadır.

Vesselam.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.